Akıntıya karşı yüzerek
Bir başka iklimde saydamlığı arayan balık
Hiçbir şeye inanmayan el
Ben bugün o dünkü ben değilim
Bana duymayı öğretti rüzgargülleri
Ve gördüler ki zeytin kökünün altını damlamış kalbinin
gizli oyuklarına.
Ve kim bilir kaç gece mum ışığında uyanık kalıp günün
ağarmasını beklediği için,garip bir sıcaklık
yayılmış bağırsaklarına.
Büyük yalnızlık saatlerinde ezberlemeye başladığı kuş
I
Art arda düşler geldi
Yaseminin doğum gününe
Art arda geceler
kuğuların ak uykusuzluğunda
Nasıl bir ruh bağlantısı ikindi saatlerinin
yalıçapkınlarına!
Nasıl bir dinginlik o uzak kıyıların seslerinde!
Guguk kuşu ağaçların şalında,
ve balıkçının akşam yemeğinin o gizemli saati
ve kadının uzayıp giden ağıtını
Hangi taşlar, hangi kan, hangi demir
Ve hangi ateşten yaratılmışız biz
Salt sis gibi görünsek de
Bizi taşa tutsalar ve başlarımız bulutlarda
Yürüyoruz diye suçlasalar da
Bir Tanrı bilir
Kıbleden esen yelin kemerler arasında ıslık çaldığı
Bu beyaz avlularda, söyleyin, o çılgın nar ağacı mı
Nar dolu kahkahalar atarak aydınlıkta sıçrayan
Rüzgârın inadıyla, fısıltıyla; söyleyin, o çılgın nar ağacı mı,
Şafakta yeşeren yapraklarının ışıltısıyla
Bir zafer sevincinin renklerini coşturan?
I
Dünyanın bütün bulutları günah çıkardı
Yerlerini tasam doldurdu
Ve saçlarımın içinde üzgün düşüverince
Pişmanlık duymayan elim
I
Eros
Adalar denizi
Köpüklerinin gemisi
Düşlerinin martıları
Seren direğini tepesindeki gemicinin
Dudaklarında bir fırtına tadı var – Ama sen nerelerde
dolaşıyordun
Bütün gün aklında taşın ve denizin katı düşü
Kartal yüklü bir rüzgâr sıyırdı tepeleri,
Sıyırdı isteğini kemiklerine kadar
Ve gözbebeklerin aldı Khimera’nın sancağını
Yaşadım o sevgili adı
Zeytin ninenin gölgesinde
Uğultusunda bitmeyen denizin
Beni taşlayanlar artık sağ değil
Bir çeşme yaptım attıkları taşlardan
Başına körpe kızlar geliyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!