Yusuf’alar yıkığında
dünyamız başka olur açılmazdık kimseye
dağılırdı çocukluğumuz
akşama kızardık gün gitmesin diye
her günümüz
yazılmasa da olurdu bir hikaye
bir de yaptıklarımız kalırdı boşluğunda
bir de pişmanlıklarımız
horlanmadı eşikliğimizde
bir tren geçerdi uzaklardan solusa duymazdık
bazen iç çekerek
bizi de alıp gitse derdik utanarak
bir bir koparıp atsak da günleri
açıp kapattık kıstık gözlerimizi
ağrılı günler kötü olurdu
ansızın doğ-malıydı insan
ne kadar anlatılsa çocuklara
yağmurun çamuru
asıl olan tutmaktı bendinde yağmuru
paylaşmaktan geçse de sevincin yarısı
güneş ufka vururdu yağmur arası
çocukların sesinde çığlık olurdu ebem kuşağı
biz seslendikçe
su olur akar kalırdı günün posası
ağlamazdı tek kavakta suya düşse de çocukluğumuz
bazen bitmemiş bir ömrün
acısı sinerdi üstümüze
ağlatırdı ikindi akşamı
kalırdı gözyaşımız bize
bazen çiçek açmazdı yaralarımız
eskimiş bir ses
ulaşsa da tınmazdı uzaklarımız
vururdu güneş
gündüz sesinde duvarı dönerdi sessiz
neden bilmeyiz sıkıntı olurdu içimiz
bütün trenler soluyup dursa üzülürdük biz
bir okusak derken
Cumhuriyetin ve Atatürk’ün sesi geldi erken
kazanmıştık öğretmen okulunu
ne kadar sevinçli idik
öğretmen olacağız diye söylerken
Denizli’den Rize’ye
vardık bir akşamüstü
mülakatı da kazandık
ne telaş kaldı ne üzüntü
ertesi gün kayıt olduk
hepimiz nasıl güzel ve mutlu
sıcacık sardı on dört yaşı
bir taş bina okulumuz oldu
her yıl on bir ay
bekledik gurbeti içimizde
ne çabuk geçti zaman
öğrendiklerimizin sesinde
uzun yollarımıza çıkarken bitti gün
yıllar sonra anladık paylaştıkça ne kadar güzelmiş dün
üç yılda
çocuk yüzümüz oldu öğretmen
uzaklara çizilen yorgunluğu-muzda
beş sınıfı birlikte okuttuk oynadık üstümüz çimen
çalıştık gaz lambasında
aydınlıktı çocuklarımız bir okuldan diğerine atandık olduk göçmen
ne vardı gözlerimizde?
Atatürk’ün ışığı
umut ve özgürlüktü ufuklara kadar uzanan
kimimiz öldü
bazımız sürüldü
en cesuru-muz mesleğinden atıldı akşamüstü
dövülse de bütün acılarını unuttu öğretmen
zeki çalışkan çocuklarıyla şarkılar söyledi yürekten
yapayalnızdı çıktığı yolda bazen
emeğin kırılan dallarında savaşırken kör etti bozuk düzen
yıllarca güneşi içenlerin türküsünde söylendik biz
çocuklar sizin için aktı terimiz
her şey kırılsa da kırılmaz öğrettiklerimiz
kim ne derse desin
çocuklar oldu rengimiz
akşam batarken gün
eskiyenlere kızdık
yalnızlığımız korkutmadı bizi
gelmekte olan karanlığa üzüldük
günü eğirirken
daha neler gördük
unutmayın çocuklar sizde umudumuz çok
birlikte cehaleti yine yeneceğiz
hiç korkumuz yok
ne yapsalar atamazlar
içimizdeki Atatürk'ü
anılarımız vardı bayramlarımızda
aydınlık olurdu günlerimiz
önünde
her geçişimizde gülümserdi Atatürk'ümüz
yağmur bir kasvet getirse de
hep güler asılmazdı yüzümüz
her bayramda sevinç
bizi anlatırdı geçmiş
çoğalırdık Atatürk'ü görünce biz
Kayıt Tarihi : 29.10.2015 15:39:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hasan Okursoy](https://www.antoloji.com/i/siir/2015/10/29/ogretmen-195.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!