(parçalanan kana dönmüş denizi; şimdi hangi ressam, hangi tuvale düşürebilir! ../ kararmış kanın rengi ve varlığın kutsi feri yerine, gözbebeklerine sinen lâin barut kokusunu / hangi paradoksal öfke, hangi başıbozuk ayaklanması düşürebilir tarihin onmaz mitolojisine. / kâr etmez artık yüzdürsen de, çatalağızlara sakladığın gemileri/ ve tutuştursan kendi çocuklarını yutan bednam denizleri. / kâr etmez / ki geçmektedir zaman, adını verdiği soykütükçü şövalenin gölgesinde. / artık nafiledir, altın çağ ve yitirilmiş cennet söylencesiyle muştulanan şarap / ve / zer-î sikke ve de pul / unutma ki, gem vurulmuş kutsal dehşetin çatışkısında / kan; / kanla yıkanır Oğul! ..)
-I-
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Devamını Oku
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar,
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;