Oğuz Handan bu güneUzanan Sır

Oğuz Han altın yayı tutmak için eğilirken Hakkı andı,
Gönül gözü açıldı,bir başka alemde yaşıyorum sandı.

Üç gümüş okun birleştiği yerden parlak bir ışık uzandı,
Parmak kalınlığında kubbeye doğru varınca kubbe yandı.

Işığın şiddetinden her şey bir anda durdu,
Herkes hipnotize edilmiş gibi ışığa bakıyordu.

Işık altın topun etrafında halkalandı ve nuru sanki göğe kaldırdı,
Göz açıp kapayıncaya kadar çoğaldı ve bütün kubbeyi doldurdu.

Oğuz obasında olanları boşladılar,
Dışarıdakiler çığlık atmaya başladılar.

Pencerelerden çıkan ışık okları özden aşmıştı,
Dört minarenin ilk şerefesine kadar ulaşmıştı.

Güney istikâmetindeki üçer yollu iki minareye bir nur asıldı,
İlk şerefeden itibaren minare aleme doğru bembeyaz kesildi.

Alemlerde şimşek çakışına benzer patlama oldu,
Bu patlama ile tüm gönüllere nurlu ışıktan doldu.

Oğuzdan yükselen ay yıldızları dışladı,
Buradan gökyüzüne ışık akışı başladı.

O ışıklar Anadolu'ya kadar gelip gönüllere girdi,
Alp Arslan Gazi ile Malazgirt'te meyvesini verdi.

Oradan Fatih'e,Yavuz'a,Kanuni'ye kadar geldi,
O zaman sırlı alemde Oğuz Han'ın yüzü güldü.

Sonsuz bir iman ile Yüce Yaradan'ı şükür ile andı,
Onun sevdası dokuz ışık ile günümüze kadar uzandı.

Oğuz Han ile başlayan altın yayın nuru bizi mutlu edecek,
Yirmi birinci yüz yıldan sonra kıyamet kopana kadar gidecek.

İşte o zaman düşman ülkeleri viran olacak,
Türkiye Devleti ise büyüyüp Turan olacak.

Türk'ün atı Altaydan Tunaya kadar koşacak,
Yüce Türk Milleti ise Kızıl Elmaya ulaşacak.

Ondan sonra Mehdi Resül Türklerden gelecek,
Deccalı öldürüp,küfrü ise bu dünyadan silecek.

Not:Halil Delice'nin Altın Yay kitabından yararlanılmıştır.