iki damla yağmur düştü
geceden
şimdi uzunca bir sabah
yağmur altında
soğuk...
damla damla
iki selvi
gölgesinde gölgem
kapalı gözlerim
göğsümü delen rüzgar
tanrı dağından
kazak bozkırı...
dökülürken parmaklarımın arasından
kum taneleri gibi
zaman
tükendi
tükenmişliğin içinde
küf kokan dört duvarın arasında
yalnızlığım bile yalnız
bu dünyada
ne kalabalıklar içinde
nede tek başına bir dağ kulübesinde
hatta içimdeki onlarca ben bile...
doymak bilmez bir dev gibi
yan yana duran iki ayna gibi...
yan yana
yürüyorum arasında
başım eğik
bilmiyorum hangisinde
bir tarafım
yazmak
yalnız bir mürekkep damlası
gibi
kurumak
tozlu kağıtlarda
kirli bir pencerenin ardından
yoldasın, yolun sonu gibi yakın
belki bu mevsim, ötekilerden farklı
her sayfa bir kağıt eksiği
okuduğun her kitap, göründüğün her şey
gözünü açmadan, bir garip hayalle
küçük ve serin bir rüzgar gibi
yorgun gözlerim
açsam bir sabah usulca
duyar mıyım? ... bilir miyim?
hayalle hakikat arasında neredeyim
bir cevabı var mı?
yürüsem sebepsizce yürüdüğüm gibi hep
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!