O Tabak Bitecek Arkandan Ağlar Sonra

Baba dişimi paslı bir pense ile söktüğünden beridir hep eksik gülüyorum kadınlara.

Sırtım ağrıyor sırtımın ağırlığından.
Daha yolum var.
Pabucuma diyecek ne bir sözüm var nede ucuz bir göz farı.
Martıları rahat bırak onlar denizin fahişesi ve satın almak için göz yaşı gerekli.

Sokak çocuğu kadar kirli ellerimin şeytana yenik düşmüş tırnaklarını kestiğinden beri baba hep yarım kalkar şahadet parmağım havaya.
Hep yarım kalır, yarım kalmış hayallerim.
Sonra bir trene biner gideriz.
Salak kıçlarımızı başka bir şehrin sokaklarına bırakır döneriz.

Bazen bir göz yaşı ilişir gözüne, bazen bir göz göz yaşına ilişir.
Bazen göz yaşının altında boğulan gözün tek görgü tanığı, görgüsüz bir göz yaşıdır.
Bazen bir göz başka bir gözün gördüğü tek şeydir.
Bir göz yaşı tanıdık gelir de bir yerlerden, çıkaramazsın gözünden.
Ağ bağlarda gözün ağlamazsın.
Bu gecede sen gözcü ol baba göz bebeklerime. Ağlarsa emzir, karnını doyur.

Baba kulağıma önce ezan oku, sonra adımı söyle.
Hükmü yok kayıp kişiliğimin.
Bir yerlerde bulursan tut kulağından ve bana getir.
Ne olur anlat baba unutmanın ne demek olduğunu, hatırlamıyorum.

Bir şeyler dinleriz belki.
Birbirimizi mesela.
Sen anlatırsın, ben küçük beynimle anlamış gibi yaparım.
Ben anlatırım, senin zaten bana anlattıklarını.
Küçük bir oyun olur bu.
Küçük yalanların büyük düşmanlar olduğu, içinde gerçek hayallerin olduğu, çiçekten çocukların ve çikolatan babaların olduğu bir oyun.
Ben ısırırım, sen koklarsın saçlarımı.
Kahramanım olursun sonra. Ama tüm kahramanlar gibi önce ölmen lazım baba.

Susmak tüm harfleri barındırır içinde.
Sessiz biri her şeyi söylüyordur aslında.
Baba sustuğuma bakma, benim ki kör kütük dilsizlikten.
Konuşmak sessizliğin katilidir
Benim ellerim çok küçük, büyük harfleri öldürmeye.
Ne olur sus, konuştukların aşkına.

Tabağında yarım bıraktığın bir yemek gibi ağlıyorum ardından baba.

Yoksa annen öğretmedi mi sana?