Ocak Şiiri - Samira Samiraninsiiri

Samira Samiraninsiiri
357

ŞİİR


17

TAKİPÇİ

Ocak

Ocak

Evin eşiğinde durdum, anahtar çevrilmeden önce
kireç kokusu usul usul içime yürüdü.
Sanki tavan arasındaki sandık nefes aldı
tülbentlerin arasından bir yaz mevsimi sarktı.

Çerçevedeki fotoğraflar gözlerini kırpmadı
ama bakışları yer değiştirdi;
anneannemin örgüsü, iplikten değil
gecenin içinden çekilmiş ince bir sabırdı.

Bakır ibrik, susuzluğun hikâyesini bilirdi
fincanın dibindeki telve, susmanın kıvamını.
Bir nazar taşı pencere önünde nöbet tuttu
gözü değmeyenlerin değil, fazla bakanların önünde.

Halının deseninde saklı bir yol vardı
kervan geçmeyeli çok olmuş
ama desen hâlâ nereye gidileceğini fısıldıyordu.
Ben duydum: “Ocak taşını üfleme,
kıvılcımını sakla, el alacak olana bırak.”

Avluda selvi gölgeleri uzadı
sulara eğilen başların içinden dualar geçti;
mezar taşlarının sessiz harfleri
bir tek isme değil, yola tanıklık ediyordu.

Mutfağa girdim, tencereyi ateşe oturttum
yağ kızarken lokma kokusu yükseldi;
şekeri karıştıran kaşık, nesilden nesile uzanan
görünmez bir bileğin ısısını taşıdı.

Ezan uzaklardan yumuşakça geldi
mahya yazısı göğü incitmeden durdu.
Ben de içimden bir ayet geçirdim
adını anmadan konuşan o geniş sükûtu.

Kuyunun dudakları yosun tutmuştu
aşağıdan gelen uğultu korku değildi
dilini unutmuş bir hatıranın mırıltısıydı.
Kovayı salmadım; suyu çekmek yerine
sesine kulak verdim.
Orada, bir çocuğun çıplak ayak sesi duyuldu
toprak utandı, rüzgâr yerini değiştirdi.

Kilim kenarındaki muska eskimeişti
gümüş ipi kararmış, dikişi sıkıydı.
Açmadım. Her sır açılmak için değil
kilidin terbiyesini öğretmek içindir.

Gece, iç odaların kapısını yavaşça araladı
perde kıpırdamadan oda yerini değiştirdi.
Ben aynaya bakmadım, ayna bana baktı
ve yüzümün ardında duranın
yalnız ben olmadığını nihayet kabul ettim.

Arkamda dokuz kadın duruyordu
adlarını bilmesem de ellerinin hatırası yakındı.
Biri ekmek uzattı, biri sepet
biri kalbime ağır gelmeyen bir ağırlık bıraktı.
“Yolunu yalnız yürü ama yolsuz kalma” dedi içlerinden biri.

Sabaha doğru ocak taşı hâlâ sıcaktı
hapsolmuş bir yaz değil
kışa yeten bir ılıklık gibi.
Pencereden içeri mavi bir ince ışık girdi
ben kimseden izin almadan
evin adını fısıldadım: “Biz.”

Dışarı çıktığımda çınar yapraklarının damarlarında
yol işaretleri belirgindi.
Şehre karıştım, kalabalık beni eksiltmedi
çünkü evin hafızası omzumda bir şal gibi durdu.

Ve anladım:
korku, kapıyı gıcırdatan şey değil
kapıyı kapatıp kimseye açmamaktır.
Ben kapıyı aralık bıraktım
sessizliğimi ayarladım.
O sessizlikte
yolumun üzerinde bir bereket
adımın önünde bir dua
ve tam kalbimde
ocak taşının fısıltısı kaldı.

Samira Samiraninsiiri
Kayıt Tarihi : 23.9.2025 02:03:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!