Be hey ekmek hırsızı
Bu kaçıncı ölmem
Kaçıncı can çekişim
Kalınca ekmek
Kalınca tuz kayası ömrümüz
Bir yudum su serpemeden acılarımıza
Hep bizemi reva
Büyütürken koynumuzda insanlığı
Tenimiz kadar soluk ve ağır geçiyor kısacık ömrümüz
Çığlık çığlığa doğuyor bir başka kara tenli çocuk
Issızlığın yalnızlığın ve dahası açlığın ta orta yerinde
Baharlar getireyim dedim sana oğul
Gürül gürül leylak kokusu
Uçuşurken dalında kelebekler
Kanatlarında rengarenk yarınlar
Dört yana savrulan sevda türküleri
Kulaklarında mayhoş bir seda
Al alda yürekciğine oturttur sevdamı ve hüznümü
Kandırma ele güne karşı beni oğul
Bilirim eğmezsin eğdirmezsin yüzümü
Gün doğarken başak tarlasına
Rüsfa olmadan inen akşam
Sen hoş geldin safalar getirdin oğul
Çök iki dizin üstüne
Yüzün pak anlın açık
Kılıçkeskinliğinde gözlerinle
Tükür yüzüne kalleşliğin
Damarda akacak kan dünden belli
Akmadan durulmaz hayat
Dinginliğini bozdu bozacak gün
İşte tuz işte ekmek
Büyü be oğul büyüde geç kalmadan
Sinmeden ruhuma kan kokusu
Bağır yırtılsın karanlık
Duyulsun sesin kör ve sağır gönüllerde
Kırılasıca tuz
Yutulasıca ekmek
Ve içilesi bir damla su
Kıta Afrikasında gün doğsun
Teni siyah çocuklar doysun
Karışsın gülücükleri siyahın ve beyazın
Kirlensin ve yıkansın birlikte elleri çocukların...2008
Kayıt Tarihi : 13.2.2009 10:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!