18 yaşında İstanbulda yasiyor Giresun'un lu
5 senedir yazmakta
Eserleri
Soldu tüm kâinattaki çiçekler sen yoksun
Nasıl bir daha yeserecekler sel gibi gelirdin de yok su
Ateşler sardı içimi dışım kışın aşkı
Bir merhem ver ki içimden kışa alevler taştı...
Sen diye yandım bir balığım çölde
Tüm denizleri geçtim de boğuldum bi gölde
Gölgen düşer üzerime o üşür diye üzüldüm hep
Geceler manidar ve cömert amaç pussuz görmek...
Şu saatte gemileriniz yürütülüyor açıktan
Hangi uykuya daldınız da nefsinize açık kalp
Kaçında bu vuslat açın daha yeni sayfalar
Bir tan günbatımında aşık kayboldu kaçıp ta...
Şair anlattıkça her satır kaleme bir mayın
Denemedim hiç aynaya bakıp soru sormayı
Kaldırdım nöbete ruhumu gecenin camlarını zorlayıp
Yıksın hayalet köşkleri kasabaları sonra geri döndü kimseleri bulamayıp...
Büyümüyor gözümde şu zaman senden geri
İlerletsen bir şu ahir zamanı geçse sam yeli
Yerleşsek gökyüzüne de komşu olsak Ayla
Dokunsa keşke her cümlem sana bulutlardan gelip...
Siirlerimin uçlarıyla dokunuyorum yokluğuna
Şimdilerde uçurmuyor beni bulutlar ayın korkuluğuna...
Yalnızlık peşinden gidiyor karanlık bir girdabın
Ya azlık var bende ya arandık bir kapı
Kayboluyor içimdeki o saflığın çapı
Ay boğuluyor da çatlatıyor gökyüzünü hınçalıp...
Gideceğim bir gün bir yarınından
O vakit kelebekler konacak kalbinin bir yanına
Donacak bedenin tümüyle ruhunu saracak kelebekler
Avaz Avaz bagiracaklar soyle bu daha neyi bekler...
Kaldım karanlığın ortasında kulağımda fısıltılar
Derine eşilmiş çığlıklarım sesim kısıltıda
Gözlerim bir dehşeti görmeyecek kadar puslanmış
Bedenim buz tutmuşken Kalbim karanlıktan ısındıda...
Uykularindan al üstüne koy kâbus larimin
birini içten içe bitiriyor derin suların
içten hiçe yazıyorum bak pusulami
Şimdi bulutlarla atıyorum gökyüzüne usul adım...
Büyümedi çünkü içimdeki çocuk ama öfkeli
Kalp aramda karanlıktan çıktı huysuz gölgelik
Devirdi içimi içip uyusun diye gölgemi
Hoş geldin bayan gök meleğim yumuşat şu öfkemi...
Bir delinin not defterini okumak gelmez içinden
Yazilandan çok yaşananlar varya içime dem
Her halin bana dert gelde sende kal ne alaka deme
Kuyunun dışından baktın sen boğuldum ben gene...
Derli toplu değil kafam ve seni bulamıyorum
Sevin yerin kafamdan kalbe uzanıyor
Ne de rahatsın sana uzanan bi ses yok
Şimdi sayıklar kör aşık ve gerisi yol
Bu sessizlikte parkeler canlandı
Üç yıldır girmedigim odamda
Şömine geceye harlandı
Kapıların gıcırtısı hayaletlerin kapanında
Uyku yok 18'lik göz kapaklarımda
Uyudu rüzgâr minderin üzerinde
Şiirlerim dizili yalnızlığın sağ rafinda
Rıhtım bulutlarda rahatsızım inderim üzerinden
İçi boş bu evin çığlıkları
Sanki gözü kulağı bir
İçip hoş gelesim var çığları
Gel demese de hoşçakalı diri.
Ah şu Suskunluk bendeki bilendikce bilendi
Bı yanım çığlık atıyor ama diğer yanım dilsiz treni
Kesip freni yokuşa gitsin bu ölü bedenim
Burda Suskun koleksiyoncu rolü benim
Bir gece geç geldi aklima nur cemalin
bil ki yüreğim elli asırda bu cehaletin
Haya yoksa sende asildin seher vakti
Hayra yor beni kalmaz derman-ı vaktim
Aklım geçiyor gönlümün keskin noktasından
Nişancılar usta idi ben saklandim akilsizlar ortasında
Vuruldun kaç kere diyorum nereye saklanacaksin hortlasan da
Koy sandığa dökülen cümleleri ölünün arkasından
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!