Adı sanı olmayan öylece battaniyeye sarılı,
Ben 35. Kaçakçı,
Ölüsü yoksulluk kokan,
Dirisi zaten yabancı
Diriyken ölüsü vacip olan.
Gülü bülbülsüz,
Müziği sözsüz sevmeyenlerdeniz.
İçkiyi yemeğin yanında değil,
Hüznün orta yerinde,
Zil olana kadar içenlerdeniz.
Yok gardaşım yok
Nasıl etsek olmuyor
Yırtık çorap, çatlak ayak olmuyor
Bir başka özlüyoruz hayatı
Unutuyoruz da namertçe yaşayamamışlığımızı.
Bütün ayrılık şarkılarının sana yazıldığını bildiğimden beri,
Bildiğimden beri aşkın hasretin rahminde büyüdüğünü.
vazgeçtim seni beklemekten,
Fiyakalı bir aşkın cebine girerek,
Sensizlik ana başlığı altında;
Olmadığın yerde bütün “-siz”likleri daha bir severek,
Oğlum,
Ölüler, öldürenler ve ödüllendirilenler
Savaşlar, kanlar, tanrılar ve tanrılanamayanlar varken
Ve son kez sarılamayanlar varken hayatın boynuna
Ben mecburen sana yazıyorum oğlum.
Adı, adresi, gülüşü, sevişi ve özleyişi biliniyor.
Yarası, beresi, sevdası, kavgası ve kaygısı da...
Dağda yankısı sesinin, düzdeki hüznü sessizliğinin,
Bunların hepsi tek tek biliniyor.
Kavgadaki mertliği,
Bir lezzet lokantası tadında,
Hayatı dişliyorum gözlerinin arasından,
Ve diyorsun ki ey sevgili en çok neyimi seviyorsun,
Bilnçte gözlerimi, kapalı bilinçte düşlerimi zapt etmeni.
Gözlerinin tuzuna muhtaç öylece dalıyorum,
Saat sabahın beşi
Ezan sesi karışıyor yalnızlığımın sadeliğine
Birden seni düşünüyorum,
Çikolatanın tadını çıkarmak için küçük küçük dişler ya çocuklar
İşte öyle küçük küçük, ama tadını çıkara çıkara düşlüyorum seni.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!