Frenlenmelidir Mutlaka
Bütün insanlığı yok edecek kadar
büyük bir öfke var insanda.
Bu sınırsız kuvvet, 'Hak' ve 'Adalet'le
frenlenmelidir mutlaka.
..
Yıllardır gelemedik yüz yüze
Konuşamadık oturup da el ele
Asıl duyguları göremedik gözle
Hep bir yerden kaybettik yine
Sevenler öfke duyar mı birbirine
Bizimde yüreğimiz doldu öfke
..
Silinir öfke değil kalbimdeki
Bir iniltili rüzgar geçer dallarımdan
Dökülür sevincimin yaprakları birer birer
Nedir yakalayıp duran bizi
Bu son yaz yağmurlarında
..
--sevmek güzel
--sevmeyı bilince
--inan içimde
--ne buyuk bır öfke var
--geride bıraktıgım sevdıklerime
..
ÖFKE KIRILIR, BU ÂLEMDE!
Bir sessiz gemi
Geçer,
Bu âlemden
Dalgalar habersiz
İçindeki deryadan
..
Gün be gün soğuyorum senden. İçimdeki öfke yavaş yavaş su üstüne çıkıyor. Bazen hiç olmadık anda bir sızı hissediyorum içimde. Günün herhangi bir saati çıkıp geliyorsun içimden bir rüzgar gibi geçiyorsun. Hemen hatırlatıyor öfkem bir tokat gibi vuruyor özleminle sızlayan yüreğime tüm yaptıklarını. Biraz sendeliyor, bir gel-git yaşanıyor en hırçınından. Kış ortasında kayalara hızlıca vuran dalgalar özlemin oluyor, yıpratıyor ayakta durmaya çalışan kalbimi. Bazen duruluyor ışıl ışıl sıcacık mavi bir su oluyor, okşuyor usuldan ağlayan yüreğimi. Gözlerimi sıkıca kapatıyor en kapanmaz yaranın yazıldığı sayfaların elleri, maviliğinde bir daha kaybolursam, parlaklığınla gözlerimi kamaştırırsan ve yine sularının serinliğine kayalıklardan kendimi bırakırsam korkusuyla. Bazen yanaklarıma dokunuyor rüzgar en yumuşak elleriyle, sen misin diye soruyorum ve sorduğuma pişman ediyor beni içimde miras bıraktığın can kırıklarım. En sivri yanlarıyla tüm sözlerini çağırıyor aklım. Bir kısacık mutluluk ziyaretine bile izin vermiyor artık ben de bıraktıkların. Günlerin birbirine benzer geçmesi artık olağan, gökkuşağını açmıyor düşlerim, geceleri yıldızlar düşmüyor evimin çatısına, gündüzleri güneş girmiyor perdelerimin hep çekili olduğu odama. Hiçbir duygu fırtınası artık esip uçurmuyor yüreğimi uçurup ta bulutlara yoldaş etmiyor beni. Bazen delicesine bulutları özlüyorum, maviliğin içindeki parlak yumuşak huzur veren evimi. Ne zaman bir özlem uyansa yüreğimde ne zaman çılgınca özgürlüğü çağırsa ruhum ne zaman beni sarmalayan bu zincirlerden sıkılsa vücudum bir nefes bir soluk kısacık bir rüyayla kısacık bir mutluluk tatmak istesem her neredesinde saklıyorsa aklım çıkarıp kılıç gibi afsız keskin anılarımı indiriyor acımasızca. Belki de haklı beklide beni senden korumaya çalışması boş yere değil. Ama ne kadar söylesem de anlatamıyorum ona. Beni artık senden korumasına, kanatlarını üzerime açmasına gerek yok. Seni öylesi uzaklara gönderdim ki o topraklardan bu yana dönüş biletin yok. Sadece zaman zaman mutlu olduğum hatıraları anmak isteği benimkisi. Bir hayal perdesinde bir filmi izlemek gibi. Kısa ama içinde kendini bulmaktan mutluluk duyduğun bir filmi tekrar, tekrar izleme isteği. Bir film kadar birkaç kısa saat ne saati dakikaya bile izin vermiyor tekrar içimin böylesine yanmasına dayanamayan diğer yanım. Ve galiba bu yüzden bu öfkeyi söndürmek için uğraşmıyorum. Sana bir daha yenilmemek adına öfkemi söndürmeyecek tüm anıları çağırıp ona katık ediyorlar her gün biraz daha fazlasını bularak. Oysa her gün biraz daha katık bulmakları onları bu kadar mutlu ederken beni biraz daha eksiltiyor. Eksildikçe tükeniyor, tükendikçe senden kopuyorum. Bu eksilme gün be gün sonuma yaklaştırıyor beni. Sen bende tükendikçe geriye benden ne kalacak ki.
..
Sevincin bir huyu var bende
Dil üstünde kumrudur kurulur öfke ile
Der ki sessiz sedasız
Şöyle sakin kaygısız
Gün görmedim ömrümde
..
Akreplerin nefreti gözkapaklarımı kızgın demirlerle dağlarken Aşk bir tabu kılınıp fabrikasyon kanunlarla illegal sayılırken, Ordan o cephanelik cephelerden yani; güvercinlerin kanatlarını tersyüzeden şerlerden Tersyüzedilmiş güvercin kanatlarının çivili çarmıhlara dönüştüğü depremden Delifişek fırtınanın öfkesiyle geçtik..orda; kanatlanmış pankartların devrimci çarpıntısı, panzerlerden yontulan pençelerin cinneti,fabrikasyon kanunların militarist öfkesi Ve ispiyoncu yerçekiminin kurşunları gövdeye kışkırttığı vardı orda:fayhattını tersyüzeden öfke depremlerinin çatlarcasına sarsıldığı sarsılıp yeraltını yeryüzüne kusturma şansı vardı! ; Ordan o cephelerden içsavaşı kışkırtma riskiyle geçtik..Yürek hücrelerinde işkenceye uğrayan elektrik cinlerince besmelesiz çarpılan Sakalları korkunç cehenneme ağıtlarla sarkan iki militandı öfkemiz; Bir sarsılsak sömürülmüş topraklarda korkunç depremler koparacaktık
Çünkü Meydanlarda elele bunun için kaldık; çünkü böğrümüzde İşkenceden çıkmış militan karanfilin öfkesi vardı Altbenliğinde menekşeler doğuran dikenli bir kaktüsün şizofrenik sanrıları ve bilinçaltı tarlasında mayına öykünen papatyanın infilağı vardı Asi bir krizantemin kristalyapraklarından amelyatla ayrılması ve Amelyatta can verip neşterlerin cerrahlığıyla bileylenen intikamı vardı Yani bütün çiçeklerin mayın tarlalarında paramparça edilerek katliama uğraması Ve dikenlerinden cesetlerin sürgün verdiği korkunç mizansen vardı Oradan o çetrefil cephelerden seremonik ritüellerle geçtik; Ölü hayvanların organlarından Molotofkokteyleri,yelelerinden dikenli mızrak yapıp mızraklarla, kokteylleri intiharla infilak arasındaki ülkeye atıp Delifşekfırtınanın heybetiyle patladık
Ellerimizde Ölü kuğuların kanatlarından bozma anarşistce bayraklar; Sırtımızda yüzülmüş hayvanların derisinden kurtlanan kefenlerle geçtik Uğultunun gırtlağını usturalarla doğrayıp ambalajı açılmamış kallavi küfürleri Faşizmin bağırsağında kümelenen uluyan kurtçuklara zerkettik; Yüreğinin Panzerleri diktatörlüğün ciğerine tazyiklerle fışkırtınca bizi Tutuklanıp ciğerinin hücrelerinde müebbet mahpuslara evrildik Ve böğrümüzde tomurcuklarla açtı bilekleri kanırtan kelepçe çiçekleri Tüm Bu keşmekeşten geriye ölü kuğuların kemikleri kırılmış kanatları Kankırmızı karanfil cesetlerinin yeraltıyla yeryüzü arasındaki azabı Soykırımla katledilen bütün çiçeklerin tarhlardaki acınası ızdırabı Ve sabıkalı sevgililerin dipçiklerle darpedilen yürekleri kaldı
..
Ecelime susuyor bakışlarındaki öfke...
İçimi koparıp çıkarasın var,
Hani çekinmese ellerin boğacak beni bir
Rüyanın ortasında...
Ben çok yavanım bakışlarında öfken akan kadınım...
Bu yüzden en çok Salı ve cumaları seviyorum...
Fazla kelimesi bile eziyor beni...
..
Öfke baldan tatlı da; neticesi felaket!
Bırakmazsan onu sen; kapıdadır helaket!
Rabb-i Hakka sığınıp; sabr-ı cemil iste sen;
Halim bir kul olmayı, ol lisanda dilek et!
Merve Demircan
..
Öfke ırmağının akıntısına bir kapılırsan
kayıplarının kazancını değilde!
o yolun sonunda
kazançlarının da, kaybına uğrarsın.
12:26 05.11.2015
..
Sizin uyuduğunuz gecelerde, gökyüzünde şimşekler çakardı. Gürülderdi her yanım. Siz hiç duymadınız katlarca göğü yarıp karaya vuran öfke nöbetlerimi. Son model yalıtımlı vücudumdan, hic duyulmadı kalbimden cıkan yıldırımlar. Siz uyurdunuz.
Sizin uyuduğunuz geceler. Geceler. Hep uyuduğunuz. Hep uyudunuz. Hep. Görmediniz fırtınaları, tufanları. Alışık değildiniz bu yüzden. Uykulu gözlerle ağladıklarınıza bu yüzden gülerdim.
Siz bu yüzden anlamazdınız beni. Bu yüz’den gördükleriniz tatmin etmedi hiç. Etmeyecek de.
Karanlığı tatmamış bir dindar, meleklerin yüzüne nasıl bakar?
..
çılgındı hayat seninle
her şey en sonuna kadar
aşk sonuna kadar
kıskançlık sonuna kadar
öfke sonuna kadar
özlem hala sonuna kadar...
..
Ay! R-ılık R-ılık esiyor rüzgar
Ay, R-ılık R-ılık düşürüyor yüzüme ışınlarını
-R’de düğümleniyor bu şiirin ayrılık yanı
Sert-sessiz bir öfke oluşuyor içimde, -R’ye karşı
Bir an gelip belki haykıracak
Alfabenin 8 ünlüsüne öykünerek.
..
Bir duygu geçiyor içimden
Nerede olduğunu bilemediğim
Boğazın karşı yakasında mı?
Bilmem Sarıyer’de, kavaklıda mı?
Bir duygu geçiyor içimden
Üsküdar’a giden vapurda mı,?
..
Ne yaşar ki bir yürekte
Biraz sevgi biraz öfke
“Sevgi de ne! ” deyip geçme
Sevgiyle vurulur öfkeler
Öfkeler ki büyük savaşlara gerekçe
Mehmet KARA
..
Bomba düşer kalbime
Kusar kin, nefret, öfke
Çiçek bükülür yere
Aç bi-ilaç sevgiye
Sevgi derinde hücre
..
Bu gece yağmur yağdı sabaha kadar. Işık ışık nur yağar gibiydi gökten. Işıklar arasından çıkıp geldin. O ışıl ışıl yanan gözlerin miydi. Dışarı çıktım sağnaktı gece. Elimi uzattım uzandın ellerime. Bir süre öylece kaldık zamanın içinde. Usul usul süzüldün parmaklarımdan ve ben gidişini izledim yağmurlar arasından.
Benim yağmurum sensin. Afetim, bereketim, hüznüm sevincim. Kimi zaman yeşerten kimi zaman çürüten. Benim yağmurumsun sen. Gittiğin yerde Yüzüne ayışığı yağmur taneleriyle süzülürken ellerim uzanıyor sana. Dokunamadığım gül yüzünü alıyorum avuçlarıma. Gözlerinde yeşeren bir dal oluyorum kirpiklerinden akan cansuyundan kendime doğru akıyorum. Yıkanıyorum tüm öfke ve kıskançlıklarımdan. Tüm dünya kelimesi beni anlatmaya yetmiyor her şeyden büyük bir genişlikle seni kucaklıyorum kalbimde.
Kayboluyorum o an gözlerin var sadece aklımda sen varsın bir de yağmur. Kalbimin içinde sen varsın ben seni giyiniyor seni soyunuyorum. Ben bu yağmurlarda hep böyle kendimi bekliyor seni özlüyorum. Yağmurlar ışık ışık hep yağsın geceme. Yağmurlar hiç eksilmesin bahçemden Yüzüme damla damla vururken hayat çemberimdeki halkalarda bir an daha seninle çoğalıyor. Ömrüm dediğim rüyamda sonsuzluğa açılan bir kapı var. İşte o kapı bana aralana kadar kalbime ve gözlerime gecelere ve gündüzlere ışığınla hep yağ yar.
..
Sana sus desem ne olur?
Ya da haksızsın desem
Bu öfke bu kin nasıl soğur?
Ne yapsam Nasıl dua etsem?
Görüyorum hergün yaklaşan o karanlığı
Ve benim aklımda sadece bir sahil kasabası
..
Seni kendimce sevdim,
en az kendim kadar,
hatta kendimden biraz fazla..
Umutlarım yıkıldıkça sevdim,
umutlar kadar,
hatta kendinden biraz fazla,
biraz nazla,
..