Muhtaçlıktan öte sancılarımız vardı
Hayalimizi kırlara yazdık
Ağacın gölgesinde salladık
Gurbete savrulduk bırer bırer
Hasret kokusuyla doldurduk gunlerımızı
Yıllar çürütemeyecek içimizdeki sevdayı
..
Hz. Ali El Mürtezâ (Kv.)
*Yoksula yardımı dilenmeden yap.
Sen onu el açmak zorunda bırakırsan,
verdiğin sadaka ile,
onun sadakadan daha değerli olan,
haysiyetini satmaktan kurtarırsın.
..
Karanlık gecenin en kuytu yerinde
Uykumda... En derinde.
Bir güneş gibi aydınlandı yüzün.
Boynun bükük,
Biraz kederli...
Ama râzı Kader'e.
Bende öfke ile karışık biraz hüzün.
..
bugün günlerden öfke
tanrı katında sıkılır
peşinden sürüklendiği
titreyen ışıltı gözlerimde
mevsimin sesi kulaklarımda
bir kibrit çöpü parmaklarım
..
Aptal olucu zamanı kullanmanın en belirgin özelliği, transfer durumlar içinde kendisini aptal zamanı kullanıyor olmaktan beri ve azat etmesidir. Aptal zamanı kullanmanın alameti, transfer olucu duyguların kullanımıyla, kendinden geçişin patolojik dramlarına kadar nüksetmesiyledir. Aptallığın kendisine görev verilir.
Aptal zamanı kullanan, asılında böylesi duygu basınçlarını almaya hazır olmuştur. Kendisini bombayla patlatır; kitleleri imha edici davranış bozukluklarını, en ulvi amaç gerçeklenmesi oluşla yapar! Seçilmiş içinde nasiple kul olmakla gaipten sesler duyar, Bu duymalar doğrultusunda çocuğunu ya da bir başkasını öldürmekle bu seçilmiş ligin gereğini yerine getirmiş olur.
Aptallık konuları bir nefret, bir öfke, bir kışkırtma eşliğinde aptala yatkınlıktı çan eğrisi tabanı kişilere enjekte edilirler. Bu nedenle pek çokturlar. Aptal zamanı kullanmak kolaydır. Aptal zamanı kullanır olmamak, bir emek ve bir direnç olmakla hayli bir güç harcanması zorluk oluşla ellerinde iken; bunlar pasif oluşun en az emek gerektirmesiyle daha çok aptallık modunu yeğlerler.
Aptallığın kendisi başarı olmadığı halde, aptallık zamanını kullananlar başarıyı kendisine mal etmeyi süreçlenmelidir. Kendisi tümden başarısız ve olumsuzluk içinde iken başkasını kusurlu başarısız görüp mevziisinin en kararlı mevzi olduğuna inandırılırlar. Giderek bu, kendi kendine telkin ve kendi kendine büyülenme olur. Öz eleştiri yapmaz ve öz eleştiriden de özellikle ve şiddetle kaçınırlar.
..
Beklenilen an geldi ve iste, onlar karsimda
Bana dogru mesafeleri kisaliyor adim adim
Gozleri keskin keskin acimasizca hizlica...
An ve an yuzlerinde o:(o bakislar...
Yüregimin ritmi siddetli siddetli artarken
Nefesin kesik kesik bakislarim saskinca
..
çok uzağıma kaldın
gerinden ağardığım
ayrılıklarda saldın
berinden çığırdığım
içimden geçtiğin an
sehere duysan ezan
..
Kolye ucunda bölünmüş bir haritaydın
Acıların, sevinçlerin buruk hep…
Tellere takılı kalırdı hayallerin
Teninden dökülürdü acı geçmişin;
Bir tarafın öfke, bir tarafın sevda
Kimi bir dua fısıldarken toprağına,
..
Gidişlerdi korkularım vefasızlıktı
tutulmayan elim, dinlenmeyen sözüm,
Bakışlardı korkum.
Üstüme çöreklenen acılar,
Gönül kafesimden sokuyordu korkular,
Ayıramadığım kaygıydı, dindiremediğim öfke.
..
‘Özgürlük medeniyetin insana bir armağanı değildir. Hiç medeniyet yokken insanoğlu çok daha özgürdü’. Kızılderili Atasözü
Büyümek istedikçe birbirimize çocuklaşmışız
Ne çok azalmışız gönülde yoktan bahanelerle
Bir selama, bir kelama hiç mi vakit kalmamış!
Küçülüp azalmışız biz kendi derinliklerimizde
..
Yalnızlık sırça sarayında yalnız yaşasa
Gözyaşları kristal şişede şişelenip buzdolabına saklansa
Hastalık bir saatlik misafir olsa
Kimsesizlik çatı katında inzivaya çekilse.
Öfke ve hırs prangaya mahkûm edilse.
Kin ve yalan birbirine küsüp, hiç barışmasa
Gülümsemek sadaka,
..
Ana ben gurbet ellere dutsum duseli hergun huzunlere burundum
Merhamet dolu bakislarindan mahrum,herkesten uzak koselerde buzuldum
Ana ben gurbet ellere dutsum duseli ben gibi saclarima aklar dustu…
Gencligimin baharina sonbahar huznu coktu,yaslandim ana…
Ana yanima koydugun gunahsiz merhamet dolu bakislarin,aglamakli sesin adimlarima guc oluyor…
Sevdami bilincle biliyorum ana!
Her yumruk her ofke dolu gozyasi buyutuyor yuregimin sinir bilmez tevekkulunu…
..
Gözlerinmi yaşlı senin ey çocuk
Nedir bu gözlerinde biriken yaşlar
Nedir seni bukadar üzen
Sen daha küçüksün çocuk
Üzülme...
Birgün dinecek bu öfke
Bu kavga bu bomba sesleri
..
Öfkeyle kurulmuş
Şehirlerinden birinde insanların.
Adamın biri!
Tüm cevapları normal!
Yanından geçerken asla duyamazsın.
Adam şehir kadar öfkeli.
Kimseye de soramazsın
..
Ağırlığın bende
neleri ayırdı
bir bilsen,
bedenimi ruhumdan.
Öfke yoksa
içinde
yok olmaz
..
Nerede,solmuş bir gül bahçesi,
başını eğmiş bir başak,
toprağını geri almak için,
kıyıları öfke öfke döven bir dalga görsem,
sen düşersin aklıma,
eşsiz memleketim Fatsa!
..
Arılar çiçeklerle beslenirler bal yaparlar;
Sinekler pisliklerle beslenirler mikrop saçarlar…
Cahiller kördür şaşı bakarlar;
Dürüstler kendi yollarında yürürken,
Yalancılar kendi çukurlarını açarlar! ..
Karanlık aydınlıktan, yalan gerçekten;
Öfke ve şiddet sabırdan korkarlar ve kaçarlar;
..
Tam göz hizamda çehren,
Ufak bir tebessüm,
Genişçe öfke uzaktan seçilen,
Hasat mevsimi gibi,kesip biçiyor o çehren,
Bir kaş çatımlıktı mesafem,
Uçurumları geçti bak! Bu çehren,
..
Nasıl reva gördün gözlerine bu kadar nefret dolu bakmalarını...
Sığar mı sandın gözbebeklerine bu kadar öfke ve kin?
Taşıyabilirmi sandın bu kadar ağır bir cephaneyi.
Bir bakışta kaç yüreği öldürür hiddetin?
Bu kadar zor mu gözlerinde sevgi barındırmak?
Oysa bir pamuk kadar hafiftir sevgi,
Ağır gelmez ne gözlerine ne de deydiği gönüllere.
..
En dolusundan yağmurlar yanlızlıkla başlar
Yine aylamaklıyım, yine gözlerim dolu
Ağzımda bir avuç öfke ha aktı ha akıcak
Bir koşu tutturmuşum ki görme acırsın
Öylesine kaçıyorum benliğimden
Nereye bilmem kayboldu gülüşlerim
Aydınlığa hasretken neden her yer karanlık
..