karışık bir ütopya da yıkanırken gönlümce
alaz dansının ateşli sıcaklığı sardı
konar göçer kuş kanatları gibiydim
gidip geldikçe makûs kaderimin çizgileri
O anda
Gizli bir tefrikanın gözyaşlarına kanıyordum
acımtırak bir tadı vardı
Baht çöreklendirdi onu en yanık ezgilerden
O gün bu gün gülemedim nedense
Hiç gülemedim gitti
Gitti gülemeden
yazgı tıkarken boğazıma zamanları
yüreğimi acıtıyordu geçmişten geleceğe
o yağmurları var ya
var ya o yağmurları
uykularımı alışta gitti hiç düşünmeden
akan suları silip süpürüyordu penceremi hışımla
göğüs geren bağrıma akışı
söküp de aldı duygularımı
mermi gibi dinamit gibi
biri deldi yüreğimi
biri paramparça etti
hazan yaprakları gibi savurup koydu bedenimi
çoban alinin davar güttüğü gibi
ağıt ezgileri oldum olası yakar yüreğimi
kıraç yumağı çocuklar geldi hemen aklıma
donmuş bedenlerinin titremeleriyle
ağlayışlarının yürek burkan gözyaşlarında ıslanırken
hazar gölünün sodası gibi solgun yüzleriyle
içim içime sığmadı
dedikçe bu ne biçim iştir böyle
mahremime giren ten kokun dolanırken ruhuma
nede has kokardı
dolanırken başım yar
badı sabah gibi okşardı içimi
yar kokardı yar!
göğüs kafesim daralırken
şah damarımın dallarına huriler konardı
has cennet bahçelerinden
gönül loş olurdu istemin türkülerin de
tir tir titrerken bedenim
ölüp ölüp dirilirdim yeniden
göz oynaşta el işte
yeniden ölüp yeniden dirilirdim
dirilirdim ölüşte
kör bir göz duygusuz bir yürek
ve hissiz bir beden ne bilecek ki
ey bizim ruhumuzu ikiz doğurtan Rab
bari sen duy beni
ruhumu kurban adadığım
beynimizi de neden ikiz yaratmadın ki
ben döndükçe sağa
o illa gitti selamete…
(21.10.2013) AZAP…
Kadri AtmacaKayıt Tarihi : 1.11.2013 08:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!