...Emekli Öğretmen sayın Talat Algur’un 18.11.2014 tarihinde
Önder Gazetesi’nde yayımlanan “Kurtuluş’un Öncesi ve sonra-
sı Keşan” başlıklı yazısından öğrendiğimize göre, Keşan’ın Cum-
huriyet sonrası kuşağının ilk öğretmenlerinden sayılan merhum
Yaşar Göksoy, II.Dünya savaşı’nın bittiği yıllarda Yenimuhacır Kö-
yü’ne öğretmen olarak atanmış, burada üç yıl çalıştıktan sonra
Keşan’a gelmiş, 1952 yılında da Türk çocuklarını okutmak üzere
Yunanistan’a gönderilmişti..
1960 lı yılların ardından Keşan “Maarif Müdürlüğü” de göre-
vinde bulunan Yaşar Göksoy benim de ilkokul öğretmenim idi…
…Bu nedenle bir iki satır yazmadan geçemedim.
Hemen hemen her Türk çocuğu , kendisine okumayı-yazma-
yı, çarpım tablosunu ,okul şarkılarını ve Mustafa Kemal Atatürk’ü
öğreten ilkokul öğretmenini unutamaz..
..Yaşar öğretmeni ben de unutmadım..Dediğim gibi 0, benim ilk
öğretmenimdi.. Zafer İlkokulu’nda başladığım 1957 yılında, şim-
diki Ordu Evi bahçesi’ne bakan (o zaman park idi) Zafer İlkokulu-
nun her yıl ziftlenen tahta döşemeli sınıfında, onun güleç ve se-
vecen yüzüyle karşılaşmıştım...Öğretmenimin Yunanistan’dan
geldiği söyleniyordu...Mübadele göçmeni çocukları olan annem
ve babam okul yüzü görmediklerinden, okulla ilgili her hangi bir
kavram edinememiş olan küçücük beynim, Yaşar Öğretmen’in
güleç ve sevecen yüzüyle karşılaşınca , okula ısınıvermiştim...Ev-
den getirdiğimiz mısır taneleri ile tahta sıralar üzerinde harfle-
rin yazılışını, çarpım tablosunu, “Saat dokuzu beş geçe/Atam Dol-
ma Bahçe’de /Gözlerini kapadı /Bütün dünya ağladı/Müze müze-
ye bakar/Atam içinde yatar /Atamın çocukları /Atam’a çelenk ta-
kar /Doktor doktor kalksana /Lambaları Yaksana/Atam elden gidi-
yor /Çaresine baksana/ Uzun uzun kavaklar /Dökülüyor yapraklar/
Ben atama doymadım/Doysun kara topraklar..”şiirini ve “Baltalar
elimizde / uzun ip belimizde /Biz gideriz ormana oy ormana /Ağa-
cın yanında dur /Baltayı sağdan savur /Bir de sol taraftan vur /Kuv-
vetli vur/ Yaşlı kütük seçeriz / Testereyle biçeriz / Biçeriz oy biçe-
riz/Kışın odun yanınca /Alevler parlayınca / Şarkı söyler oynarız oy
oynarız”…..türküsünü de ondan öğrenmiştim....
*
..1960 yılında üçüncü sınıfta idim.Yaşar Öğretmenim okulumuza
ait “Keşan’ın Kurtuluş Bayramı” çelengini taşımak üzere çelengin
bir tarafına beni koymuştu..Çelengin diğer yanında da güzel yüzlü,
kaliteli kumaştan siyah önlüğü olan bir kız öğrenci vardı...doktor
kızı olduğunu söylemişlerdi...Şaşırmıştım!..Okuma-yazma bilme
yen ,seyyar manifaturacıkla uğraşan ve “pazarcı” olarak anılan Mı
sırlıoğlu İsa lakaplı babamın, çekingen mizaçlı oğlunun bu çelengin
başında ne işi vardı?
…Yaşar Öğretmen neden beni seçmişti?..Utana sıkıla ama gururla
bu çelengi taşıdığımı anımsıyorum…Bayram sonrası, bu anımın si
yah-beyaz fotoğrafını da verdi bana Yaşar Öğretmenim…Ne yazık ki
bu fotoğrafı kaybettim.. Yıllar sonra ablam ve ağabeyimden öğren-
diğim bir gerçek, bu olayın nedenini bana biraz olsun aydınlatır gibi
oldu…
*
…Nereden ve asıl tanıştıklarını bilemiyorum ama 1924 yılında ,11
yaşında öksüz ve yetim “Mübadele Göçmeni” bir çocuk olarak
Altıntaş Köyü’ne yerleştirilen ve II.Dünya Savaşı sonrasında
(1948-1949) dikiş tutturabilmek için ,üçüncü ve sonuncu kez gel-
diği Keşan’da, üzerini tenekeyle kapladığı, içi raflı ve rafları basma
dolu bir at arabasıyla köy köy gezerek ve parasını harmanda al-
mak üzere köylülere Nazilli Basması,diril, kazalina,pazen,divitin,
bürgülük, feracelik ,Amerikan bezi, patiska… satan babam, o gü-
nün koşullarında bu işin kazancının iyi olduğunu fark etmiş olacak
ki,Yaşar Göksoy öğretmenimle ortak bir kamyon satın almışlar..
Kamyonun şoförlüğünü de Kayalı Mahallesi’nden biri yapmaktay-
mış...Yaşar Öğretmenim babama borç para mı verdi yoksa kazanç
ortaklığımı yapmışlardı, onu bilmiyorum….Babamın, anneme:
“Rükiye , galiba para altında kalacağız! ”dediği bu kamyon sık sık
arıza yapmaya başlayınca,umduklarını bulamamış olacaklar ki, kı-
sa süre sonra, Yaşar Öğretmenle babamın kamyon ortaklığı biti-
vermiş. …Bu anılarımı yazmamdaki amaç, ilkokul dördüncü sınıfa
kadar bana okumayı öğreten ve sevdiren Yaşar Öğretmenime,
dört ve beşinci sınıfta da Keşan Devlet Hastanesi Bahçesi’nde ser-
gilediğimiz “Kaleden kaleye şahin uçurdum/Ah ile vah ile ömrü ge-
çirdim…..” rond’unda bana görev veren , ayrıca Kışlık Yeni Sinema’-
nın sahnesinde “Malatya Kayısısı” şiirini okutarak sosyalleşmem
için zemin hazırlayan Mehmet Özcan öğretmenime ve elbette ki
Cumhuriyeti kurup, yüzde doksanı okuma-yazma bilmeyen millet
çocuklarının okuması için eğitim-öğretim seferberliği başlatan, mil-
let mektepleri açan, bunun için eğitmen ve öğretmen yetiştiren
Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, bütün şehit ve gazileri-
mize şukran duygularımı sunmak içindir..
… Atatürk Cumhuriyeti’nin nimetlerinden yararlanmamızda emeği
bulunan tüm merhumların ,eğitmenlerin, şehit ve gazilerimizin me-
kanı cennet , yaşayanların ömürleri uzun olsun!…dileğinde bulunu-
yorum.. Atatürk Cumhuriyeti Öğretmenleri’nin günü kutlu olsun!
………….....*………….
Kayıt Tarihi : 8.3.2018 19:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
19/11/2014 Bu tarihlerde Keşan-Medya Gazetesi’nde yayımlanan bu yazım, antoloji.com sayfalarında da bulunsun istedim..

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!