Sen benim dudağımda unutulmaz bir şarkı,
Kalbimde senelerce çalınacak bestesin.
Yıllar bile eskitse, unutsa da bu aşkı,
Sen benim hep içimde, aldığım nefestesin.
Aşkın son gençliğinde açan nazlı çiçeğim,
Vaktiyle demiştim de bir gün gidersin diye.
Gözlerime öfkeyle bakmamış mıydın ey yâr?
Sen ki benim alnımda yazan kadersin diye
İndirip gemileri yakmamış mıydın ey yâr?
Nerde kaldı nazların, sözlerin, cilvelerin?
Mademki yüreğim yangın yeridir;
Sen de benim gibi gülme diyorum.
Dilime kezzaplar döksem, yeridir.
Hayret, sana nasıl “gelme! ” diyorum.
Ey yufka yüreği taş eden afet!
Merakın var ise halime dair
Her şeyden birazcık bıkmış gibiyim.
Ahvali tasvire şöyle der şair:
Bir cihan harbinden çıkmış gibiyim.
Kaderden kedere uzun bir yoldu.
Ben yeni umutlara kucak açmış değilim.
Her akşam bir güneşin battığı yerdeyim ben.
Gözlerim buğulanmış, düğümlenmişse dilim;
En taze acıların yattığı yerdeyim ben.
Bu dağların öfkesi, efkârı hep yabancı.
Kutlarım, bensizliği sindirmişsin içine
Devrilen asırların onuncusuydu bugün.
“Kader” diye bahane uydurmuşsun suçuna,
Gelmediğin günlerin sonuncusuydu bugün…
Bir şarkı aç maziden, özlemlerimi dinle.
Vicdanına sinmişti gözlerinin karası,
Öksüz bir çocuk gibi hep anlatmak istedim.
Hani bir yer vardır ya, “git”le “kal”ın arası,
Bir an dursan sana bin adım atmak istedim.
Biçare bakışlarda düğümlenmişti diller
Sus ey taşlaşmış yürek, söyleme özlemini;
Bilmesin, yokluğunun vurduğunu bilmesin.
Tek satır bile yazma, sakla ki kalemini,
Kendi hükmünü verip, kırdığını bilmesin.
Seyre dalayım şehrin güney yamaçlarına;
Kelebek kanadına tutunmak gibi hayat
Çırpınmasam düşecek, çırpınsam öleceğim.
Yüzümde tebessümler, tüm hüzünlere inat
Yağmur olsa gözyaşım, kahrımdan güleceğim.
Tabiri caiz değil, özlemlerimi sorma.
Ne söylesem eksik, ne konuşsam az
Dilimde tüy bitse, kale almazsın.
Vuslat masal oldu, aşk umursamaz.
Bu saatten sonra iflah olmazsın.
Var git, şiirleri sevdiğin yazsın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!