“Ey yüreğimin onmaz acıları
Ey beynimin dinmez sancıları;
Suç ne bende, ne de sende
Ne de olsa yurttaşımsın!
Kapalı da olsa tüm vicdan kapıları yüzüme;
Bilmelisin bir yerin var can evimde.” diyen
Aziz Nesin için umuda öfke!
..
Şairlerin sesi duyulsa
Dünya cennet olurdu
Bir gülüşe yürek verilse
Hayat bayram olurdu.
Sinsiler olmasa
Öfke, şaire el oludu
..
Bütün bir hayatı rüya gibi yaşadık
Götürdü gençliği getirmedi hiç yıllar
Boşunaymış oysa bunca öfke kin ve düşmanlık
Kabre çıkıyormuş oysa gezilen bütün yollar
Ey gençlik rüziğarı, yaprak gibi savuran
Toz duman içinde, hortum gibietrafı gizleyen
..
Tanrı yeryüzüne dokunmuş,
Yalçın dağlardan aşağıya,
Turkuaz suya doğru...
Beyaz danteller süslemiş denizi,
Dalgaların, kayaları öptüğü yerde..
Kemere köprüsü,
Seyirlik bir şenlik alanı,
..
nefret kin ve öfke.....
kardestir sevgi ile nefretinle besle sevginle öldür
öfkenle dinle kinle vur ama yinede sevginle öldür
yasamanın tek adı sevgi......
yasamayı seviyorsan bitiricesine vur nefreti öfkenle
vur kinini sevgiyle ölüm nefretle gömülmez
göz yasları ile.. seven hep bilir nefreti kini
..
Ne kadar yalvardım, ulu Tanrıma,
Al canımı diye, kurtulacağım.
Ya alıp beni de, götür yanına,
Ya inan ki her an, çıldıracağım.
Bir hayat ki, ızdırap çemberinde,
Izdıraplarınla barışacağım.
..
En mutlu olduğum günler
Yaz yağmurlarının yağdığı günlerdi
Beni ben yapan ,
Seni benden alan
Yokluğunda avare avare dolaştığım
Varlığında kanatlanıp havalandığım
Yağmurların yağdığı günlerdi...
..
Böyle olur gariplerin kutlaması
Sessiz bir hıçkırık misali
İçten içe tükenirsin
Etrafını sarar yalnızlığın
Görünmeyen duvarları!
Herkes neşe içindeyken
SEN AĞLARSIN!
..
bir intikam hırsı bürümüş yüreğini
bürümüşte yalın ayak dağlarda yürümüş
yağlamış doldurmuş babasının tüfeğini
zalimlerden öfkeni al oğlan
daha yaşı onbeş onaltı
anasının gözleri yollarda
ellerini acıp yaradana yalvardı
..
Dünle yarın arasında bir nokta bu yaşadığımız
Tomurcukla gonca arası
Ağıtsı türkülerin yanlızlığına doğru
Bahar misali salınışımız
Yine yalnızlıklar var
Aç bir çocuk gibi doyurduğumuz
..
Saklı bir resim değil
ve aşikar bir düğüm...
Ne öfke var, ne de sevinç gözlerde
Gördüğün: ölümün günlüğüdür...
Biteviye kaynar albümler arasında
işte nokta ve sen olan bir soluk
nefesi olmayan çizilmiş hatıra...
..
damarlarımda seller
gözlerimde şimşekler
gökgürültüsü hıçkırıklarım
fırtınalardayım
yüreğimdeki öfke
yaşadıklarıma yıllarıma
..
Bir düştü uyandım. Her şey o kadar sıcak, o kadar anlamlıydı ki gözlerim açılmak istemedi. Vücudum ölürcesine uyku diye yalvardı beynime. Ama hayat, gerçekler ağır geldi. Üstüme çektiğim yıldızlı geceleri çekip aldılar benden; üşüdüm. Şimdilerde yeni doğmuş bir bebek gibi savunmasızım acımasız hayat karşısında!
Bugünde ölmedim anne. Bugünde direndim sevgisizliğe, şefkatsizliğe. Yıkamadılar benliğimi. Yıkamadılar anne doğan güneşten sonraki hayallerimi. Mil çekemediler gönül gözüme, dağlayamadılar hasret çeken yüreğimi. Bugünde ağlamadım anne. Akıtmadım gözyaşlarımı içime, jiletlemedim mazoşistçe körpe bedenimi. Direndim kahpe hasret sancısına... Her şey şafak için her şey sizlere kavuşacağım günün ateşi için anne. Gerisi tırı vırıdan hikaye...
Sevgiyi, şefkati özledim anne. Yaşamaktan yorulduğumda, insanlardan, çirkinliklerden bıktığımda koşarak sana gelmeyi ve dizlerine uzanmayı özledim anne. Saçlarımla oynayıp beni yüreğine bastığın doyumsuz zamanları. Buralar gaddar, buralar acımasız anne, ölümle yaşam arasındaki ince bir çizgi buralar. Gitmek isteyenlerin gidemediği yerler... Bir kördüğüm, bir çıkmaz sokak buralar anne. Ne çıkışın var, ne de çözebileceğin iplerin. Kuklasın bir ışık gölge oyunundaki gibi ya da satrançta vezire yedirilen küçük bir piyon gibi. Sevgiyi özledim anne. Doya doya gülmeyi ve en çokta kokunu özledim anne. Buralar öfke, buralar kin, buralar barut, buralar leş tutmuş insanlık kokuyor anne.
Ama biliyor musun anne bugün seni, her sensiz geçen günümde olduğundan daha da çok özledim. Ve şefkati, dizlerine usulca yatmayı özledim anne. Yaşamaktan yorulduğumda, acılardan kaçıp sığındığım sıcacık kollarını, yüreğini özledim anne. O ellerini, yumuşak minik ellerini, hazırladığın birbirinden güzel yemeklerini özledim anne...
..
Kınalı kuşum
Söz de yaralarmış derinden
Bıçağın keskin ucundan damlarmış gibi öfke
Yol yol açarmış bedende, kocaman, ıslak
Demirciler gibi al al olurmuş yüz
Çelikten tokmaklar örsün üzerinde
Eğilmeyi, ezilmeyi bekleyen sözün tam ortasına
..
Dalgalaniyor yine deniz
Yine hirçin yine sinirli
Yine öfkeli kalemim gibi
Öfke püskürüyor yaşama
Lanet ediyor sanki
Bu baºbelasi sevgisiz dünya'ya
Yildizlar bile utanmakta artik parlamaktan
..
Sıkılmak, stres...
Suçluluk, öfke...
Yürek acısı, göz boyası...
Hayat ne?
Bir içim su!
Fondipte yapılır
Yudum yudum da içilir.
..