Yıkıldı gönlümün meyhanesi
Şarabım sen,gözlerin mezem
Gözlerim yollarda,kadehler paramparça
Yokluğunun serserisi olmuşum
İşte çilingir sofrası
Üzerine yüreğimi koymuşum
Bir zaman varmış...
Saniyeleri olmayan
Dakikaları olmayan
Saatleri olmayan.
Bir can varmış...
İşte böyle bir dünyada yaşayan
Eğilmiş tüm dallar
Kurumuşlar daha dün açan yapraklar
Sessiz bir gecenin ardından
Kıyamete uzanmış tüm umutlar
Bir saç telinden bin hayel kurardım ya
Şimdi bin hayelden
Hayat hoyrat bir toprak
Ellerim kanıyor,canım yanmıyor
Özlemin açıklarına daldım
En mavinin en kuytu köşesinde
Dilim lal oldu
Varsın olsun be!
Kurumuş gönül bahçesi
Yıldızlar dökülmüş dallarından
Bir sürü yaramaz çocuk
Toplamış savurmuş dilekleri..
Maviden masmaviye açılır pencerem
İçinde bir parça umut birazda sitem
Kızıl saçların ellerime dolanmış
Ağlamışım ama yaşlar akmamış
Dünyaya küsmüşüm
Dünyada bana..
İnce bir sürme çekmişsin gözlerine
Karanlığa dalıp gitmişsin
Sen ellerin olunca
Beni unutup unutmuş gibi yapınca
Dar ağacında sallanır ruhum
Sen ellerin olunca
Ben yalnızlığın ellerinden tutunur
Üşüyen gökyüzüne sarılır
Seni aradım senden habersiz
Bulamayacağım yerlere baktım
Karanlıklarda dolaşıp
İsmini mırıldandım
Bir iz olsaydı senden
Yağmurlar çağlardı yüreğimden
En kötü alışkanlığımdır benim okey oynamak
Genelde oyuna dördüncü hep ben olurum
Hep tek taşa kalırım ama
Çaylarda nedense hep bana kalır
Bu sefer son oyunumu oynuyorum
Karşımda gözlerin,
Seni unutmak...
Unut demene inat mı etmeliyim
Yoksa bir kalemde seni silmelimiyim
Unut beni dersin...
Emrin olur sultanım emrin olur!
Seni unutacağım,
Ölüme sarılmış bedenler,varlığını unutabilir mi ölümün? Peki tadı nasıldır acep gerçek ölümle anbean ölüp dirilmenin? Ne çok zikrettim ölümü değil mi,tıpkı senin gibi.......
İster dinle son ses,hayatın maviş melodisini,istersen kapat gözlerini ve tıka kulaklarını yaşama....Sen ne yaparsan yap,h ...