Çatlak, boyasız, köhne, çarpık mı çarpık duvar,
Kapıları gıcırdar, tavanı surat asar,
Duvarındaki takvim, geçen günleri sayar,
Bu virane odada her şey birbirine ayar
Eğri büğrü oyulmuş iki gözlü pencere,
Kaynar gibi duruyor içi bomboş tencere,
Kapıya sahip kilit, bel bağlamış zincire
Tavanda ki şu lamba mum tutturur fecire
İçerde ürkek duran, başıboş dolap masa,
Dağınık yatak yorgan içinde taşır tasa,
Hatip kitaplar susmuş sanki bürünmüş yasa,
Dert haykırır odalar üstüne basa basa.
Yalnızlığı aramaz gururlu mağrur soba,
Dert anlatır çay demliği, boş naylon kaba,
Yaşım ilerlese de ararım ana baba,
Beni yalnız bıraktı kendi halinde oda.
Köşede duran saat tiktak eder çalışır,
Şu resim şu köşeye yeni gelmiş alışır,
Süpürge alsan ele toz dumana karışır,
Yalnızlık atmak için radyo teyip yarışır.
Köşede çeşme bidonun damlaları durmaz,
Kenara kısılan tüp hiç mi hiç hayal kurmaz,
Ağzını açmış kova kahkasına gem vurmaz,
Damda gezen fareler hem akıllı hem kurnaz.
Duvar yalnızlığını anlatır resimlere,
Dört yanı dünya duymaz kapalı mevsimlere,
Çaresizliği sorun odada cisimlere,
Yalnızlığı haykırır içinde isimlere.
Söyleyin be odalar var mı? Size zararım,
Bu odalar içinde nice hayal kurarım,
Yalnızlığın peşinde ben kendimi ararım,
Bıktım yalnızlığımdan gitmek artık kararım.
Kayıt Tarihi : 4.9.2020 01:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!