Bedrettin Keleştimur - Öğretmenler günü ...

Bedrettin Keleştimur
417

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Gazi ne diyorlardı; “Ey yükselen nesil, yarın sizlerin eseri olacaktır! ” Şüphesiz ki, ‘yarın geçilecek yolları bugünkü nesiller yapar! ’ Bugün, beynimin fokur fokur kaynadığı bir gündür! Kendimi, bir güne değil; bin yıla taşımak isterim! Bugün ve bugünler sizlerle konuşacağımız, sizlerle dertleşeceğimiz günlerdir.
Bozkırlara can veren aşk nehrinin kıyılarında geziniyorum. Hayat iksirimiz, ‘Ümmetim, Ümmetim’ diyen, Rahmet ve Mağfiret Peygamberi, İki Cihan Saadeti, ezeli ve ebedi muallimimiz Allah Resulü’nün manevi huzurunda kendimizi sürekli olarak hissedebiliyor muyuz? O his bile, ‘her şeye bedel’ bütün dertlerimize, can iksiri, devadır! Gayrisi berhavadır!
O his, bizleri şüphesiz ki, ‘asırların tacı’ gönüllerin utacı olarak bildiğimiz ve sürekli hasretini çektiğimiz, hicranıyla yandığımız, ‘Saadet Asrına’ götürecektir. Allah’ın Resulü buyuruyorlar, “Ashabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine tabii olursanız hidayete erersiniz…” İşte asır, işte bizleri hidayete taşıyacak, muallimler halkası! Böyle bir halkadan süzülerek gelen, İslâm âlimleri, yolumuzu aydınlatan işaretler/ nur halkasından rehberler oluyorlar!
Matematik, fizik, astronomi vb. konularda 160 eser veren Farabi(870–950) bir dehadır. Batılı, “Al-Farabıus”olarak bilmektedir.
Farabi düşünceleri ve o düşüncelerin ekseninde Avrupa’nın, “Avicenna” adıyla bildiği İbni Sina(980–1037) eserleriyle batının şah damarında yerini almıştır! Bu isimlere, El-Harezmî, Şehristani, Gazali, İbn Rüşt, Fahrettin Razi, Abdurrezak Turki, Abdullah el-Baranî, Biruni gibi her biri sahasında birer yıldız hükmündeki ilim ve hikmet sahibi, Türk’ün ve İslâm’ın ‘muallimlerini’ saymamız mümkündür.
Bir milletin ‘muallimi’ olmak, onun da ötesinde eserlerinin üç asır boyunca Avrupa’da, ‘ders kitabı’ olarak okutulması! Türk-İslâm âlimlerinin ‘asırların muallimi’ olarak anılması elbette bizlere büyük bir haz verecektir. “Fatih’in topları düşerken surlara/Bil ki, ferman okundu asırlara” Bir çağ açıp, bir çağ kapatan o fermanı bizler tabiatıyla, on birinci asırdan itibaren okumaya başlıyoruz. Batıyı kuşatan, onu bütünüyle kıskacına alan bir ruhta, ‘doyumsuz bir öğrenme arzusunun’ getirdiği bir dava vardır!
Piri Türkistan’ı Ahmet Yesevi için Anadolu’nun ‘manevi fatihi’ deriz! Bu milletin ‘gönül ve hikmet muallimleri’ olarak anılan Horasan Erenlerinde bu milletin ruh hasletlerini okuyabilirsiniz!

Tamamını Oku