Anacığım,
Dün gece siperde uyuyakalmışım,
Düşümde, beyaz bir at, beyaz bir kalpak,
beyaz bir yamçı ve al bir kefen gördüm.
Düşümde şehitleri gördüm...
dedemi gördüm, babamı gördüm,
Birgün ansızın çekip gidersem,
Şaşırma sevdiğim ne yaptım diye,
Bu keçi inadına devam edersen,
Her zaman yalnız kalan olursun yine.
Sudan çıkmış balık gibi çaresiz olursun,
Ayrılık vurmuş kelepçesini kollarıma,
Prangaları ayaklarımda dargınlığının
Perde çekmiş hayalin gözlerime,
Saramam belini, gelemem sana,
Tutsak olmuşum lanet olası yalnızlığa,
Sen ufuklardasın,
Ben kafdağının çocuğuyum.
Ben kırılmayan kılıçların,
Kesilemeyen bileklerin,
Ve yaşatmak için ölen, yüreklilerin çocuğuyum
Ben kafdağının çocuğuyum.
Hani hep derler ya din elden gidiyor,
Din yerli yerinde ama insan elden gidiyor.
Dört kitabın dördüne bak, dördünün de fikri bir
Fikir yerli yerinde ama zikir elden gidiyor.
Herkesin davası farklı kimi ekmek derdinde
Saat Yarım,
Yani yarının sabahı,
Yıldızlarımı çalmışlar gecemden
Güneşim hepten yoktu zaten,
Umut yok yarının eşiğindeyim,
Hüzünler kapımda boy boy,
Deniz gözlerinde bir damla gözyaşı yüreğim.
Mahkum düşmüşüm yosun yeşiline,
Bir de senin hasretine,
Bir de çekip gidişine.
Ardından kapanan kapılara...
Ve uzayıp giden patika yollara.
Sen yoksan cennet bile fani gözümde,
Ne güneş doğar ne de sabah olur gönlümde,
Çiçeklerin boynun büker, hazan düşer bahçeme
Senin gibi mezardayım sensiz
Bir dört duvar, bir sonbahar ve bir de ben,
Yalnızım sensiz.
Merhaba arkadaşım...
Merhaba yüzümü güldüren,
gülmeyen gözlerime gülücükler dolduran
kaybettiğim tebessümü dudağıma konduran arkadaşım.
Evet üzgünlüğüm doğru, ama tebessümüm yalan,
Söyler misin arkadaşım, kim ölmüş ki yalandan.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!