buğday sararıyordu, eve dönme zamanı gelmişti
güneş dağda küçülmüş, haram bir akik’e dönmüştü
yalanlar söyleniyordu hakkında
çok zengin ve gözü kara diyorlardı
bilmiyorlardı sabır’a verdiğin emeği
eskidendi, gurbet zamanıydı, toprağa şekiller çiziyordun elinle
Ne kadar çoğalsa, başkalarıyla geçirse
ömrünü
insan kendinin zamanıdır yalnız,
dünyaya geldiği gibi yalnız
ve kendine ayarlı
zamanı bitince kendisi de biter
kelama başlayınca sizinle
geri gidiyor adımlarım, sığ sularınıza giriyorum
şaşırıyorsunuz, şölende ve cenazede
isteksiz heyecansız ve durgunsunuz
siz var ya, siz
çocuklarını denizaşırı ölümlere gönderen
lülemiz kırıktı o günlerde
yangın duvarlara düşerdi delikanlı gölgemiz
zavallı karelerle çözülürken tersine ödevler
çılgın şehirler gibiydi kopup giden beklentimiz
şimdi artık
her gun burada kapilar
sessiz harflerle kapanir
soluk almaz yurekler
karanlik gok agirligi olur
o cocuklar yetim
bu kadin dul
sarkma aşağı ufaklık, hepsi bu
gel şiir yazalım
yoz bir ölümü, mezar taşlarına
nasıl olsa malı kaldırdılar
ama ayıpsın yine de, bunu bil
dağıtır ortalığı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!