Sonsuzluğa bakan bir gemiden limana yanaşmaktayım, demir atmışım hayata ve kimse yok yanımda yaşamayı hiç böyle istememiştim ben.Kronometreyi bana sormadan başlatmışlar, hayata nasıl başlayacağımı bilmeden.Ne zaman nasıl davranacağım konusunda hala tereddütlerim vardı başlarda ve manasızdı yaşamak.Çünkü hiçbir şey öğrenmeden yaşanır mıydı? Yaşanmazdı tabi ama yaşanır hale getirmem lazımdı yaşantımı ve en baştan başladım önce “a” dedim, sonra “b” ve diğerleri. Ben öğrenmeye başlıyordum ve her yeni şey öğrenişimde hayat hiçte bana yalancı gelmiyordu. Her yeni harfte bir gülümseme yakalıyordun yaşantımdan.
Hayatı kendimce öğrendiğimi sanıyordum.İçimden de geçmiyor değildi hani “Ben yanlış mı yapıyordum? ”. Kimse bana demiyordu ve bende bilmiyordum o zamanlar dostların acı söylediğini.Bir köy kahvesinde öğrendim yalnız ölünmediğini.Keşkeleri öğrendim sonradan sonraya ve hayatımı hayatıma nakletmeyi.Sonra içimi saran onca telaştan kurtulmayı öğrendim ve bunun adı olmalıydı herhalde ve bize öğretilenlerin içinde de değildi sonradan öğrendim, insanlar buna aşk diyormuş meğerse. Başlarda hiç anlamamıştım aşkın bana ne ifade ettiğini, hayatta her şeyi sıfırdan öğrenmeye başlayan birisi için hiçte bilinmedik bir şey değildi ama ne bilirdim bir yanım tutsakmış aşka ve yıllar yılı aşkı yaşamış sonsuzluğum ama ben bilmiyormuşum. İşin en garip tarafı da bu ya
Sevipte ayrılmakta aşktan olsa gerek
Yanmakta; yanılmakta
Diye mısralar oluşturmaya başladım adına denilesi şey yüzünden. Ben bu yola hayatı anlarım diye başlamıştım ama hayatta yaşanılası o kadar çok şey varmış ki bilseydim ilk öğrendiğim şey olurdu “a”dan sonra “ş” sonra “k” harfi. Sorun aşkta değildi belki ama en yakınımdayken seni özlemekte neydi? Aşka belli başlı bir şey değil miydi ki sanki hastaymışım gibi yan etkileri oluşmaya başlamıştı şimdiden.Kitaplarda okumuştum yıllar yılı ve destanlar yazılırdı üzerine ve hikayeler, şiirler. Kimisi sevdiğini özlerdi, kimi de İstanbul’u ve bir daha hiç yaşanılmayacak hayat hikayeleri vardı ayrılmayı öğrendim ve daha sonra yalnız yaşamayı.Ben yalnızlığını yaşamış bir hikayeydim artık, her kim okusa her sayfamı, her satırımda ayrı bir Mecnun oluyordum, her satırımda Leylam vardı yanımda. Kendimi tanıyamaz olmuştum düşlerimde.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla