BAYRAM KAYA ÖFKE ŞİİRLERİ

BAYRAM KAYA ÖFKE ŞİİRLERİ

Bayram Kaya

Burası geleceğin izin verdiği bir memba olan, ilkel bir yaşam tarzı olarak, sürüp gidecektir. Buradaki acı son, halkın kaderi ile baş başa bırakılmasıdır. Hem de özgürlükle, hem de tam bir demokratik hak kavramı içinde... Toplumsuz demokrasi ve özgürlüğün olamayacağı açıktır eğer demokratik ve özgür olunacaksa, yapı toplumlaşmak zorundadır. Halkın içinde toplumu ve güçlerini çekerseniz hemen hemen halkın işi bitiktir. Halkı toplumdan çekerseniz, toplum devam eder.

Halk; bir zamanların zaman geriliğini, toplumunda bir hak ve demokrasi talebi gibi isteyip, özgürlük talebi olarak dillenip, mutlulukla dem sürdüğü halk alanlarını oluşturup yaratırken, kendisini cahil kılışın ilmiğini boynuna geçirdiğini ne bilsindi?

Toplumun teknoloji üreten, toplumsal beyinli soyut emeği ile laboratuar üretim alanına döndürdüğü yaşamının dışında kalan halk; mevcuttaki toplumsal yaşamının da, zamansal geriliğinden ötürü, kendi toplumunun işleyişini de tam bilir olamayacağı için, can haviliyle sarılacağı toplum yaşamına da, tam egemen olamayacaktır. Çünkü halkın toplum bilinci sınırlıdır. Hem toplumu gözlemi ile sınırlı, hem bilgisi ile sınırlıdır. Halk toplum yaşamında olamayacağı için, Böyle halkın toplum yaşamı da, daha çok yavaş akacaktır. Ve süreçleri geleneksel yapıya kayan, bir egemenlik sellikle sürüyor olabilecektir.

İleri yapıyı tanıyan nesil muzdarip olacaksa da, yeni doğan nesil; içine doğduğu yapıyı olağan tutumla benimseyip saltık bir var oluş saymaktan geri kalmayacaktır. Yapıyı ezelden ebede süren yapı sanacaktırlar.

Geleceğin laboratuar yaşamı, birkaç şirket laboratuarının ittifak gücünü taşıyacağı gibi, tek bir laboratuarın üniterleşen devasa bir çeşit organelleşen yapıları ile sürecek de olabilir.
***
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Aksi halde siz, trafikteki haklı konumdaki bir durumunuzu, haklılığınız nedeniyle öfkelenip; elinizdeki tır arabayı öfkeye neden olanın üzerine sürmekle; öfke haklı nedeninizi, ezen bir öfkeye dönüştürürsünüz. Bu da; halkın tır şoförünü, yani öfkeyi olumlamasıdır. Tır şoförünün, bu öfke düzeyine gelmesi nedenini halk, şöyle bir kanaatle makul kılarlar! “” “”Böylesi adamları, Taksim'de sallandıracaksınız, bakın bir daha olur mu? ”” demesi, gibi kısa devre yapan bir düşünme ve boş sözlülük, oluşuna benzerdir öfke gösterisi. İnsanca olabilir, ama toplumca yeri değildir.

Toplumlarda öfke; halk içindeki gibi, en çok bağıranın itibarilik sağladığı bir durum süreç yeri değildir. Bu tür öfke küpü oluşlar zaten, halkın kıyım ve katliam gibi önlenemez taşmalarının nedeni olabilmektedir. Toplum öfkelenmez, öfke yerine o sorunsala etraflıca cevabı üretir. Yani toplumun cevabı öfke ile olmamalıdır.

Halkın gelenek ve göreneği, uygulanır olması açısından gerçektir. Halkın böylesi bir tavır içinde oluşu, belirtildiği gibi, iki bakımdan da, halkın anlayışıyla çok uygundur. İlkin halkın zamanının halka göre ayrı olması ve farklı akmasına uygundur. İkinci olaraktan da bu tür yaşama anlayışı özelliklede, öznel yaşantılaşmada, kendini ele veren davranışlardır. Halk, tanımı gereği ve genel olaraktan da, çoklukla; çağdaş kültürü bilenlerin sosyal ortalamasından uzak oluşlarıyladır ki bilgiyi kullanamazlar. Bu nedenle kullanabildikleri örfleri vardır.

Halkın içinde elbette toplumun bildiği, en üst düzey, üst yapı oluşumlarını bilenlerde vardır. Ancak bu tür donanım halk içinde işlemez. Bu nedenle halkın beliriş tarzını daima genel ortalamanın yoğunlaştığı yöne eğilimli görmek olasıdır. Bu ortalamalar ve belirişlerde pek çok çeşittendir. Bu nedenle de halk, daha çok da, gözlemsel olanı, otoriter olanı yeğlerler. Sosyal öğrenmeler burada çok belirgindir. Sosyal öğrenmeleri de gelenek ve inançlarıdır. Gelenek ve inançlar geçmiş zaman toplum ve halk ilişki düzenini formüle eden, şimdi ile uyuşmayan, donuk biçimselliklerdir.

Halkın beliriş ortalaması, ne kadar çok ve farklı düzlemleri varsa, ileri akışı yavaşlar. O kadar çokça zaman geriliğiyle, kendi içinde de ve toplumla da, sürtüşme alanı da var demektir. Halk bunların hepsini de aynı anda çatışma ve sürtüşme alanına sürmez. Bu geri kalmış zaman tutumlarını yaşantılaştırıp, kurallarla bezerler. Özekleşip etrafında eksenledirler. Başkalarının da aynı tutumu benimsemiş olmaları, başkalarının da onlara benzer olmaları, onlar için bir doğru oluş kriteridir. Hem de bu birliktelik, halkın; “elle gelen, düğün bayram” diyen, kanaat sınmasıdır.

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Kalabalık...
Çok kalabalık...
Kalabalık gelir bunlar
Bunlar, kalabalıklaştıkça gelir
Ve geldikçe, kalabalıklaşır...

Yerle yeksan edişte
Mağaza yağmalayışta
Zapt edilmezdir bunlar
Ya şeytanın art bacağı olurlar
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Dünya, Birinci Savaşı cepheden bodoslama götürmüştü. Asker ve bayrak dikmenin ekonomik, emperyalist şehevi tutkusuyla, karşı tarafa saldırıp istila etmişti.

İkinci savaş bunun tam bir teknikti; değişim, dönüşüm, üstünlüğü olan cephe savaşıydı. Ve bilançosu akıl almaz denli hayli ağır, bir cepheler savaşıydı.

Üçüncü savaş teknik ve teknolojisini bırakmamıştı. Ama oldukça mobilize ve teknik bir süreyim savaştı. Cephe yoktu. Saldırı oldukça insani(!) boyutlarla göz yaşartıyordu.

Oysa, insani boyutu aynı ve daha vahim küre ülkelerine bu yardımlar(!) kaal olmayıp hiç yapılmazken, nedense Orta Doğuya pek merek salınmıştı! Kıyamet burada kopuyordu! Bu savaşın kimi kez değişken sürekli bir koalisyon gücü vardı!

Kahinler, bir Üçüncü Savaşının olasılıkla Orta doğuda çıkacağını söylüyorlardı! Evet, burnunun ucunu göremeyen kahinler, geleceğin bilinmezlikler içeren tahmininde, burun ötesini iyi gördüklerini sanıyorlardı!

..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Zaman suya düşse
Su dahi; sabah, kuşluk, öğle...
Gibi vakitleri titrer
Sudaki salınım kayıkta
İnsan kayıktaki salınımla ayıkta.
Salınım, nekahetini bilmez,
Ne bile nedamet getirmez
Zamanı yaşarız en olumunda

Âlem uçak bileti gibi
..

Devamını Oku
Bayram Kaya

Aptal olucu zamanı kullanmanın en belirgin özelliği, transfer durumlar içinde kendisini aptal zamanı kullanıyor olmaktan beri ve azat etmesidir. Aptal zamanı kullanmanın alameti, transfer olucu duyguların kullanımıyla, kendinden geçişin patolojik dramlarına kadar nüksetmesiyledir. Aptallığın kendisine görev verilir.

Aptal zamanı kullanan, asılında böylesi duygu basınçlarını almaya hazır olmuştur. Kendisini bombayla patlatır; kitleleri imha edici davranış bozukluklarını, en ulvi amaç gerçeklenmesi oluşla yapar! Seçilmiş içinde nasiple kul olmakla gaipten sesler duyar, Bu duymalar doğrultusunda çocuğunu ya da bir başkasını öldürmekle bu seçilmiş ligin gereğini yerine getirmiş olur.

Aptallık konuları bir nefret, bir öfke, bir kışkırtma eşliğinde aptala yatkınlıktı çan eğrisi tabanı kişilere enjekte edilirler. Bu nedenle pek çokturlar. Aptal zamanı kullanmak kolaydır. Aptal zamanı kullanır olmamak, bir emek ve bir direnç olmakla hayli bir güç harcanması zorluk oluşla ellerinde iken; bunlar pasif oluşun en az emek gerektirmesiyle daha çok aptallık modunu yeğlerler.

Aptallığın kendisi başarı olmadığı halde, aptallık zamanını kullananlar başarıyı kendisine mal etmeyi süreçlenmelidir. Kendisi tümden başarısız ve olumsuzluk içinde iken başkasını kusurlu başarısız görüp mevziisinin en kararlı mevzi olduğuna inandırılırlar. Giderek bu, kendi kendine telkin ve kendi kendine büyülenme olur. Öz eleştiri yapmaz ve öz eleştiriden de özellikle ve şiddetle kaçınırlar.

Aptallık kendi meziyetsizliklerini ve kendi erdemsizliklerini başkalarının müstahakları gibi görüşle durumu " dağlara taşlara" deyişle kendinden uzaklaştırır. Kendince aşağılanma ve nefreti olan inanç ve tasavvuru, başka kitlelere; başka düşünce ve ideoloji örgütlenmelerine yansıtarak; kendi hali komikliklerini, transfer anlayışları üzerinde güya madara ederler!

..

Devamını Oku