O ulu ağaçtan dökülürken yapraklar
Ne kimseden bir ses ne matem havası var
Oysa bir zamanlar herkes ona muhtaçtı
Her sevginin doğduğu kaynak o ağaçtı
Şimdi görünen solmuş kırılmış dalları
Yorgun gövdesi andırır geçmiş yılları
Gitmiyor yadımın en ücrasından izin
Kalıyor beynimin her hücresinde sözün
Ne gecenin farkındayım ne de gündüzün
Ah bir kavuşabilsem sana ansızın
Hapsettin beni çıkılmaz zindanında
Herkesler ulaşırken muradına
Ben çaresiz yıkılışla kaldım
Sevinçler gelirken ardı ardına
Ben nafile bekleyişle kaldım
Benim içimde kor gibi bir ateş
Ruhumu dindirirken sarp dağımın yamacında
Nefesinden esen bir yel bana tesadüf etti
Terk eyledim dağımı seni bulmak amacında
Artık seni aradığım yer bana memleketti
Mecnun Hakka tezden vardı yok artık Leylası
Geriye kalan yalnız o nafile çabası
Meğer kavuşamamak imiş sevdanın hası
Aşk uğruna geçmiş ömrünün her dakikası
Yarin o çetrefilli yollarından muzdarip
Ansızın kayboldum
senin o dipsiz kuyularında
Çaresiz beklemekteyim
o karanlığın ortasında
Her zerremle sana muhtacım
ister uzat ellerini
Sensizlik nasıl anlatayım
Hep bir şeyler eksik
Hep bir şeyler yarım
Günden güne kırılmaktayım
Umudu elinden alınmış bir insan gibi
O ıssız o sensiz köşelerde
Yine aynı kaldırımlar yine aynı yollar hep aşina
Ve ben yine yürüyorum gecenin karanlığında bir başına
Buzdağı gibi başlayıp bir su damlası gibi bittiğim
Issızlığında sessizliğinde kaybolup gittiğim
Bana hep seni hatırlatan bu aşılmaz sokakta
Ruhumun gizleri yatan bu aşılmaz sokakta
Benim yorgun ruhumu sarar hep tezat bir durum
Kendimi karışık hisler arasında bulurum
An gelir istiklalim elimde özgür bir kuşum
An gelir mevsimi geçmiş çiçek gibi solmuşum
Bir gün gökyüzü berrak sevdayı haykırış gibi
Sonrası her yer kurak veyahut karakış gibi
Gönlümdeki eşsiz hayalin tezahürü
Aslında senin düşüme bir yansımanmış
Çözecek olan kalbimdeki zor mühürü
Beni kanatlarınla saracağın anmış
Seninle geçecek her anın tasavvuru
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!