gül kurusu akşam dökülüyor
kasabanın göğüne şişeden bardağa dökülen
kan kırmızı şarap misali
bir martı tünüyor deniz fenerinin saçağına belli ki yorgun
bilemezsin ...
göçerlerden değil ki
göçsün gitsin buralardan
turnalar kırlangıçlar da bölük bölük gittiler
o martı gitmedi...
bardaktaki şaraba bir yumruk yürek
köz düştü...
buz yeşili gözlerimin kutup ayazı değmiş sapağından...
yangın yeri göksu
yakamozlarda deli deli feveran kıyamet hengamesi
yandıkları kadar var ateş bu düştüğü yeri yakar...
koca çınar gölgesinde hüzün var
yalnız martının uzaklara bakan gözlerine sığınmış korku kadar...
saksıda pembesini yitirmiş begonya
bahçede ortancalar hüzzam dokunmuşcasına hüzün kokar...
kanamış sevişler soğuk duvarların yüzünde
sıcaklığına hasret bakar yorgun bitap düşmüş sevinçler
o martı kadar...
yağmura dokunup kan ter içinde
ıpıslak göğün sancısına saklanıp en uzağa kanat çırpmak...
gitmek kolay kalmak zor
her gün yeniden yalnızlığa doğmak her akşam yeniden ölmek
hadi gök kanatlı martı
son bir hamleyle yırt semayı çığlık çığlığa
son vapurun kampanası çalmadan sığın kimsesizliğine inat git...
Kayıt Tarihi : 10.4.2021 10:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!