OTUZ OCAK, OTUZ YIL, OTUZ DA DOST
Sona erdi hasret kavuştular bak
Otuz Ocak, otuz yıl, otuz da dost
Kabul olunurmuş adansa adak
Otuz Ocak, otuz yıl, otuz da dost
..
Bu ocak ki Türk milleti dünyada var olduğu sürece etkin bulunacak
Bu ocak ki son Türke kadar bozkurtun elindeki meşale gibi yanacak
..
15 Nisan
Ne kadar yavaş olursan, o kadar şey kaçırırsın hayatta... "S.M"
...................................................................................................................................
1 Nisan
Ya bakmayı bilmiyorsundur yada neyi nereye koyman gerektiğini... Hersey gözünün önünde duruyordur oysa, insana inat tüm ciplakligiyla "S.M"
..
Can dostum, sevgili arkadaşım antoloji şairlerimizden Atila Aşkan 07.ocak.2008 tarihinde elim bir rahatsızlık neticesinde Kayseri de vefat etmiş, memleketi Eskişehir de 08.ocak.2008 tarihinde toprağa verilmiştir.Yüreği insan sevgisiyle dolu bu güzel insana rahmet diliyor sevenlerine başsağlığı ve sabırlar diliyorum..acım sonsuzdur.
Gönül dostları şair kardeşlerimin Atila Aşkan sayfasına girerek duygu ve düşüncelerini paylaşmaları umarım sevgili kardeşime yattığı yerde en güzel dualar kadar ulaşacaktır.saygılarımla..
Sayfasına ulaşmak isteyen dostlar için..
http://www.antoloji.com/siir/siir/siir_SQL.asp? ts23=10.01.2008%2013:12:03&sair=38066&siir=700936&order=tarih
..
Aşk bir yanan ocak imiş,
Odunu aşıklar,
Yandıkça ocak,
Yanar imiş aşıklar
..
8] Bu sosyal içgüdü, kişi ile doğmaz, aksine kişi bunun içine doğar. İçine doğulan ortam, hem cazibe alanıdır. Hem devinim veren, devinim sel sevki tabi gerilimler alanıdır. Aitlik, karanlığın ürkünçlüğüne göre, ışığın aydınlık olmasındaki cazibe gibi ve ışığın soğuğa göre sıcak çekek oluşundaki cazibe gibi çekmesi vardır. Yine havanın da sıcaklık ya da soğukluk algısı vermesi ile girdiği kendilik pozisyonlar gibi kişi hislerine göre, aidiyetçe olan çekimle yenleri, zorunlu bir taklidi yönelimlerle, rehber edinilir.
7- Aidiyet, sosyolojik birimlerin içinde çıkıp, sosyal birliğin dışına yansıyan ve sosyal birliğin dışından insana doğru, sosyal çevre olaraktan etkime yapacaktan sonra odağa dönen bir iç dış, iletiştim ve iletişimce girişmesidir. Bir organize oluşturlar. Uykunuz geliyorsa bunu, bir sebep kılışla (bilgi yerine) açıklamak ve o açıklamaya dek davranışlarını, neden kılışla (yorumundan yasa) ortaya koymaktır.
Başlangıç koşullarında aidiyet, bilgi ve bilgilenmenin yerini alan bir nedence olan nedensellik ilişkisi koymanın sosyal olaraktan biçimlenişidirler. Sosyolojik olaraktan da aidiyet, özeğe ilişkin, değinme alanı içerisindeki sosyal birlik insanlarının, özeğe yönelmesini sağlamaktır. Yani sosyal birliğin atım kalbi olan kıble, kutsal yer tabusudur. Sosyolojik olarak özek (merkezi otorite) ve alan (sosyal birlik devinim girişmeli yerce) aidiyet, yapılanması ile kendisini ortaya koyar.
Özek alan, yapılanlara bir nedence davranma olurlar. Yaptıklarını zihince sindirir olmanın, kararlı olma düzlem coşkusunu elde edişlerine, bilme olurlar. İnsan eğilimi böylece çek imlenip giriştirilir.
..
Toprak kokan anam ocak yakmış dumanı tütüyor
O yârim yufka yapmış, kokusu burnumda tütüyor
Gelmek istesem de, gelemem, vatan aşkı tutuyor
Memleketimin hasreti mis gibi burnumda tütüyor
İçimde bir his anam ocak yakmış dumanı tütüyor
Yârim katmer yapmış, kokusu burnumda tütüyor
..
Nefsine kapıldın taktın kafaya,
Peşime çok düştün araçla,yaya,
Saçtığın tahriki farkettin baya,
Başımı döndürdün,ocak söndürdün.
Yolumu kestikce tebessüm saçtın,
Başını, kalçayı, gerdanı açtın,
..
Her doğan bir umut peşinde iken,
Gülünü kaptırır olsa da diken,
Çaresiz kalıyor boynunu büken,
Dünya dönüyorken, ocak sönüyor.
Sınır kavgasıyla başlıyor savaş,
Bölgeyi sarıyor dert yavaş yavaş,
..
Bakın sönmüş yine bir ocak,
Dumanı bitmiş külü savrulmuş.
Yanmaz artık bu ocak,
Bizim ele güneş ne zaman doğacak?
Nerede ay, yıldızlar yok?
Geceler yalınız, hep karanlık,
..
Oca-k uca ok o bir
Uca=yüce eş tabir
Sebep ocak kutludur
O alemde hep kebir
Ocak yüce ok evi
vardır hakk’a ödevi
..
Soğuk olur kar olur kışlar
Ayaz, gelince hüzün başlar
Fakirde olmaz, sıcak aşlar
Ocak, şubat, mart aylarında.
Yaşamak için gaz,tuz ister.
Sıcak aş, katık, ekmek, ister.
..
Birkaç haftadır Medya renkli ve dikkat çekici manşetleri ile dikkat çekmeye devam ediyor yine… Bu sıralar gazeteler bir önemli konuya parmak basıyorlar. Bir gazetenin manşetinde şu başlık göze çarpıyor:
“BORCU BORÇLA KAPATTIK”. Özetle haberin içeriği şöyle:
” Son bir yılda ihtiyaç kredilerinde %61,7’lik artış yaşandı. Bu artışta pek çok kişinin birikmiş kart borcunun tüketici kredisiyle kapatma yolunu tercih etmesi etkili oldu” diyen, ikinci manşet başlığından sonra şu açıklamaya özetle yer veriliyor:
“Tüketiciler, son bir yılda borçlanmaya hız verdi. Bireylerin tüketici kredisi ve kredi karşıtı kullanımı yoluyla oluşan toplam borç yükü Ocak-Mayıs döneminde %13,4 son bir yılda ise yüzde 40,9 artarak 103 milyar 604 milyon YTL ’ye ulaştı. Bu borcun 74 milyar 847 milyon YTL’ sini tüketici kredileri, 28 milyar 757 milyon YTL’ sini de kredi kartlarındaki borç oluşturdu. “
Öte yandan; tüketici kredileri yılın ilk 5 ayında yüzde 14.1, son bir yılda yüzde 46.1 arttı. Kredi kartlarıyla yapılan harcamalar da, Ocak – Mayıs döneminde yüzde 11,6, yıllık tabanda ise yüzde 29 artış gösterdi. Mayıs sonu itibariyle tüketici kredilerinin 35 milyar 368 milyon YTL’ sini konut, 5 Milyar 791 milyon YTL’ sini taşıt kredileri, 33 Milyar 689 milyon YTL ‘ sini ise diğer krediler oluşturdu. Tüketici kredilerinde en hızlı artış “ diğer “ kategorisinde gösterilen bireysel ihtiyaç kredilerinde yaşandı. Tüketicilerin birikmiş borçlarını kapatmak ve temel gereksinimlerini finanse etmek(karşılamak) için, sıkça baş-vurduğu bu kredilerin bakiyesinin ilk beş ayda yüzde 16,6’, son bir yıllık dönemde ise yüzde 61,7 arttığı vurgulanarak, dikkatler çekildi.
İşe bir başka boyuttan bakıldığında görülen şu; “ Ödenmediği için biriken ve yüksek faiz oranları nedeniyle kartopu gibi büyüyen kredi kartı borçlarını tasfiye ederek, bunu vadeye yayma yoluna başvuran tüketicilerin, ihtiyaç kredisine ağırlık vermesi sonucu, kart borçların-daki artış tüketici kredilerine göre daha düşük kaldı. Ancak bu, işlem borcunun sadece vade yapısını deştirdiği için, toplam borç yükünü ve yıllık artış yüzde 40 ‘ ı aştı.
Öte yandan konut kredileri artış gösterirken taşıt kredilerini azalma gösterdiği söyleniyor.
..
__________________________________________8 ocak - 11 ocak
Sen
özgürlüğe kanat açtığın gün
bizi sensizliğe mahkum ettin
..
Unuturuz eski olup biteni,
Rahmetle anarız ölüp yiteni,
Rahat yaşatırız çalıp yutanı,
Uyan gerçeklere 1 ocak günü.
Patlamada öldü bir çok insanlar,
Boş yerlere aktı suçsuzca kanlar,
..
Yine umutsuzum, yine mutsuzum.
Bu gurbetlik bitmek nedir bilmiyor.
Hani geçecekti yıllar çabucak.
Hani dönüyorduk gelecek ocak.
Söyle dostum söyle, halim nolacak?
Dil öğrenirken, dilimden oldum.
..
ocak, soğuk, ve kar…
erken kalkılmış sabahlar
gürül gürül yanan bir soba
buğulu camı pencerenin
ocak, puslu bir hava, ve rüzgar…
karşımda beyaza bürünmüş Amanoslar
..
30.Ocak.1919
Paris Barış Konferansında İtilaf Devletleri Osmanlı İmparatorluğunun
yok edilmesini kararlaştırdılar...
30.Ocak 1933
Adolf Hitler Yeni Alman Devletinin Başkanı oldu...
..
Çok güçlü bir hafızam var.Öyle hiçbir şeyi kolay kolay unutmam.Yıllar önce ezberlediğim şiirler, okul arkadaşlarımın okul numaraları, dostlarımın telefon numaraları, mektup adresleri hep hafızamda.Bilgisayar gibiyim yani.
Hani insan bazen bir eşyasını bir yere koyar, sonra bulamaz.Ya da etmesi gereken telefonu, gitmesi gereken bir nikâhı, düğünü unutur ya; ben asla unutmam.Kaçırdığım bir düğün, bir nikâh, bir tören olamaz.Hele hele, son anda hatırlayıp da bir çağrıya, bir randevuya geç kalmak; hiç bana göre değil.Süper sekreter gibi hafızam var çünkü.
Aslında bazı şeyleri unutmayı çok isterdim.N’olur sanki gitmem gereken bir yeri unutsam! Unutsam da, koşturup durmaktan kurtulsam.Güçlü bir hafızaya sahip olmak yoruyor beni.”Şunu yapacaktın, bunu yapacaktın, şuraya gidecektin, buraya gidecektin,” diye dürtüp duruyor.Ben de onun emirlerini yerine getirmekten yorgun düşüyorum.
Geçen gün bir arkadaşa gitmem gerekiyor.Oturdum bilgisayara çalışıyorum.Birden arkadaşa gideceğimi anımsadım.Hemen kalkıp, evişlerine giriştim.Her tarafı temizleyeyim, akşam yemeğimi de hazırlayıp öyle gideyim dedim.İki saat içinde, dünya kadar iş yaptım.Derken kapı çalındı, baktım sütçü.Hemen sütü ocağa koydum.Sütten yoğurt yapacağım ama, arkadaştan gelince yaparım artık.Sonra, yapmam gereken diğer işlerimi de bitirdim.Giyindim, kuşandım, iki dirhem bir çekirdek evden çıktım....Yorulmuşum ya! Ben mi yaşlanıyorum da işlere yetişemiyorum, günden güne işler mi çoğalıyor, bilmiyorum.Neyse, açık hava iyi gelir belki.Şuna bakın, ne güzel heryer.Ağaçlar yeşil yeşil gülüyor gibi.
..
Bir gece apansız ansız geldiler
Panzer sesleriyle uykumuzu böldüler
Dört yandan Baküyü oda verdiler
Yirmi ocak bizim yas günümüzdür
Kızıl moskof ile kanlı düğünümüzdür
..