Çorak toprakların damlı evlerinde,
Aydınlık yıldızlı bir gece vakti
Titrek ellerle uzanmak için yıldızlara
Binbir defa kulaç atar,
Gökyüzünün zifiri karanlığına kafa tutardık
Şimdi o yıldızlar
Ben fabrikada bir muallim
Ellerim nasır
Okuttuğum yoktur iki satır
Üstümdeki önlüğü beyaz önlük sanarım
Fabrika düdüğü tenefüs zili gibi
Uçsuz bucaksız Mezapotamya ovasında
Diller ve dinler kenti;
Taa ötelerden Midyattan duyulur bir çan sesi,
Ardından beste gibi ezan-ı muhammedi
İşte bunun için severim şu kurak memleketi..
Sevgilim ben şimdi ölmekteyim ;
Günbatımında eski ahşap bir geminin kıçında
Kümülüs bulutlar ve kızgın deniz dalgaları arasında
Yahut Sarayburnu açıklarında
Sana bir şeyi ispatlarcasına
Önce sen gittin bu şehirden;
Sultan şehir soytarılaştı bir anda
Sonra çayı şekersiz içmeye başladım
Sokak lambaları değil led tabelaları aydınlatıyor artık loş sokakları
Çok zaman oldu adımı bilmezsin belki;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!