Öfke,
Egemenlerin kendisine sunduğu, öğrettiği bütün modelleri deniyordu.
Şu ayakkabıyı giyeceksin diye sunduklarında hemen gidiyor o ayakkabıdan alıyor bütün vatanına, millete, anasına, babasına, arkadaşlarına işte bende onlar gibi oldum diyordu.
Onlar gibi.
Kendim gibi, kendi istediğim gibi değil, onlar, sunulanlar gibi.
Cine şeytana benzese de, yakışsa da yakışmasa da, uysa da uymasa da o yılın modasına uymak uğruna neye benzerse benzesin uyuyordu.
…
Sanki gizli saklı bir komutan vardı.
Vitrinlerin, televizyonların, internetin, gazetelerin, billboardların arkasında duran bir komutan.
Uyulacak dedi mi uyulan.
Kitleler hipnotize olmuş, tartışmasız, itiraz etmeksizin uyan erlere dönüşmüşlerdi.
Bu sene şu marka gözlük şu şekilde takılacak, yan aksesuarları bu olacak.
Bakışlar bu olacak.
Öyle bakamadın mı bizden değilsin diyorlardı.
Onlardan olmamak büyük bir yalnızlıktı.
Yalnızlık ise egemenler tarafından psikopatlık olarak tanımlanıyordu.
…
Evet, uyuyordu küçük adam.
Uyuyordu.
Egemenler ne derse desin.
Katıksız, tartışmasız, içine sindirerek.
…
Yaşamında değişen bir şey olmuyordu.
Yine yönetiliyordu.
İşyerine gittiğinde işyeri elbisesini giydiriyorlar.
Gelen giden müşterinin kaprisleri, kahırları altında eziliyordu.
Sonra sabahtan akşama tam on iki, on dört saat ayakta duruyor, oturmasın diye de işyerlerinde masaları, sandalyeler kaldırılıyordu.
…
Olsun varsındı ya, o işyerinde ezilse de, insan hakları çiğnense de, canını çıkartana kadar çalıştırılsa da.
Sürekli bak dışarıda milyonlar işsiz diyordu patronlar.
Seni bir çırpıda harcarım tehdidi ile yaşasa da.
Olsun varsındı ya.
O yeni çıkan cep telefonlarından birini on iki taksitle almış.
Bende ey egemenler bende sizdenim artık diyordu.
…
Bende sizdenim.
Beni de ne olur kabul edin aranıza.
Bende sizin dediklerinize uyuyorum.
Taklitse taklit Allah’ına kadar sizin birebir kopyanızım.
Neden almıyorsunuz.
Cep telefonu diyorsunuz alıyorum.
Ağzını şöyle şapırdat diyorsunuz, şapırdatıyorum.
Sallayarak yürü diyorsunuz öyle yürüyorum.
Ben sizin en iyi askerinizim.
Daha ne istiyorsunuz.
…
Yürüyüşüm, konuşmam, elbisem, ruhum sizin söylediklerinizin tıpa basım aynısı.
Neden hala yoksulluk bana.
Neden hala yönetilmek bana.
Neden ben hala hastane kapılarında sürünüyorum.
Neden ben hala itiliyorum.
Neden ben hala aşağılanıyorum.
…
Anlayamadıkça öfkeleniyordu.
Anlayamadıkça da saldırıyordu.,
Hayır, yanlış anlamayın kendinden güçlülere değil.
Kendi gibi olanlara.
Hayatı sundukları gibi kabul etmesi öğretilmişti.
O da öyle yaptı.
Ama hala sıradan hala herkes gibiydi.
O herkesten farklı olmak tanınmak tapınmak kendisinin altına da kırmızı halılar serilmesini istiyordu.
Düşleri bile öğretilen, rüyaları bile öğretilen bir egemenler kültürünün metası olduğunu fark edemiyordu.
…
Saldır dediklerinde saldırmıştı.
Sokağa dökül dediklerinde sokağa dökülmüştü.
Öldür dediğinde öldürmüştü.
Seç dediklerinde seçmişti.
Sokağa çıkma dediklerinde çıkmamıştı.
…
Daha ne istiyorlardı.
Hepsini yerinde getiriyor ama bir türlü en yükseklere çıkamıyordu.
Çevresindeki, herkes noldu lan o gözlükleri taktında artizmi oldun diyordu.
Evet, o artizler eline su dökemezlerdi.
Beyni samana dönüşmüş.
Aklını yitirmiş.
Ağzına üç yüz kelime tutuşturulmuş, yarısı küfür.
Diğer yarısı da tükürüktü.
…
Başlıyordu öfkelenmeye.
Nedenini de bilmiyordu.
Beyninin en çok gelişmeye gerek duyduğu dönemde egemenler kendisine sunduğu beynini tahrip eden ilaçlarıyla doldurulmuştu.
Beyni yok olmuştu.
Evet, şimdi öfkeleniyordu.
Öfkenin kaynağını da yaratan egemenlerdi.
…
İnsan ruhunun dizginlenemeyen yanı, yani psikolojisi tek tip hale getirilmeye çalışılıyor.
Uyumlu kitleler adına ruh eziliyor yok ediliyor du.
Sonra ruhsal rahatsızlıkları dizginlemek için egemenlerin ilaç fabrikaları milyonlarca ton yatıştırıcı üretiyordu.
…
Öfkesini sağlıklı yönlendiremeyen, küçük insan, bilinçsiz öfkelendiğinde sağına soluna saldırıyor, hem yakın çevresini bozguna uğratıyor hem de ruhunda onarımı olanaksız yaralar açıyordu.
Öfkesini yaratanlara ses çıkartamayan küçük insan,yokolmamak içinde öfkesini en sevdiklerine en yakınlarına yönlendiriyordu.
Kontrolsuz öfkeli küçük insanı,işyerine uyumlu hale getirmek içinde, sisteme entegre hale gelmiş arkadaşına, anasına, babasına uyumlu hale gelmek içinde ruhunun sivrilmiş yanları yatıştırıcılarla törpüleniyor öfkesiz, uyuşmuş kitlelere katılıyordu.
…
Kayıt Tarihi : 20.10.2009 23:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!