(Ögrenci Âkille kısa bir telefon konuşmamızdan sonra yazdığım notlardan)
“İnanmıyorum, o kadar güzel eserlerin yazarı şimdi benimle telefonda konuşuyor.” Kelimeleri kısa aralarla, ufak taneciklere dönüştürüp de bana ulaştırıyordu. Şimdi, bu telefondaki sesin söylediklerinin değeri, benim için yüz eleştirmenin söylediklerinden daha büyüktü.
Bir ögrenciye yazdıklarım aracılığıyla bağlanmanın verdiği mutluluk, elbisenin üzerine asılmış madalyaya benziyor.Elbisenin üzerindeki madalya elbise yıkandıgında açılır. Bu zaman onun düşüp kaybolma olasılığı da var. Böyle olmasa bile o madalya odanın bir tarafına atılıyor. Üzerini toz basıyor. Ama, bu madalya göğsün altında olduğu zaman, yürek diye tabir ettigimiz motor onu tüm vücuda pompalıyor.
Yüregimin süzgecinden geçenler olumsuzluk şarkılarıdır. İnsanlığın adresinde kitap gibi korunan, kendini değerlendirmeyi bilen yazar, insanların eserini okuyacağına inanmalı ve kendini kollamalıdır.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta