Üzerimizden bunca yıl sekip geçmişti
Yaşamın bize olan ilgisini bekledik onca zaman
Meğer kalıbından çıkma oyunuymuş hayat
Bellek ve duyumun bekçisi ruhum öyle söylüyor
Donup kalmış bir imkânsızlık
Sakınmasız bir coşku içinde
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Anlam ve anlatım yönü muhteşemdi. Tebriklerimi iletiyorum.
Sadık bey şiirimi okuduğunuz ve beğendiğiniz için çok teşekkür ederim.
Mazinin arka sokaklarındaki yaşanılmışlıklar, objektif bir biçimde çok güzel resmedilmiş.
Serbest'in güzelleri arasında yer alabilecek bir şiir
Kutluyorum.
Sayın Ömer bey şiirimi okuduğunuz, yorumladığınız ve beğendiğiniz için çok teşekkür eder derin saygılar sunarım...
Evet duygular yaşanmadan tam olarak bilinemez. Tebrikler Önder bey
Sayın Metin Bey; şiirimi okuduğunuz, yorumladığınız ve beğendiğiniz için çok teşekkür eder derin saygılar sunarım...
Daha önce yaşanmış sorunlar, farklı zaman ve koşullarda değerlendirildiği zaman doğal olarak farklı düşünülebilir. Yüreğinize sağlık Üstat. Güzeldi, severek okudum.
Sayın Hasan bey şiirimi okuduğunuz, yorumlayarak beğendiğiniz için çok teşekkür eder derin saygılar sunarım...
Yaşarken çok şey öğretir hayat. Doğrularımız ve yanlışlarımız bile yer değiştirir zamanla. Şaşar kalırız eski halimizle yeni halimizi karşılaştırdığımızda.
Çaresizliklerimizin de asıl çaresinin kendimizde olduğunu fark ettiğimizde kırabiliriz zincirlerimizi ancak.
Hüzün, sorgulama, biraz da felsefe yüklü şiirinizi ve yüreğinizi kutluyorum Önder Bey.
Selam ve saygılarımla...
Sayın Nermin hanım;
Bir gözlem olarak yaşadıklarımdan öğrendiğim şudur ki; çözüm sorunun içindedir hep. Önemli olan o saklılığı açığa çıkarmak, biraz cesaret ve pes etmeden mücadeledir.
Günümüz hayatı çözümü bile satıyor insanlara bu üretilen tembellik bir sanayiye dönüşmüş durumda.
Haliyle insani çabaları anlamsız bırakıyor. Bugün bir başka sınavla karşı karşıyayız. Tüketmeyeni insandan saymayan düzeni yıkmadıkça bu çaresizliğe çözüm yok ne yazık ki!
Çare her insan da olmakla birlikte bu gücü birleştirmedikten sonra gücü ele geçirenlere yenilmeye devam eder insanlık..
Anlam katan yorumlarınız için çok teşekkür eder derin saygılar sunarım...
Rus çarı Deli Pedro, İsveç' le yapılan savaşlarda sürekli yenilmiş fakat yılmamıştır.”Yenile yenile yenmesini öğreneceğim” meşhur sözü bu savaşlar dolayısıyla söylemiştir. 1709 Poltova Savaşı'nda Deli Pedro hedefine ulaşır ve İsveçlileri yenmeyi başarır.İsveç Kralı Demirbaş Şarl ve maiyetindekiler Ruslar'a esir düşmemek için ...
Ne yazık bizim eksiğimiz bu. Sına, yanıl. BİR DAHA, BİR DAHA SINA...
Bir kitap ismi vereceğim.Filmi de yapıldı. ASLA PES ETME...
Bir Çocuk Askerin Hayatta Kalma Öyküsü Arn Chorn-Pond'un gerçek hikayesine dayanan bu eser, çocukluğu savaşla yoğrulmuş birinin büyüdüğünde nasıl barış yanlısı bir insana dönüştüğünü anlatıyor. Ulusal Kitap Ödülü finalisti Patricia McCormick'ten insanın içini acıtan, etkileyici bir roman... Okuduğum en ilham verici ... Kitabı okuduğum yıl her iki torunum da henüz 13 yaşlarındaydılar. Romanın genç kahramanı öyle acılar çekmişti ki, onları motive etmek için okumalarını önerecektim.Fakat o acıları kaldırmaya küçücük yüreklerinin henüz hazır olmadığını gördüm ve ancak iki yıl sonra okumaları için kitabı kendilerine verdim.
İşte bizim eksiğimiz. Çabuk pes etmek. Oysa biz çaresizliği sözlüğümüzden kaldırmayı, her duruma bir çözüm bulmayı öğretmiştik öğrencilerimize.
Artık sorumsuz, güçlüklere karşı dayanıksız, kolaycı bir nesil yetişiyor... Yediden yetmişe ellerinde bir cep telefonu...Duyarsız, sosyal olaylara duyarsız bir toplum olup çıktık...
İçi dolu dolu, emek verilmiş, çok değerli bir şiir okudum.Ve okumaktan büyük keyif aldım. Sayfalar dolusu yorum yazılabilecek bir konu. Bir o kadar da titizlikle işlenmiş. Kutluyorum içtenlikle sevgili Önder' ciğim. Nicelerine...
Değerli öğretmenim;
Öncelikle ufkumu genişleten bilgiler için çok teşekkürler.
En kısa zamanda pes etmeden okuyacağım bu kitabı. Filmini seyretmiştim diye hatırlıyorum.
Günümüz gençliğini tüketime ve teknolojinin tembellik öğrettiği hazırcılığa mahkum ettiler.
Öğretmenler bile yeni nesille baş edemiyorlar. Bu aslında yeni neslin bir suçu mu? Yoksa bilimi teknoloji kılığında insan sömüren ve teknolojiye daha fazla para kazanmak adına yatırım yapanların suçu...
Bu suça ortak olmamak ise yeni öğrenilmiş çaresizliğimiz.
Sizi, şiirlerinizi, yorumlarınızı çok özlediğimi bir kez daha fark ettim.
Çok teşekkür eder derin saygılar sunarım...
*Öğrenilmiş Çaresizlikler...işte buydu tam hissetmemiz istenen. Hani Hindistan'daki filler ve zincirleri gibi...
*Hayat ,kabından çıkma oyunu* diyor şiir.Kabından çıkmanın yolu öğrenmede, güvende, cesaretle gizli aslında.
Hani der ya Samuel BECKETT;
Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil..._________
Bunu göze almak bile yeter aslında desem de, kaçımız uyguluyoruz ki, ilk yenilme de pes etme durumu. Ardından gelsin filler ve zincirler...
Dünle bugün arasında kalmak... Bu da yabana atılır değil. Öğrendiğimiz değerler her gün çöpe atılırken günün yükselen değerlerine şaşkınlıkla bakmak...
Velhasıl ipleri başkalarına kaptırmamak gerek.
Dolu dolu bir şiir okudum. Sayfalarca yorumu hak eden. Kulağımda bir şarkı çalıyor şu an, Haluk Levent şarkısı :
* Şu kısacık konuklukta deprem kargaşasında
Yaşadım birkaç bin yıl acılara tutunarak ____
Yine de *yaşamak ne güzel diyelim , Nazım Usta gibi, demeye gayret edelim.
Kaleminiz daim olsun. İçtenlikle kutluyorum. Yol açıklığı dileğimle...
Değerli öğretmenim Mark Twain der ki; Eğitim kafayı geliştirmek demektir, beyni doldurmak değil.
Sanırım ki insanın öğrenmek zorunda kaldığı çaresizliklerin sebebi bu kısır döngüde.
Algı operasyonları ile reklamlarla tüketim için tüketen üretmekle alakalı olsa gerek kafayı geliştirmek yerine beyni doldurmak.
Konfüçyüs "Güneşi görmek istiyorsan gölgeden çık" der...
Bunun içinde kalıbı kırma cesareti gerekiyor. Güneşin aydınlığı, ısıtması yanında yakıcılığına da dayanma gücü ve cesareti gerekiyor.
Zaman karşısında zihin hep yavaştır. BU sebeple insan zamana hep yenilir. Bol zamanı olduğunu düşünür ve erteler. Erteledikçe yapmak istediği hiç bir şeyi yapamaz ve gerçekleştiremez. Yaşadıklarını da ancak öğrenilen çaresizlikler açıklayabilir.
Sizin yorumlarınıza da yorum yazmak çok lezzetli ve ne kadar çok yazsam cevapsız..
Çok teşekkür eder derin saygılar sunarım...
düşünme, fikir üretme, hayal kurma gibi geleceğe uzanan adımların önü kapatılıp çaresizliğe mecbur bırakıyorlar insanları, sonrası malum, kölelik.... güzel şiirdi, kutlarım
Sayın İsmail bey şiirimi okuduğunuz, yorumladığınız ve beğendiğiniz için çok teşekkür eder derin saygılar sunarım...
Hayatı ve kendini sorgulayan,yaşanabilirlik ile yaşanan arasında kalmışlıklar beraber içsel dünyaya yolculuk....İlişkilerdeki yüzeyellelik ve karmaşa ,ne kadar kendimiz olabildiğimiz veya ne olduğumuz dengesini yargılama...
İpleri birbirine dolanmış iki kula gibi
Yaralıyorduk sürekli birbirimizi
Bizi bağlayan zincirler ise
Görünmüyordu
Harika bir final.....Çok güzeldi Önder Bey....Yürekten Kutluyorum.SAYGI VE SELAMLARIMLA...
Sayın Serpil hanım şiirimi okuduğunuz, yorumladığınız ve beğendiğiniz için çok teşekkür eder derin saygılar sunarım...
Öğrenmek, ufkumuzu genişletmektir aslında. daha güzeli, daha iyiyi bulmaktır öğrenmekteki amaç. Elde edilmek amaç, bir yere gelip tıkanıyorsa, metotta bir yanlışlık vardır, yöntem değiştirmek gerekir. deneme- yanılmadır hayatı öğrenmek. Görünmeyen zincirleri görüp, kırmak, usanmadan, yorulmadan denemek yanılmak, sil baştan denemek, olmadı bir daha bir daha denemek. Çaresizliği yok etmek herkesin tek emeli olmalı. Oldukça fazla düşündüren bir şiirdi, aynı zaman da o kadar güzeldi. Tebrik ederim.
Değerli dostum şiirimi okuduğunuz, yorumladığınız ve beğendiğiniz için çok teşekkür eder derin saygılar sunarım...
Bu şiir ile ilgili 24 tane yorum bulunmakta