ÖFKE ŞİİRLERİ

ÖFKE ŞİİRLERİ

Arif Altunbaş

Karanlığa karşıdır mücadelemiz
Bunun için sürgünüz biz diyar diyar
Başı arşa değen bizim kalemiz
Önderimiz peygamber Allah ise yar

Talip olduk işte böyle bir yüke
Asla sönmez bizim de meşalemiz
..

Devamını Oku
Yusuf Tuna

İnsanlar sabırla imtihan olur,
Dünyada sabır en güzel meyvedir.
Sabır eden kimse selamet bulur,
Dünyada sabır en güzel meyvedir.

Sabır öfkeden sıyrıldığın andır,
Sabır insanlara can veren candır.
..

Devamını Oku
Ahmet Sımsıkı

sonbaharda ayrılmak dengedir,
yağmur öncesi yumuşamalı yüzüm.
ağlamak koymamalı,
rüzgar ve yağmura karışmalı hüznüm.

bir ayrılık şiiri borcum vardı,ödedim.
ödemek hiç aklımda yokken.
..

Devamını Oku
Şinasi Eskikaya

'Harman döğen öküzün ağzı bağlanmaz' diye
Halk içinde muteber,mesel olmuş bir söz var.
O zaman yiyenlere bu öfke,bu kin niye?
Bırak,'iş yapıyorsa yesin gıkına kadar'.

İşte bu zihniyettir ülkede hakim olan.
'Yesin ama iş yapsın! ' Ne biçim söz yarabbi?
..

Devamını Oku
Murat Akbaş

Bir hırs, bir öfke...
Bir de bakıvermişsin;
Yaptığı kaleleri yıkıvermiş.
Daha dün gibi;
İlk tuğlası gelir aklına insanın...
Ne zor yapmıştı duvarlarını,
Ne emek harçamıştı...
..

Devamını Oku
Oylun Pirolli

Şiirin Öfkesi


Şiir üzerine öyle çok yazıldı çizildi ki; bir şeyler yazmak için ne zaman otursam, bu konuyla ilgili yazmak hevesim korkaklığıma yenik düşüyor.Ancak bugün kızdım.Şiirin gereksiz yerlerde gereksiz kişilerce sağının solunun çekiştirilerek, dedikodusunun yapılarak, aşağılanarak, hak etmediği alkışı alarak, zorla var ya da yok edilmesine kızdım.Bu durum şiiri incitir; küstürür.Çünkü şiir,iyi niyetin öfkesidir.
Dergilerde yapılan eleştirilerin şekli, samimiyetsizliği; sanal edebiyat sitelerindeki şiirlerin altına eklenen yorumlar; bu yorumların cevapları kızdırıyor beni. Öncelikle sanatla ilgilenen kişinin incelikli olması gerektiğine inanırım; kötü insandan iyi şair olmaz.Hele de şiir bu kadar hayal kırıklıklarından, karşılıksız sevgilerden, kırılmaktan, incinmekten.anlaşılamamaktan ve hüzünden söz ederken. Siz oturup bunlar üzerine şiir yazacaksınız, sonra ilk fırsatta size yapılanı başkasına yapacaksınız. Ve biz de bu şiirin samimiyetine inanıp alkış tutacağız; ki maalesef tutuyoruz.İşte buna kızdım. Başkalarını inciten, kıran-döken, eleştiriyi hakaret sayan, emeğe saygısı olmayan bu insanlar, saydığım nedenlerden dolayı incinip, kırılıp, hüzne bulaşıp öfkelerini kağıda kusuyorlar.Bu şiir değildir.Bu şiirin eleştirisi de değildir. Şiir yaşamın kendisidir ve sahibine benzer.Yazılanlar yaşamına ve yakasına yapışmamışsa kişinin, bu bir yaratı değil, ben merkezci bir iç döküştür.bu yüzden bu yazıyı benim gibi düşünenlerden çok düşünmeyenler için yazıyorum.

Sanat bir algılama biçimidir.Doğayı herkesin algıladığı ve tanımladığı renklerden farklı renklere boyamaktır.Sanatçı da yaratan kişi değildir yalnızca.Algısı farklılık, estetik, özgünlük, hassasiyet içeren kişidir sanatçı.Sanat, yaratıyı oluşturan bireyin algılama şeklini ifade etme biçimidir.”Bir şey üretmemiş kişi sanatçı değildir” diye bir yargılama yapılamaz o kişinin algılarını hayata geçirişine tanık olmadıkça.Dolayısıyla” bir şey üretmiş her kişi sanatçıdır” demek de doğru değildir.Bu bir kimliktir.Şiirle tanışıklığı olmayan ama algıları gelişmiş bir bireyin şiir yazamazlığını ya da yazabilirliğini yargılamak mümkün müdür; değildir; olmamalıdır.ta ki o kişi şiirle tanışana kadar.Bu yüzden sanatın hayata geçtiği yer, yine bireyin içindeki önüne geçilmez doğurma arzusudur.Yetenek kişinin algı açıklığıyla doğru orantılıdır.Yetenek, alanında doğru birikime oturduğunda ortaya çıkan şey sanattır. Sanat; doğanın, insanın durumlarından ve renklerinden çıkan gerçekliğin, buğulu ve estetik dışa vurumudur.Bir zorunluluktur sanatın sadece kendisi için varolması.Bu yüzden sanat sanat içindir. Sanat sahip olduklarıyla insana uzanır.Bu yüzden sanat insan içindir.
..

Devamını Oku
Sebahattin Kömürlü

sapıklar, vampirler, dev anaları
iftira kazanları, barut kokuları,
korkunç komplolar, sefalet orduları,
saldırganlar, en suçsuz
aşk uğruna cinayet
hırs, öfke, kan
uygarlık adına her gün binlerce kurban
..

Devamını Oku
Yavuz Bayram Çalışkan

Öyle güzel bir güzelliktir ki yaşamak ve bize verilen zamanda bunu gerçekleştiriyoruz ki bu sevgi ve aşk adına, sevgiyle, çok büyük bir aşkla tüm ruhumuzun bu sevgi ve ışığı yaymasını bekliyoruz. Her insan duyguludur, zamanı gelince bunu hep dillendirir, konuşur, insan konuşabilmelidir, anlayabilmelidir, anlatabilmelidir, gizlemeden saklamadan tüm özüyle ortaya çıkmalıdır benlik. Duygularınızı başka değerlere esir etmeyin. Duygularınızı ve gerçeklerinizi saklamayın, çocuğunuza, eşinize, annenize, babanıza, kardeşlerinize, dostlarınıza, sevgi adına sarılın, onları sevdiğinizi dillendirin, söyleyin, yaşama sarılın, ertelemeden yaşayın zamanda her duyguyu, yoksa bir gün o değerleri bulamaya bilirsiniz, yok olup gittiklerinde. Ulaşamazsınız, uzağında kalırsınız umudun, içinde yaşarsanız zamanın, mutluluğun yaşanılan an olduğunu anlarsınız.
Bu can bize güzel bir armağan, nefes ve can içiçe, duygularla yoğrulur zaman içinde, neler yaşanır neler bilseniz anlatılmaz hissedilir, kırgınlıklar, kızgınlıklar, suçlamalar, tüm olumsuz etkiler, güzellikleri hep zorlar. Güven olmalı,insana, inanç olmalı aşka, suskunluklar yanlış anlaşılırsa değerler yiter, insanlara zaman tanınmalı, gerekli özeni göstermeliyiz. Her insan hata yapar ama bu zincirleme olmamalıdır. Neden kaybederiz bilir misiniz? Sahip çıkmadığımız için kaybederiz. Özensizliğimizden, değer bimemekten kaybederiz.


Öfke, kızgınlık, intikam, nefret, hırs, değersizlik ve sevgisizliği, sahiplenirsek bedelini çok ağır öderiz. Kırılıp gurur yapmadan dinlenmeli insan ve anlamalı veya anlamaya çalışılmalı, güven duygusu güvensizliğe dönüşürse işte çıkmaz yolun sonundayız. Duyguların dili aşktır. Arzuyla istekle çağırır sizi. Uçarak gidersiniz, deli gibi, hiçbir derinliği görmeden gidersiniz. İşte o an hayatınız değişir. Neşe ve sevinç içinde bir heyecanla sevgiye uyanış başlar. Âşıklar birbirlerine sözler verirler, saygı ve sevgi doluluğunda bir ilişkidir bu, umudun istenişidir aslında. Ayrılık korkusunu ilk başta sezdirirler, bir sığınmadır limana, aşkın yüceliğinin elini tutmadır, en ahengiyle uyum ve dengenin ten ahengiyle dansıdır bu yaşanan. En mükemmeller istenir ilişkilerin başlangıcında, değişim sözleri ile bakılır hayata, adımlar atılır, cesaret öndedir, korku ve endişeler dizginlenir. Davetkâr bakışlar rıhtımında demlenir zaman. Duygular hissedilir ve yaşanır tenlerde.
Aşk insana evrene ve yaratanadır. Adımlar coşkuyla atılır, duygular dansa kaldırılır, sevinçle yaşanır her an, hiç bakmadığınız gibi bakarsınız, sevginin sarmaladığı yaşam yolunda yürürsünüz, günleriniz ışıldar ve varlığından hoşnut olursunuz ama bunu hep sevgiliye söylersiniz, iyi ki varsın diye

..

Devamını Oku
Yılmaz Öztürk

İsyan neki öfke kusup kan ağlar bilinmez yüreğim
Esamesi okunmaz Leyla Mecnun hayalimle kerizim
İt sürüsü delikanlı olmuş sokaklarda solarken benzim
Çakallar aşık olmuş salyalar bulaşıyor anlamsız sözüm

Adam olan asil yürekliler pazarda beş biraya satılıyor
Dili kıymetli gönül gözü kör olan sevmek enayilik diyor
..

Devamını Oku
Nurettin Sevim

Derler ki:”Keskin sirke, kendi küpüne zarar.”
“Öfke baldan tatlıdır,” pişmanlık neye yarar.

“Kimi küpü doldurur,” haram-helal ne yazar.
“Küp te suyunu çeker,” süzülür azar azar.

“Kimi küplere biner,” hemen her şeye kızar.
..

Devamını Oku
Nihat Gülle

Yağınca bahar yağmurları sağnak gönlüme
Kızılca kıyametler kopar ruhumda
Serviler sallansa gün batımında
Hayalin sanırım bir dere boyunda

Öfke sularında batık bir gemiyim
Sılada hayalin gelir girer koynuma
..

Devamını Oku
Yavuz Bayram Çalışkan

Sabır: acı, zorluk, haksızlık ve başa aniden gelen üzücü olaylara dayanma gücüdür. Bir üzücü olaya telaş ve feryat etmeden yaklaşmak ve sıkıntının sonuna kadar tahammül göstermek bir insanlık bilincidir.
İnsanın bu dünyada her an her şeyle karşılaşması muhtemeldir. İsyan ederek olaylara yaklaşmamız zararımızı daha da artıracaktır. Huzur ve esenlik için işte burada ortaya sabır çıkmaktadır. Kötüye karşı direnmek nefsini yönetmek insanın kendi öz görevi olmalıdır. Sabrın sırrı benliği olgunlaştırır. Yaşam sürprizlerle doludur, kimi mutluluğunu kaybedip hüsrana uğrar, karşı taraf istemese de onun hasret ve özlemiyle yanar, tutuşur, işte bu anda sabır ateşiyle yürekte pişer çekilen acılar ve ıstıraplar. Ayrılıklar yaşayabilirsin, bunu kendine elem ve çile yapıp hasreti, özlemi kucaklarsın. Sigara ya da içki ile paylaşırsın belki de, hiç birisi ilaç değildir bunlara, çözüm hiç değildir. Olayları sorgulamalı insan, nedenleri, niçinleri bilmeli, kendi payına düşeni ders almalı ve sabretmeli. Korku ve endişe üzerine yuva kurulmaz, ulaşılmaz isteklerin hasretini çekenler önce öz eleştirinizi yapınız. Yaşamın gerçeğinden hareket ediniz. Hiçbir insan ebedi değildir bu dünyada, hiçbir güzellikte hepsi gelip geçicidir, işte burada erdemli olmak çıkar ortaya, kemale ermek, nefsini terbiye etmek, gerçeklerden uzaklaştığınızda hayal âlemindeki yollar sizi üzecek yollardır. Amacını öğren, gözlerinin istediğini değil, gücünün yeteceğini kucakla, ağır taşlar kaldırırsan altında kalabilirsin. Düşün ve duygudaşlık yap, onun yerine kendini koymayı dene, bir işe veya insana ruhunla ve yüreğinle bak, pozitif bak, ondaki değerleri iyi tanı, yoksa sonucunda kendini teselli edemezsin, sabır hiç edemezsin. Ulaşmak istediğin hedefi tanı, bu sevgili olur, iş olur aş olur, aşk olur, sevda olur fark etmez. Bir adım sapmadan hedefine yürü eksileri ve artıları iyi tart, ışığı sen ver karşıdakinde arama, yolunu hiç şaşırma, birini seveceksen başka gönüllere uçma arı misali bal toplama, yolunu şaşırıp elindekinden de olabilirsin. Değer ver insana, test et yola çıkacağın insanı, kalbine bir ortak arıyorsan yudum yudum özümse, içtenliği kat sevgine, ışığı ol, güneşi ol sevgilinin, acelecilik insanı üzüntü ve pişmanlığa götürür, her insanın bir değeri vardır bu değeri ölç ve değerinden fazla değer verme, yoksa yanarsın. Kişiyi anla ve tanı ne istediğini bil, kendinin de ne istediği çok önemli, örtüşmeli yaşananlar, tuzaklar vardır yaşam boyu, sinsi tuzaklar, tanıyamazsın insanı, gizler huylarını ve öz amacını, tedbirli ol, sabırlı ol, ama mutlaka bir gelecek umudun olsun. İnsanları nankör eden hırslardan uzak dur. Bir gün bu taşıdığın bütün güzelliklerin ve gençliğin ağır ağır tükendiğinde anlayacaksın ki, tüm yaşamının sabır olduğunu. Öfke ve zarardan uzak bir gün yaşamanız dileği ile, yaşamınız boyunca karşınıza uyum sağlayacağınız ve mutlu olacağınız insanların çıkması temennilerimle, hayatı dolu dolu yaşayın.

Yavuz Bayram Çalışkan (Şiirhan)
27 Ocak 2010 Çarşamba İstanbul
..

Devamını Oku
Murat Tali

Ne ölümündeyim hayatın, ne de doğumunda.

Mevlana gibi Şeb-i Arûz yaşıyor alemi cihan. Benim ölümüme dünya halkları müzikleri ile eşlik etmeli. Dünyaya gelişim bir nedenden ise gidişimde o nedenin son bulmasındandır.

Ölümü kabullenmek mi zor geliyor oluş şeklini mi? İlk nefesi aldığında, son nefesini vereceğin belli değil miydi? Neden böyle öfke duyarsın ölüme.

Yaşama saygı duymayı unuttuğumuzdan mıdır ölümlerimiz? Hani Yaradanın takdiri idi yaşam. Hani her hayrın içinde bir şer, her şerrin içinde bir hayır var idi. Şimdi hepimiz hayrın gerçekleşmesi için mi yakıyoruz hayatı.
..

Devamını Oku
Yusuf Önder Bahçeci

Ey bu dünyayı bâki sanan şâki,
Unutma yaratılışın toprak sâkî,
Ancak Allah Hâydır Allah Bâki,
Ey bu dünyayı bâki sanan şâki.

İstediğin kadar tilki çakal ol,
İstediğin kadar öfke nefret dol,
..

Devamını Oku
Ahmet Beltekin

Öfke ve endişe dolu bütün bu hatıralar,
Ki çıplak,sevimsiz,uçsuz bucaksız bir sestir.
Aşkın kanatlarını kullanan içimdeki yaralar,
Kahkahaları çığlığa çeviren ızdırap kadar mukaddestir...

Yokluğunu uzaklara taşıyan köleler gibi yıllar,
Ki hepsi merhametsiz,hantal ve ürkektir.
..

Devamını Oku
Yavuz Bayram Çalışkan

Hayat, güzel yaşam, mutlu olmak, değil mi istenenler, dön bak geriye neyi nasıl yaşadık, uzun uzun anlatırız olanları, bahaneleri, ahları, vahları, vicdan azaplarını, suçluluk duygularını, size yaşamınızı veren yürekleri unutmayın bayramlarda en çok onları hatırlayın, Anne ve baba ile dünyaya geldik, en çok saygıyı onlar hak ederler. Gözlerine gülümseyin, ellerini öpün, sevgi dolu sözleri akıtın yüreklerine, ilgi gösterin ve en önemlisi anlayış gösterin yaradılışın temellerine, kucaklayın gönülden, yaşamayan anne ve babaları dualarla anın, bu dünyada ölümünde bir gerçek olduğunu anlayın ve sıra geldikçe acıların yaşanacağını bilin. Eşinizi sevdiğinizi söyleyin bu size acı mı veriyor bu kadar mı zor? Düşünün ve karar verin. Bir ilişkide neler yaşadınız, neler yaşattınız, hangi duyguyu hissettiremediğinizin farkına varın, kendinizi ailenize verin, anlık girdaplarda kaybolmayın, olanlara tek başınıza anlam vermeye kalkmayın en büyük yanılgı budur. Sorun odaklı yaşamayın, sorunlarınızla yüzleşin, konuşun, tek başınıza üzülmeyin, ağlamayın, kararları yalnız almayın, gücü aile gücü olarak kullanın, aile içinde insan seçmeyin yani az yada çok sevmeyin, ayrıştırmayın, özelleştirmeyin fark yaratmayın. Beni anlamıyor diye yakınmayın, kişilerin içini okuyamıyorsanız, kendinizi ifade ediniz. Eşinizi yada çocuğunuzu suçlamadan, yargılamadan önce konuşun, duygu ve isteklerinizi anlatın onları da dinleyin isteğinizde ısrarcı olmayın. Mutluluk için yürüyün, olumsuz hükümlerle gözyaşı dökmeyin. İçinizde asla öfke ve kızgınlığı, birde kırgınlığı büyütmeyin, hayat sizi hasta eder.

Karşınızdaki kişinin size acımasını bekleyerek aşamayın, hasta olmadan hasta gibi davranmayın. Hastalığınızı sık sık anlatmayın. Size haksızlık yapıldığını düşünmeden önce olumsuz düşünceleri beyninizden silin. Hatalarınızdan dolayı kendinizden özür dileyin hiç ertelemeden bunu yapın. Affedin kendinizi ve kurtulun yanlışlardan ve aklınıza getirmeyin olumsuz düşünceleri.

Şunu asla yapmayın. Anı keyifsizleştiren gelecek endişesi içinde kaybolmadan, yada geçmişin acı ve üzüntüsü ile keşkeleri tesbih gibi çekerek nefes almaya çalışmayın. Kendinizi boğmaya çalışmayın. Yorgun ve mutsuz insan profilinden çıkın bakın, ruhunuza acı vermeyin, olayları çok anlamayın hayat bitiyor bakın ey insanlar, ömür gidiyor yaşanacak yıllara koşun gülümseyin hayata, aldığın nefesin değerini bil. Pozitif düşün pozitif yaşa, içindeki gerçekle buluş, durarak yaşama, yürü yeşil ormanlarda oksijen depola, gez, bak ve gör güzellikleri. Kalan yaşam süremizde sevinç ve coşkuyu içimize dolduralım. Yollara sevgiyle çıkalım. Güneşin ışığını içimizde yaşatalım. Gözleriniz hep sevgiyle parlasın. Biz insanlar çok harikayız, yaşam bizim hakkımız, dolu dolu yaşayın ve sevgiyle kalın.
..

Devamını Oku
Oktay Avcu

O ne bu dağlara layıktı
Ne bu psikopatların pis kurşunlarına
O bildiğim en güzel insandı
Yaşamın içinde
Cıvıl cıvıl
Öfke dolu öç dolu
Yaşam dolu zevk dolu
..

Devamını Oku
İsmet Tahtacıoğlu

Bütün gemileri yakmıştın ya giderken,
Yangın külleri arasında bir fidan yeşermiş,
Simsiyah öfke.
Düşürdüğün bir damla yaş,
Tohumu olmuş terkedilmişliğin.
Büyüyüp meyve verir mi bilmem,
Dahası,
..

Devamını Oku
Fırat Kuşcu

bir kadın ağlarken...
deniz sığmaz kabına
oy martılar martılar
kanadına matem takar
bir kadın ağlarken
çocuklar küser oyuncaklarına
mevsimler durur
..

Devamını Oku
Olgun Ekinci

………Soğuk, sessiz, karanlık ve yılın son ayı idi gece, gökyüzünden pencereye kümelenmişti yıldızlar, yirmi beş bitmiş yirmi altısıydı şimdi, gece bir sularıydı… Melekler yıldızların arasından sıyrılıp gökteki gezegenler gibi kayarak içeriye süzülüyorlardı… Yolculuktu, kısa ya da uzunu olmazdı, saatler ikiye yaklaşırken ulaştılar ‘’anne’’meleğin yanına… Ellerini, yüzünü, saygı ve sevgiyle defalarca öptüler, ‘’o’’da gülümsedi onlara eksilmeyen tebessümüyle, kol kola girdiler, ‘’bir saniye lütfen’’ dedi…

……… Evvela küçük kızının oğluna el salladı ve ‘’delikanlım ne zaman sosis yersen beni hatırla olur mu? ’’ dedi gözyaşlarını saklarken… Onayladı penceredeki bir yıldız… Her yıldız bir evladıydı, ne çok yıldız yetiştirmişti yaşamı boyunca ve tanrılar bile onu kıskanıyordu… Mehtap vaktinin en güzeliydi büyük kızı ‘’Onur ‘’ duyduğum ‘’Can’’ çağdaş ve aydın bir bürokrat olsun’’ dedi… Onayladı penceredeki son yıldız… Şimdi doktor olan eski öğrencisiyle küçük kızı ile ilgili bir sırrı paylaşmış ama o sır onunla gitmeyecekti maalesef… ‘’Allahaısmarladık’’ dedi her zaman ki gibi gözyaşlarını yüreğinde sallayarak… Dünya dönse ne gam, zaman sonsuzluktu şimdi, SEVilip TAPılan kadın, EKİN verilen SU, MEHTAPlı gece, ONUR dolu CAN, LÜTFÜne ermişti ÇETİN geçen gecede…

……… Ve yollar, kentler ötesine ‘’Canım gitti’’ mesajı ulaştığında saklandı güneş, griye boyandı zaman, yollar, her şey… Geceden kaybolan yıldızlara aydınlatan, ısıtan güneşte eklenmişti… ‘’Canım gitti’’…Her an beklediği ama gelmesin diye sabah akşam dua ettiği o mesaj bir bankamatik önünde iken geldi… ‘’Canım gitti’’… Dünya tersine mi dönmeye başlamıştı? Bilemedi, neredeydi, bu yollar nereye çıkıyordu, annesinin gözlerine bakarken buldu kendini, ‘’Neler oluyor, iyi misin sen? ’’ dediğinde irkildi… Yanıt veremedi boş gözlerle bakarken, annesinin geçen ay kaybettiği otuz yıllık dostu ‘’Nurten hanımı çok arıyorum’’ sözlerini işitti bir ara… Oysa artık ne çok aradığımız insanlar oluyordu anne, ne çok özlem duyduğumuz, duyacağımız insanlar biriktiriyorduk, acılarını, anılarını daima içimizde saklayarak… Elinde cep telefonu, ‘’gelen mesaj’’ kısmı açık hep aynı söze bakıyor ve tekrar tekrar okuyordu ‘’Canım gitti’’…

……… Ta uzaklara, çok eskilere gittim bir an, Sivas’ta dört beş yaşlarındaki o küçük kızı hatırladım, lâpa lâpa kar yağarken evdeki kedi, mecmualar ve okuma yazmayı kendiliğinden söken, bugün çocukluğuna sahip çıktığı gülüşü gamzeli o küçük kıza uzanan zamana… Ne çok sevinmişti ve sevinç gözyaşlarını bile saklamıştı melek anne ‘’kuzum, hayat baklavam’’ dediği gamzeli kızından… Öylesi içten gülümser severdi ki hiçbir hesap, koşul yoktu sevgide, çünkü; yalnızca anneler severdi evladını koşulsuz ve her çocuk annesine aşık olarak gelirdi dünyaya… Üzüntüler, sevinçler, ilk aşklar hep anneyle paylaşılır, bu yüzden bir el kavrar, sever geceleri karyolasında yatan küçük kızın saçlarını… Elini avuçlarının içine alır, yüreğinin sıcaklığı koku olur yayılır küçük kızın tenine, anne kokusudur, kutsaldır, bu yüzden ömür boyu çıkmaz o dünyanın en güzel, kutsal kokusu…
..

Devamını Oku