Bakmışım ki yıllar göz açıp kapayınca ya kadar gelip geçmiş ve kendi çocuklarımın ilk okul sıralarından çoktan ayrılmış Liseli olmuşlar...Nasıl geçti bunca yıllar nasıl derken, gözlerimi söyle bir kapatıp kendi çocukluk yıllarıma ilk okul zamanıma dönmek istedim.Benim mavi önlüğüm beyaz yakaligim hiç olmadı.Sabahları İstiklal marşını söylemedik...Öğretmenim kelimesini de bilmiyoruz Bay ve Bayan diye hitap ediliyoruz....Günaydın yerine`` Gutenmorgen`` diyoruz..Kuzum biz neyiz Allah aşkına? Babam derslerime yardım edemiyor anlamam ben gavurun dilinden diyor. Annemin okuma yazması bile yok. Çocuk değil miyim anlamiyorum neden Babam gâvurun dili diyor? Derslerde çok da zorlanıyorum her çocuğun zorlandığı gibi. Bazen okula gitmek bile istemiyorum, Öğretmen anlatıyor anlatıyor ve ben saf saf bakıyorum çünkü anlamıyorum. Tabiî ki özenle dinlemeye çalışıyorum. Öğretmenimiz anlamayan parmağını kaldırsın diyordu ve Benim parmağım artik inmez oldu... Yaşlı ve çok sempatik bir hanim idi kendisi ben sordukça yanıma gelir bana doğru eğilir ve anlatırdı anlamadığım anlar ise resimlerle anlatmaya çalışırdı...
Yaşıma göre biraz fazla boyluydum, beni gören sınıfta kalmış sanıyor ve yaşımı duyunca bakakalıyorlardı... 7 yaşında ve 1,40 cm boyundaydım
O zamanlar bana; 'çocukta deve gibi boy var' dediklerinde, üzülüyordum ama yinede hırçınlık yapmaktan geri kalmıyordum.. Çocukları dövüyor ve bu yüzden sürekli evimize şikâyet geliyordu, Babam kızardı ama yinede yaptığımdan geri kalmazdım...
Günlerden bir gün yıllardan bir yıl derken takvimde 1974 yılını aylardan ise Şubat ayini gösteriyordu. Dün gibi hatırlıyorum hiç unutmadım unutamadım ki. Nurullah Eyüboğlu’ nu. Kocaman iri yâri bir Bey gelmisti bende tam o sirada sınıf arkadaşımı bir kösede dövüyordum nasıl yapıştıysa enseme. Sen de kimsin utanmıyor musun boyundan diye başladı bana kızmaya... Çok korkmuştum kimdi bu dev gibi Adam,
derler ya dinsizin hakkınden imansız gelirmiş. Benim hakkımden bu adam mı gelecekti? Neyse ucuz kurtuldum bu sefer bir daha Allah yaratmış demem demişti. O günden sonra O adamı daha sık sık görmeye başladım okulda. Bir gün derse girdik aman Allah’ım ne görsem öğretmenmiş kendisi. Yandın sen Ayşe dedim kendi kendime artik kimseye hava atamaz dediğimi yaptıramazdım çünkü bir daha yakalarsa dövecekti beni. Artik korku sarmıştı bedeni böylece bütün okuldaki çocuklar rahattı.
Günler geçiyor ve Ayşe çok akıllı olmaya başlıyor. Şikâyet yok Alman hocalar çok memnun. Ayşe bir melek olarak çıktı ortaya diyorlar. Ben ve bir Melek aman Allah’ım… İste su an yine dalıp gittim Çocukluğuma. Yaptığım yaramazlıkları tek tek yazmaya kalkmış olsam sayfalar almaz. Bazen kendi çocuklarıma yaptığım yaramazlıkları anlatırken git ya Anne insan bu kadar da yaramazlık yapamaz diyorlar. Hani derler ya şeytana pabucu ters giydirir diye aynen öyle idim. Ama artik korku sarmıştı bedeni, hırçınlık bitmiş akıllı bir Melek olup çıkmıştım. Korku dağları inletirmiş bende de bir şeyler inletmiş gibi bir görünüm almıştım.
Günler den bir gün tenefüs bitiminde sınıfa koşarak gidiyorum öyle bir kaza ya sebep oldum ki koridorda sanki benim hayatimin kazasi idi.
Aman Allah’ım bu da kim füsun gibi bir hanım öyle güzel öyle güzel ki anlatmaya kelimeler yoktu.
Kırmızı pantolon beyaz gömlek ve boynunda kırmızı beyaz bir sal sacları dalga dalga sim siyah dondum kaldım karsımdaki bir Melek miydi neydi eridim bir anda olduğum yerde...
Bana gülerek maşallah senin sacların benimkinden daha dalgalı ve daha uzun vede daha da siyah diyerek beni sakinleştirdi. Korktum sanmıştı hayır korkmamıştım, güzelliği karşısında donup kalmıştım...
Bana gülerek sende kimsin ne güzel gözlerin var diyerek gülümsüyor ve beni bu okulda daha önce hiç görmediğini söylüyordu. Ben ise Adım Ayşe ikinci sınıfa gidiyorum dedim. Haydi sınıfına git derse geç kalma öğretmenin kızmasın diyerek beni gönderdi..
Kimdi bu Melek benim için bir melekti…su an bile hayali gözümden gitmiyor hele bir yürüyüşü var idi.
Haftada iki ders Türkçemiz var idi bazen de bir derse düşer bazı zaman üç ders bile olduğu olurdu.
Ben artik hep Melek diye adlandırdığım öğretmenimi gözetlerdim ve artık tam aksine daha sakin ve akıllı davranırdım. İsim göze girmekti dikkatini çekmekti.
Ne olurdu bize ders verseydi dersimize gelip ilgilenseydi ama nerde.
Ben artik dua etmeye de başlamıştım Allah’ım ne olur ya bizim dersimize gelse bizi o okutsa diye..
Amcanla çok iyi anlaşırdım bütün gizli olan ne varsa sade amcamla paylaşır sade ona anlatırdım.
Amcama tabiî ki gördüğüm melek gibi kadını da anlatmıştım.
Bana gülüyor sen delisin kızım diyordu.
Benim için geçmek bilmeyen zaman çatıp gelmiş benim haberim olmamıştı. Türkçe dersimiz vardı ve sınıfta bekliyoruz öğretmenimiz gelsin.
Kim geldi dersiniz meleğe benzettiğim öğretmen çıkageldi.
Sınıfa girdi ve kedisini tanıtıyordu ki ben birden kendimi tutamadım
Olamaz diyerek sınıfın içerisinde bağırdım.
Olmayan nedir çocuğum diyerek yanıma geldi. Öğretmenim benim adımda Ayşe sizin Aysen diyerek yüzüne aval aval bakakaldım. Gülüşü çok hoştu su tesadüfe bak bende bir N si fazla diyerek saçımı okşamıştı.
Neydi o günler. Okulun koridorlarında koşmalar, sanki annemizdiler. Nermin Hanim ve Ayşen Hanim. Evinden havlu getiriyordular saçlarımızı kurulamak için çok terliyordum koşunca saçımda çok kalın ve uzun olduğundan kurumazdı, onlarda havlu ile kurulayarak saçlarımızı tarıyorlardı… O yıllarda gurbetçilik vardı insanlarda tutum vardı ırkçılık yoktu cami ayırımı yoktu yabancılık hiç yoktu komşuluk ve beraberlik vardı.
7 yaşındayım ve ilk kez hayatımda 23 Nisan çocuk bayramını kutlayacağız. Hazırlıklar yapılıyor bizler forklör öğreniyoruz heyecan dorukta. İste O meşhur gün benim hayatımın dönüm noktası mı? Yoksa ilk âşık olma anı mı? evet Ask 7/8 yas arası ve hayatımın aşkını O meşhur gün yasayacaktım. Benim için çok normal başlayan normal bir gündü. Tabi ki okula vardığımız anlar heyecan doruğuna çıkıyor bizler folklör denemelerimizi yapıyoruz. Tenefüs zili çalmış bizler tenefüste heyecanla yaptığımız yanlışları, hataları konuşuyoruz. Nasıl oldu bilmiyorum bir an, çocuklardan biri bana Ayşe sen Türkiye’nin neresinden geliyorsun diye sordu bende ben Türkiye’den değil Yunanistan’ dan geliyorum diyerek kısacası; yunan türküyüm dedim;
ne olduysa iste o andan sonra oldu. Nurullah Bey bu konuşmayı duymuş ve bana seslendi; kızım sen gel bir yanıma diyerek beni yanına çağırdı. Ben çok kortum ben kimseyi dövmemiştim, tam aksine çok sakin ve bir o kadar akıllı davranıyordum.
Malum Ayşen hanımın gözüne girecektim. 'Buyur öğretmenim' diyerek yanına gittim. Korktuğumu anlamış olsa ki, tamam sakin ol seninle sohbet etmek istiyorum demişti. Ama benimle ne sohbeti edecekti ki?
Elimi tuttu,sınıfa gidelim dedi ve birlikte sınıfa gittik.
Bir sandalyeye oturdu, bana da; 'otur kızım korkma' diyerek sandalyeyi gösterdi.
Anlat bakalim nerelisin diye sordu. Ben de; öğretmenim Gümürcüne’ liyim dedim. Bu Gümürcüne nerede kalır diye sordugunda; Yunanistan dedim ve heyecanlı heyecanlı yunan türkü oldugumu söyledim. 'Gel yavrum' diyerek beni dizine oturttu ve başladı uzun uzun ama benim anlayacağım şekilde anlatmaya. Ben gözlerimi öğretmenime dikmiş ağzım açık şekilde dinliyordum kendisini.
Daha 8 yasında bile olmayan bir çocuk böylesi karışık bir durumu nasıl anlayacaktı. Kafam karışmıştı. Öğretmenimin anlattıklarını ben bu güne kadar hiç duymamıştım.
Son olarak bana; 'anladın mı yavrum' demişti. Ben kafamı salladım, ama anlayıp anlamadığımı kendim dahi bilmiyordum. Sanırım sen beni anlamadın veya tam anlayamadın diyerek saçlarımı okşadı. Ben bakıyorum kendisine bir an sessizlik ortalığı boğdu. Bana; 'yavrum sen yaşına göre bayağı boylusun' dedi, güldü ve ilave etti; 'gel senin boyunu ölçelim'. Beni duvardaki metrenin yanına götürdü.
Boy değil sanki sırık maşallah. Daha 8 yaşında ve boya bak dedi kız sen 3.cü sınıfta benim boyuma geleceksin diye tekrar gülümsedi.1,41cm boyundaydım. Su an gülümsüyorum da O zamandan sonra pek fazla büyümedim desem yalan olmaz…
Neyse gel diyerek elimden tuttu. Bak yavrum yunanın türkü olmaz. Sen sade türksün ve Bati Trakyalısın dedi. Buda neydi? .. ama çabuk öğrendim ne demek olduğunu.
Ben Batı Trakyalıyım ve Batı Trakya’da öleceğim bunu çok iyi biliyorum.
Sınıftaki dolabın yanına geldik ve elimi bırakarak dolabı açtı. Içinden güzel ütülenmis pırıl pırıl bir bez çıkardı. Aç ellerini dedi, ben açtım ve bütün olanlar o an oldu. Öğretmenim küçücük avuçlarımın içine al bayrağımızı koymustu. Bana; yavrum bu bizim bayrağımız diyerek anlattı ve ağladı. Evet, gözleri yaşardı, iki damla göz yasini al bayrağın ucuyla sildi, bu bayrak vatana bağlılığımızı, vatan sevgimizi ifade eder dedi.
Allah’ ım neydi o al bayrağım hayatımda ilk defa görüyorum ve güzelliğini anlatmak duygularımı aktarmak çok zor çok..
İşte o gün ben o bayrağa âşık oldum ve o yüce aşklada öleceğim.
'Öğretmen' kelimesi düşünce dillerden, benim aklıma Nurullah Bey ve Ayşen Hanim gelirler. Tabii ki, Nermin Hanım'ı hiç unutmadım. Ayşen Hanımı Allahın Rahmetiyle anıyorum, dualarıma hep alıyorum...
Yıllar su gibi geçtiği halde, ögretmenimin bazı hareketlerini kendime kopyalamiş gibiyim. Melek yüzlü öğretmenim aklıma geldiğinde,içimden bir ah çekerim.
Kırmızı ve beyaz renkleri çok severim. Su an aklıma geldi; neden çok severim su kırmızı ve beyazı? . Aysen Hanım'ın cok sevdigi renklerdi ve kendisine cok yakısırdı. O zamanlardan bir takıntı kalmıs olacak bende…
Yıllar sonra Türkiye’ye ilk gittiğimde 22 yaşındaydım. Orda en cok merak ettigim ise; al bayrağımin göklerde hürce dalgalanışı. Izlemek icin heyecanlaniyordum
İlk yaptığım iş, Türkiye'min toprağını alıp koklamam ve dudaklarıma değdirmem olmuştu.
Büyük kızım 10 aylık bebekti ve yavruma ilk aldığım hediye al bayrağım oldu. Su an kızım Özlem 18 yaşında ve bayrağıni bas ucunda duvarda asılı. Benim yavrularım türk vatandaşı. Bir gün ben de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olacağım ve ölünce yunan türküydü diye değil, 'Türk' diyecekler.
Yıllar önce verdin elime bayrağımı
Sen akıttın yüreğime Vatan aşkını
Al bayrağım elimde gönlüm Türkiye’mde
Biz gurbet çocuğuyuz sıladan uzaklarda
Ne kadar uzakta olsak o kadar yakınız sana
Dalgalan ey al bayrağım en yükseklerde
Mehmetçik bekliyor canıyla bizi yerlerde
Vatan sevgisini siz öğretiyorsunuz bizlere.
Ögretmen olmak en kutsal görev bence
Nurullah bey sen cok yasa cok yasa
Aysen Hanim'in ruhuna boldur fatiha
Nermin Hanim'dan kalan sadece bir hatıra
Yillar gecse de unutulmuyorsunuz
Kalplerin en güzel yerlerinde yasıyorsunuz....
Sevgi ve saygi sonsuzdur sizlere....24.09.2005 Ayse Alioglu
Kayıt Tarihi : 4.12.2005 00:00:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sevgili Ayse hanim, bir tesadüf eseri babam internetteki yazinizi okudu. Bana da okumami tavsiye etti. Ben de okudum. Cok güzel yazmissiniz. Kendilerinden bahsettiginiz Aysen hanim ve Nurullah bey benim annem ve babamdirlar. Benim adim Meltem. Babamin dedigine göre, bir arkadasi yazinizi bulup ona okumus. O okurken babam cok duygulanmis, gözleri yasarmis. Ayni durum bende de oldu. Güzel yazmissiniz, tesekkür ederiz! Babamin dedigine göre o bahsettiginiz yillarda Gümülcine'den iki kiz ögrencisi olmus. Birisinin adi Nazmiye, kücügünün adi Ayse imis. Gümülcine'nin 'Mirselim' köyünden imisler. Acaba sizler bu iki kizkardesler misiniz? Herneyse, yazinizi okuyunca cok duygulandik. Yasli olan babam ve 43 yasinda olan benim icin büyük ve güzel bir sürpriz oldu. Ögretmenlerinizden böyle sitayis ile bahsetmeniz bizleri mutlu etmistir. Bunu bilmenizi isterim. Babam gözlerinizden öper, ben de sonsuz sevgi ve selamlarimi sunarim - Meltem Wagener Size yazdigim ilk email bu oluyor. Belki tamamen okuyamamis oldugunuz icin tekrar gönderiyorum. Böylece benim kim oldugum da anlasiliyor: Aysen ve Nurullah Eyüboglu'nun kizi oluyorum. Bir alman bey ile evli oldugum icin de soyadim 'Wagener'. Sizle kontakt kurmaya calistim, belki babam ile telefon da görüsmek istersiniz diye. Ev telefonunuzu bana verirseniz, sizi mutlaka ararim. Cok memnun olurum. Babam su an 74 yasinda, ama bence zihni cok genc. Yazinizi okuyunca cok duygulandi. Cevap verdiginiz icin cok tesekkür ederim. Insallah yakinda telefonda görüsmek üzere, Meltem Wagener.

Sen akıttın yüreğime Vatan aşkını
Al bayrağım elimde gönlüm Türkiye’mde
Biz gurbet çocuğuyuz sıladan uzaklarda
Ne kadar uzakta olsak o kadar yakınız sana
Dalgalan ey al bayrağım en yükseklerde
Mehmetçik bekliyor canıyla bizi yerlerde
Vatan sevgisini siz öğretiyorsunuz bizlere.
Ögretmen olmak en kutsal görev bence
Nurullah bey sen cok yasa cok yasa
Aysen Hanim'in ruhuna boldur fatiha
Nermin Hanim'dan kalan sadece bir hatıra
Yillar gecse de unutulmuyorsunuz
Kalplerin en güzel yerlerinde yasıyorsunuz....
Sevgi ve saygi sonsuzdur sizlere....
Sevgili Ayşe
yazdığın anı mükemmel şiirde eklenince çok daha mükemmel olmuş duyguların hiç susmasın kalemine sağlık sevgilerimle
TÜM YORUMLAR (4)