Senli anlar vurdukça kapılarıma,
Çıyanlar bile korkak bakışlarını kaçırdı,
İnsanoğlu çiğ süt emmişti ya,
Seninki çiğlikten de fazlasıydı.
Sen ki;
Bir “hayır“ı bile içine sindiremeyen,
Öfke tohumundan doğmuş
Bir çığırtkandın.
Bayram yeri kurulmuş meydanlarda,
Hatta pehlivan çayırlarında bile,
Hiç kimse senin kadar çığırtkan olmadı.
Sen bir terk edilmeyle kriz geçirirken,
Bedelini boynuma urgan diye asansın.
Sıktıkça düğümlerini askıda,
Vurduğun bir tekme ile,
Bir geçmişi devirip ayaklarımın altında,
Öfkenle tavandan sallandıransın.
Ben,
Karanlık ve dar dehlizlerinde yol alırken,
Güneşe yürüyorum sandığım yalan aydınlığında,
Yitirdiğin bir maskenin ardında saklı,
Bir gerçekle yapıştım duvara.
Her vuruşta yaralandım,
Parçalandıkça bölündüm,
Önce içimdeki sen verdi idam fermanını,
Sonra senin içindeki ben.
Sen,
Istırap tohumunda öfke tüttürürken gözlerinde,
Kendi öfkenle intihar edendin,
Tıpkı akrepler gibiydin.
Önce çevrene,
Sonra kendine zehrini kusan.
Çünkü,
Maskeler düşünce yerlere gördüğüm,
Çirkinlikten de fazlasıydın sen.
Gülcan Talay
Gürcan TalayKayıt Tarihi : 26.10.2005 16:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)