O n Ü ç H a r f -Garip Çoban Sıradışı Aşkın Renk'leri -www.beyazrenkler.org
----------------------------------------
Onüçharfte bir nefestir sevgi
Belirsiz geleceğe gidenler, yağmur odasında ne yapmalı?
Siz kimsiniz?
Sessizlik hakim nefesinizde
Daralmış odalarınızda yüreğiniz alev alev yanıyor
Bir eziklik, ruhumuz içinde boğuluyor
Serpiliyor mevsime inat hüzün yüklü bulutlar her koldan
Güneş sevgiliyle hücrelerimize sızıyor geceleri
Süzülüyor kıvılcımlar dualar alev alev parladıkça
Yeni bir sefer başlıyor koşar adım
Akıl tıkanmış, içimde elim koluma saldıracak
Ne çare bu haline, dirilsek son bir kere
Benim gönlümün meleği senin yerin yükseklerdedir
Ben ne yapabilirim?
Beni bana düşman kılacak bir yaşamda bir ipin ucunda sallanıyor
Köşeye sıkışmış şafak sökmekte
Umutsuzluk yankılanıyor mevsiminde
ben ve yüreğim gidebilirmi sararmadan
İnsanlar sırtını dönmüş, ilkbahar ve yaza
Sonbahar kucağından bırakıyor
Şehir beni talan ederken kırlaşıyor dağlar
Hiç bir şey olmamış gibi acıtan yaralara inat affet diyor
uçurum kenarındaki kardelen
Gurbette herkes kendinde bitmeyen gecelerine bir yudum sevgi arıyorken
Yalpalıyor zaman anıma
Vesaire vesaire demeden yaşıyorum işte
Nefesimden öp diyor gece onüçharfle
Ne kahraman ne cesurum beni kucaklayan harflere
Biz dualarla ruhumuzda kendimizi inşa ediyoruz
Hep ilk sevda bir manada hedef istiyoruz
Huzur ve saadet dolu
Hayattan ne kadar uzağız izah edermisin?
Kainatta halıkını soran bir seyyah ruhumla ben yine illallah derim
Ebedi olmanın kendisine sonsuz genişlikte
bir alan açıyor huzura giden gülümsemede dua
Ölçüyü tutturmak için ikinin birinde
Ölümü yaşamak pis hikaye sananların sessizliğinde onüçharfli kent/im
Marjinallikte tırtıl kelebeğe dönüşürse çocukların dili okuma dersi
Ötekini sevme meselesi değil kendini ayrıcalıklarını sorguya çekebilme onüçharf
Bir harf icinde doğar
ve o harfin kelimesine yerleşir dua
Cümlesinde kendi'mi bulur ispatta ifade eder sevgi
Konuşmaya başladığımı ben hatırlamam sevgilide
Çünkü sevgiyi öğrenmiş olanlar
ancak konuştuğumu unuttuğum zaman öğrenmiş olduğumu hatırlarlar
Onüçharf çocuk gibi yazısız, boş tahta gibi,
zihnen ve ruhen bomboş mu geliyor?
Bir işaretler ağıdır dua'da sevgili
Ister istemez yabancı kalan bir taraf vardır insanda insana
Kendine hemen bir ifade alanı oluşturur
aşıkların feryadı figanında nuru dilarada acayip sesler
Aşık olmak onüçharfin dilini öğrenmektir
Kendini ifade eder hale gelen aslını bulandır
Yerini bulanlar büyümek, çocukluğunun dilini terk edenlerdir
Bu dili tamamen unuttuk,
çünkü artık olgunların dilini konuşuyoruz aradığımızı bulamadıklarımızda
Geç köşeye, tek ayak üstünde dediklerimiz ertelenmiş bir dildir
Saklı kalan bir tarafı varolan bir tehdit içeriyor onüçharfe nefessiz
Her gerçekte bir çocuk, bir köşede bir şeyler saklar
Çocukluğun ertelenmiş dilidir onüçharfimiz
El ayak çekildiğinde okumaya başladıklarımız,
sakladığımız şey cümlelerde
Tadını bile ruh, beden büyüdüğü zaman kendi de kaybeder
Sen boşver onlar düşünsün dediklerimizde,
onu sakladığı yeri unutur akıl
Kalp ve ruhta başka bir şeye dönüşür ama yok olmaz onüçharf
Benim için asıl olan öğrendiğim bir yabancı dil onüçharfli dua
İçinde yaşadığım dağ taş ve toprak statüsünde düşüncem
Öyle ki insandaki dil pek dil sayılmaz, duada böyle düşünüldüğünde
Dilsizlik yalnız sihirli bir biçimde
sorunu çözüvereceği pek akıl kârı bir yaklaşım değil sevgilide
On üç harf okuma dersi ihmale
ve geri kalmışlığa yol açan yalnızlığa karşı bir duadır
Beyaz örtüye merhaba derken mevsim
Kültürel, uygarlık öncesi değil doğal bir oluşum aradığımızda
Hiçbir şey yok burada'der yazılmamış, boş bir sayfa gibi
Hiçbir şey yok aslında tarifsiz mutlulukta önemli öteki
Onüçharfte sonucun kanıt haline gelmesi zaten çocuk gibi
Gelişmeye ve büyümeye muhtaç kendısinde verili sorunlarıyla
daha da karmaşık hale getiren yürekler
İçimizdeki çocukların başka bir dili var!
Ya kendine teslim olmak,
yada çekip gitmek ya da sorumsuzluk bu yoksul garip köylünün dili
Kendiyle iletişim kuramayanlara,
onüçharfin dilini öğretmek neredeyse imkansız
Utandım kâr taneleri altında ama nefesini utandırmadım bir ağaç altında
Zerrelerini saatlerce güneş içtikten sonra arka üstü uzandım gökkuşağına
Bir şeyler arıyormuş gibi giden günlerim oldu
Biraz daha ısrar eden sessizliğinle dolaşıyor sonbaharın son yaprakları
Bir örümcek sessizliğiyle ne yaptığımı bilmeksizin aynı hareketleri tekrarlıyor titremelerim
Aradığın orada! der gibi
Mehtabı yakalamaya çalışan çocuklar gibiyim
Mantığın sıkıcı çerçevelerinden dua ile kurtulan düşüncelerim artık başı boş
Kelebek gibi uçuşuyor kar taneleri
Ve cisimim manada bir ölü sessizliğiyle kımıldamadan upuzun öylece kaldı
Bana hiç bir şey, hiç bir şey sormayınız!
Söyleyemem
Sanki, beni alarak geçmek için engine gönlümle seyrettim
ben bu akşam
İç çekerek bakıyor merhamet bekler gibi
Kırılmış penceremden içeri giriyor kar taneleri
İçimden dualar gibi geçiyor donmuş aşk kıvılcımları
Sararmış bir yaprağından dalından titreyerek düşüşünü kıskanıyor semavi kar taneleri
Bir gaye arıyoruz onüçharfte
Bırakınız, bakışlarım böyle dağınık, zamandan uzak
An'da her şeyden uzak,
hayatın gizlediği bir mânâda bir an başbaşa kalayım
Yaşamaya susamış olan ruhumuz,
durmadan,daima duada makam istiyor
Son hedef, öyle bir duruş noktasıdır ki;
oradan öte arzu edilecek artık hiç bir şey yoktur
Bunun içindirki, biz kendi kendimizi inşa ediyoruz
Akisler var akşamın indiği gönüllerin pusularında
Ses yok sağırların dünyası gönül musikisini dinledi her hatıra
Besmelesiz ve abdestsiz her an bir kıyafete giren ruh artık kendisini çoktan unuttu
Kendimi inşa ediyorum onüçharfle
Yani sizinle tesis etmeye mecbur olduğum münasebetlerle
Uygun bir şekilde makamında sessiz sedasız dualarla kendimi size takdim ediyorum
En gizli düşüncelerimiz ve en mahrem hislerimiz tamamıyle saklı kalıyor
Kendi içimizin hareketinde her düşüncemiz maskelidir
Ve onsuz yaşamanın imkânı yoktur
Burası gönlümüzün son secde ettiği yer
Burda beni şehit oğluna benzetti nurlu, kır sakallılar
Derdimi unutturdu bir ölüm hatırası
Sadece varolmaları yalnızlıkla müthiş samimiyetleri öteki olmakla kendilerine
Unutulmaz bir ders haline getiren bunun adı farktır
Onüçharfin ürettiği bir şey, seslerin, işaretlerin başkaldırmasıyla
Anlamların çoğulluğunda anlamsız teklikler
Tenezzül edilen bir dilin ötekine tercüme edilmesi onüçharf
Takvim yaprağının sonunda nefreti ve aşağılamayı içselleştirmiş kayıp çocukluklar
İşte, gördüğünüz gibi,
ne kadar da gelişmemiş,
ne kadar da ilkeller geceleri çocukluğuyla oturamayanlar
Kendi çocukluğunun kaybolmuş diline sağır kalmış
ötekine yansıtarak aşağılamakla mutlu oluyorlar
Ne kadar sevimliler!
Ne kadar saf ve temizler!
Çocuksu ve saf
O n Ü ç H a r f bir nefes = A Ş K
(Seniseviyorum) (kalp) (Ruh) =(Dua) (Allah’a Şükrüne Kulun)
yed02112009… Aşkın RenkleriSon şiir’i…
__________________
Bilmediklerimi ayaklarımın altına alsaydım başım göğe ererdi Hazreti Hanefi
http://www.beyazrenkler.org/forum/showthread.php? t=22536
Engin DemirciKayıt Tarihi : 22.11.2009 00:00:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Engin Demirci](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/11/22/o-n-u-c-h-a-r-f-garip-coban-siradisi-askin-renk-leri-www-beyazrenkler-org.jpg)
Dedin: … فَإِنِّي قَرِيبٌ Ben ki sana çok yakınım. Bakara-186
Dedim: Evet biliyorum sen bana yakınsın ama ben senden uzağım, keşke ben de sana yakın olabilseydim.
Dedin: وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَ دُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ
Rabbini sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Araf-205
Dedim: Buda senin yardımını ister
Dedin: أَلَا تُحِبُّونَ أَن يَغْفِرَ اللَّهُ لَكُمْ ALLAH’ın sizi bağışlamasını istemez misiniz? Nur-22
Dedim: Tabii ki, beni affetmeni çok isterim.
Dedin: وَاسْتَغْفِرُواْ رَبَّكُمْ ثُمَّ تُوبُواْ إِلَيْهِ(Öyleyse)Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. Gerçekten benim rabbim, esirgeyendir, sevendir. Hud-90
Dedim: Çok günahkârım, bu kadar günahla ben ne yaparım?
Dedin:أَلَمْ يَعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ هُوَ يَقْبَلُ التَّوْبَةَ عَنْ عِبَادِهِ ALLAH’ın, kullarının tövbesini kabul edeceğini.. ve ALLAH’ın tövbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâlâ bilmezler mi? Tevbe-104.
Dedim: Defalarca tövbe edip tövbemi bozdum, artık yüzüm kalmadı.
Dedin: اللَّهِ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ (2) غَافِرِ الذَّنبِ وَقَابِلِ التَّوْبِِ ALLAH aziz ve bilendir, o günahları bağışlayan ve kullarının tövbesini kabul edendir. Ğafir-2/3.
Dedim: Bunca günahım var,hangisinin tövbesini yapayım?!
Dedin: إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًاALLAH bütün günahları bağışlayandır. Zümer-53.
Dedim: Yani yine gelsem yine beni bağışlar mısın?
Dedin: وَ مَن يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلاَّ اللّهُALLAH’tan başka günahları bağışlayacak olan yoktur. Ali İmran-135.
Dedim: Ne kadar güzelsin ALLAH’ım! Bilmiyorum bu sözlerin karşısında niçin böylesine içim içime sığmıyor ve erimeye başlıyorum, seni çok seviyorum.
Dedin: إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَ يُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ Şüphesiz ki ALLAH tövbe edenleri ve temizlenenleri sever.
Birden ‘İlahım ve Rabbim benim senden başka kimim var’ dedim.
Sen de أَلَيْسَ اللَّهُ بِكَافٍ عَبْدَهُ
‘ALLAH kuluna yetmez mi?’ (Zümer-36) dedin.
Dedim: Sen ki beni bu kadar çok seviyorsun ve bana karşı bu kadar iyisin ben ne yapabilirim?
Dedin: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اذْكُرُوا اللَّهَ ذِكْرًا كَثِيرًا (41) وَسَبِّحُوهُ بُكْرَةً وَأَصِيلًا (42) هُوَ الَّذِي يُصَلِّي عَلَيْكُمْ وَمَلَائِكَتُهُ لِيُخْرِجَكُم مِّنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ وَكَانَ بِالْمُؤْمِنِينَ رَحِيمًا
Ey inananlar! ALLAH’ı çokça zikredin. Ve O’nu sabah-akşam tesbih edin. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen Odur. Melekleri de size istiğfar eder. ALLAH, müminlere karşı çok merhametlidir. Ahzap-41/43.
Kendi kendime dedim: ALLAH’ım seni çok seviyorum
saygılar benden
ama bir şikayetim var..şiir listeniz çok kalabalık görünüyor..şiir adlarını biraz kısa tutsanız...
TÜM YORUMLAR (7)