OCAK ŞİİRLERİ

OCAK ŞİİRLERİ

Suat Tutak

Son on günün gazetelerinde ise öne çıkan özlemli haberlerin içinde petrolün varil başına fiyatı, Telekom’un bu yılın ilk çeyreğinde elde ettiği 398 milyon gibi büyük karı ve de artan enflasyonun beraberinde getirdiği beklentiler dikkatimizi çekiyor.
İlk bakışta üç ayrı konu gibi görünen bu konular, aslında birbirinin özünü teşkil eden, birbiriyle bağlantılı, tek kökenli bir konu. Temeli ekonomiye dayalı… İlk olarak başımızı petrol fiyatlarına çeviriyoruz. ABD Enerji Bakanlığı verilerini incelediğimiz zaman, 1970 yılında varili 1.80 dolar olan ham petrol 2008 Ocak ayında varil fiyatı 100 doları aşmış…
Ne olmuş yani demeyin. Bu kadarla da kalmamış… On gün önce 11 dolar birden artarak bugüne kadar gelip geçen tüm zamanların en yüksek seviyesi olan 139. 12 dolara kadar çıktığı tespit edilmiştir.
Yıllara göre petrol fiyatlarına şöyle bir bakacak olursak 1970 ‘ten bugüne 28 yıllık petrol fiyat seyrini rahatça görebiliriz. Örneğin 1970’de 1.80 dolar olan petrol varili, 1974’de 10 doları geçiyor. 1979 İran İslam Devrimi’nin şokuyla petrolün varili 20 Doları geçiyor. 1986’da üretimdeki artış sebebiyle 10 doların altına gerilemiştir. 1990 Körfez Savaşı sırasında 40 Doları aşan petrol varili, 18 Ekim 2007’de 90 dolar olan petrol varili, 31 Ekim’de 95 doları bulmuş, 2008 yılının Ocak ayında 100 doları aşarak, tüm dünya piyasalarını karıştır-mıştır.
Telekom ayağına bakacak olursak; Türk Telekom’un bu yılın ilk çeyreğinde 398 milyon 653 bin YTL “NET KAR“ elde ettiği bildirilmiştir. Yılın ilk çeyreğinin bilânço sonuçlarına ilişkin açıklamada, şirketin ilk çeyrekte satış gelirinin 2007’nin aynı dönemine kıyasla, yüzde 13 artarak (%13) 2 milyar 423 milyon YTL’ ye ulaştığı, faaliyet karının ise yüze 24’lük (%24) artışla, 666 milyon YTL olarak gerçekleştiği tespit edilmiştir.
Genel Müdür Paul DOANY, halka açık bir şirket olarak ilk defa birinci çeyrek sonuçlarını açıklamaktan büyük memnuniyet duyduklarını sözlerine eklemiştir. Bu da Telekom’un kar ayağıdır.
Biraz da enflasyon artışı ve beklentilerine değinmek istiyorum. Böylece ekonominin üçüncü ayağı tamamlanmış olacaktır. Mayıs ayı enflasyonu Nisan’ı utandırmadı, yüksek çıktı. Diye beyanat veren uzmanlar bakınız neler söylüyorlar.; “ Geleneksel olarak Nisan’dan sonra yaş meyve ve sebzenin bollaşmasıyla fiyatlarda aşağı bir eğilim başlar, bu süreç Eylül sonuna kadar sürerek hükümetlerin elini rahatlatırdı. Ama son gelişme bu kuralın bozuldu-ğunu gösteriyor. Bunu şöyle de ifade edebiliriz; hükümet enflasyon üzerindeki titiz tavrını kaldırdı. Bunu peş peşe uygulayacağını beklediğimiz gelişmeler de doğruluyor. Öteden beri uygulanılıp gelinmekte olunan mali disiplinin de bozulacağı doğrultusunda söylentiler var.
..

Devamını Oku
Muzaffer Köndel

Dün bir çocuk ağladı, bir yürek parçalandı,
Dün feryadla tutuşan, koca bir orman yandı.
Kordu, eridi, aktı; kaldı bir mum yığını,
Dün gönül gözlerimin gördüm ağladığını.

Bakışları anlattı, acısı ocak ocak,
Ne yurt vardı, ne yuva, ne de bir sıcak kucak,
..

Devamını Oku
Salih Şanlı

Zülfiyâre misâl olmuş saçak saçak sümbül
Ak bulutlarda gezinir kaçak kaçak sümbül

Bahar yağmurlarının hediyesi sevdâya
Gülistanda öbek öbek, ocak ocak sümbül

Bûs eder, yüzüne gözüne sürer sevdâlı
..

Devamını Oku
Ahmet Kemal

41 ALTIN YIL
Arif Damar’ın marka tespiti ne kadar doğru. Evet, İmam Hatip Okulları bir markadır… Yarım asırlık bir marka. Ülke tarihine damgasını vuran bir marka. Bu ülkenin kurtuluş sembolü olan bir marka.
Bu ülke yıllar önce oryantalizmin hain planları sonucu yıkılan imparatorluğun son mirasçısı. Koca bir imparatorluktan küçük bir vatan parçasına sığınan İslam’ın son temsilcisi olan devleti aliye: yüce devleti yücelikten indirip alçaklığa aşağılığa mahkûm ettiler. Hem de kimin eliyle. Oryantalizmin yetiştirdiği iç ve dış düşmanlar eliyle… Bu düşmanlar ki Devleti Aliye i Osmaniye’ nin yedi kıtada at koşturduğu yıllarda bu büyük devletin himayesinde olmayı, onun tebaasıyla herhangi bir ilişki kurabilmeyi iftihar vesilesi saymış kendi aralarındaki ihtilaflarda onun hakem ve hâkimliğine başvurmuş, başı sıkıştığında ona sığınmıştı…
Ne oldu da koca bir cihan devleti ve onun coğrafyasında İslam ümmeti parça parça oldu, zillete düştü, küfrün elinde inim inim inler oldu. Milyonlarca İslam evladı katledildi, milyonlarcası yurtlarından çıkarıldı bir o kadarı da zulmün pençesinde kahrı perişan oldu ve olamaya da devam ediyor…
Batının karanlık dediği ortaçağda Osmanlı ilim düşünce ve sanatta en ileri noktalara varmış bu yolla fetihlerden fetihlere koşuyordu. Bu fetihlerde ışığını İslam’dan alan bir ilim ve düşünce vardı. Ama ne oldu batı bu sırrı çözdü. Haçlı seferleriyle ülkesine götürdüğü eserleri çevirerek başladı işe. Teknolojiyi keşfetti. İslam âlimlerinin kitaplarında gösterdiği yoldan giderek pratikte devrim başlattı. Onunla da yetinmedi bir türlü benimseyemediği İslam âlemin gizli ve açık bir savaş başlattı. Oryantalizmi kurdu. Müsteşrikler yetiştirdi. Onunla da yetinmedi. Mustaripler yetiştirdi.
Müstağripler batının gönüllü köleleriydi. Makam ve mevki uğruna ülkelerini satmayı seve seve kabullendiler. Ünlü sadrazamın dediği gibi ‘ Biz içten, siz dıştan bir türü yıkamadık şu Osmanlıyı. O halde en güçlü devlet Osmanlı’. Evet, bu batıcı aydın 2 yüzyıldır bu milletin hayatına damgasını vurdu. Önce Jön Türk’ler, Genç Osmanlılar, sonra İttihat Terakki ve hempaları sonra mason localarında yetiştirilip ülkenin başına bela edilen zavallı karanlık intelijansiya…
İşte bu kendini batıya satmış aydın tipinin son temsilcisi olan köy enstitülerinin karşısında bu milletin ruh kökünden neşet etmiş, Necip Fazıl’ın büyük doğularda işaret ettiği Sezai Karakoç’ un diriliş nesli, değdi Mehmet Akif’in ‘Asım’ın Nesli’ diye izah ettiği İslam aydını ve İslam gençliği. işte bu okulların misyonu budur ve marka olmasının anlamı burada yatmaktadır.
..

Devamını Oku
Ayşe Yakut

Doğmuşum karlı bir kış günü
Eksik bir bedenle
Ama kardelenin başkaldırması gibi
Yürek gücüyle
Yaşıyorum hayatın engin denizinde
Aşıyorum hırçın dalgaların engelini
Yüreğimdeki sevginin gücüyle
..

Devamını Oku
Seyfi Karaca

Kimi gam
Kimi keder
Vurduysa kendini cirasizin yoluna tütün nasil olsa tütecek belli de…
Ya kül…
Ya dösü bagri delikdesik ocak
Ya gölgesiz duvar, buhursuz bade, korsuz alev
….yapayalniz dem…
..

Devamını Oku
Kazim Öztürk 2

Karşılığı Var

insan; yalnız doğar, yalnız düşünür, yalnız ölür,
ilahi kuraldır; her canlı yaptığını bulur!
kimsenin yaptığı yanına kalmaz,
zalim cezasını çekmeden ölmez!

..

Devamını Oku
Mahmut Gider

Kan gülleri kusuyor titrek,zarif yüreğim;
Nazar-ı şehla ile bak şu halime benim

Ocak 1997,Edirne
..

Devamını Oku
Naim Özdamar

Sevgi kelepçeli, yürekte yasak,
Sözleri anlamsız iki çift dudak,
Bu nasıl sevdadır, çözmem imkânsız,
Çöl kumundaki kar, yanmayan ocak.
..

Devamını Oku
Ali Akın

Yazmayacağım mısralar sizi
Alacaklının kapı aşındırması gibi
Aşındırmasanız yüreğimi.


Elazığ, Ocak 2003
..

Devamını Oku
Mehmet Haluk Hisli

...
bir ocak akşamıydı
uyandım bir bahara
düştüm yıllardır
yaşadığım kentin sokaklarına
aradım seni bütün tenhalarında
her köşesi bir başka güzel şimdi
..

Devamını Oku
Gülcan Güven

Kaç ocak geçti sensiz,kaç şubatı bitirdim?
Düşmeye başladım ben,tam kalkıyorum derken.
İnsan eskir de,mevsim eskimez diye bilirdim,
Ne sonbaharlar eskittim ben,sen bende yokken...
..

Devamını Oku
Hidayet Şakalar

Bu gün tarih bir ocak, yine yılbaşı geldi.
Çek yine çile doldur, bir yılın boşu geldi.
Sıcak bir nane yap da ana, zam havasında
Ver babam üşümesin, yılın ilk kışı geldi.
..

Devamını Oku
Timur İlikan

Yıllarca Amerika ile Sovyetler soğuk savaştaydı
Nükleer başlıklar, kıtalar arası füzeler pek de revaçtaydı.
Yıkıldı Sovyetler, soğuk savaş erdi artık sona
Isındı yaşlı dünyâmız, başlandı sıcakla savaşa

(29 Ocak 2007/ İstanbul)
..

Devamını Oku
Mehmet Bicik

Kimse kalmaz derler dünyada aç,
Yoksul, fakir olsun, ister zengin…
Gönül sevmeye, sevilmeye muhtaç,
Kaç kapı çaldı bulamadı dengin…

22 Ocak, 2006 Burhaniye
..

Devamını Oku
Muzaffer Köndel

Su üstüne yazı hiç yazmadım ki,
Gönülden hissettim, gönülden yazdım.
Ahdimi, vefamı hiç bozmadım ki,
Sabır kuyusunu bağrımda kazdım.

Yazdım, şiir oldu şair dilinde,
Sevda şifresiydim aşk kilidinde,
..

Devamını Oku
Cankat Özmen

gazete kağıdına sarılmış
azık oldu yanıma
Beni hep tok bırakacak.

(Ocak 95-izmir)
..

Devamını Oku
Ümmet Bülbül

Güneşi görmeden,
Karanlığa yumuyorum gözlerimi
İlk defa sen
SEN olduktan sonra –ocak 2005
..

Devamını Oku
Sevgi Uz

iki damla yaş akıttığım gözlerimden kanla karışan
yüzümdeki çizgiler, gözlerimdeki hüzün geceyle yarışan
ne çok sözün vardı söylenmiş, ne çok sevgin tarihe karışan...

(28 ocak 2002)
..

Devamını Oku
Duran Çankaya

Bir kış gecesiydi aylardan ocak
Tipi savururdu kar kucak kucak
Bir tek benim idi tütmeyen ocak
Ellerim koynumda titredim kaldım

Yağmaya başladı kar lapa lapa
Ne yakacak var ne evde soba
..

Devamını Oku