Bakıyordum ben sana oysa
Ki servis şoförünün
Arabasının arka koltuğunda oturan
Elleri her an terleyen
Gözlerinin ferinde kayıp hayallerle
Dikiz aynasındaki
Beklediğim bir ölüm; adı ayrılık
Gözleri nemli, kaldırımlara söyle ağlamasın
Durma git, bütün yağmurların bana kalsın
Uykulara aldanma, bütün sabahları gecele
Öğretseydi annem
Adım atmadan önce emeklemeyi
Öksürmemeyi hasta olmadan
Damımıza değen çığlıklarını
Yıldırımların
Yağmurlardan sonra olduğunu
Muhabbet kuşları konuyor ikidir ceviz ağacına
Birşeyler homurdanıyor beyaz olanı
Bense hala alışamıyorum yokluğuna
Adam edemedim çocukluğumu
Sap olamadım baltaya hiç
Dilimde kayboluyor yaktığım ağıt
Ne kalem anlıyor dertten ne kağıt
Bilmesem de güzelliğini saçlarını dağıt
Sevdiğim, bu son fasıl
Yüreğim yangın yeri, yakılmış meşale
Yeşil fularlı kız
Geçer her sabah bu yoldan
Ondandır ayaklanması caddelerin böyle
Gözleri yarı uykulu
Saçları yorgun
Dudakları hoyratça
Rengi beje kaçıyor suya değince öfkelerin
Bir mum gibi yanıp, bir alev gibi
Sönüyorum...
Bilmediğim bir soğukluğun içinde
Bedenimi hapseden kurşun ve kin
Bu kadar yüzsüz bu kadar aşık
kim...
Gece bitiyor, ağarmakta tan
Uykuları uyuttum, geceler uykusuz
Martılar uçuşuyor kirpiklerinde kuşkusuz
Hepiniz gittiniz sabaha doğru
Beni bu yağmurların altında unuttunuz
Katili benim, karanlıklar suçsuz
Denizin dibinde uslanmaz
Bir çocuğum ben
Ne vakit iskelede görsem onu
Tebessümler sarıp
Gökyüzüne
Utangaç uçurtmalar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!