Kara kuşlar hububata zararlıdır dediler de ondan oldu ilk canlıya kıyışım… Aslında tam öyle de değil, demem o ki cana kıyan birine ilk şahit olmuşluğum …
Bir gün söğüt ağacına kara kuşlar tünemişken bir kırma sesi duydum ve ondan sonra oldu bir katliama ilk şahitliğim…
Kara kuşlar vardı çocukluğumun sahrasına ekilmiş buğday ovasında… Ben Yusuf gibiydim ama yok hatta değil, Eyüp gibi hasta hasta peşlerinde… Bir gün bir amca ''Süleyman’ım'' dedi bana ve konuştu kuşlarla…
Konuşmak mı? Günahı boynuna ama belki de öldürüyordu onları, bilemem. Konuşmuştur belki de Süleyman, çocukluğumda krallığımı ilan ettiğim o tarlada... Kuşlarla…
Çöl kuşları vardı çölümde, onlarla konuşmaz da öldürür gibiydi Süleyman…
Ha bir de köyümüzün arka yanı ormanlık... Kurtlar dolaşırdı orda… Hatta bir kurt vardı, iki yavrusunun olduğunu söylerlerdi ininde,unutmam. Görürdüm orada burada hatta… Bir gün Süleyman vurdu iki yavrusundan birini, duydu bunu kurt… Üç gün uludu köye doğru, bir bendim içi yanan…
Şimdi söylersem kızarsın kara kuşun şarkısını… Benim dilimdir desem inanmazsın, yine başka eziyet… Hangimiz ana diliyle konuşur ki…?
Hangimiz kuş değiliz ki bir öteki için, ve hangimiz kurt…? Ve açıkçası: Çoğu zaman kurt gibi gördüklerimiz aslında birer kuş ve kuşa benzettiklerimiz birer kurt değil mi? … Şimdi durmuş Medine'nin gölgesinde bir şehrin emini kılıyorum seni ve medeniyetinin göğsüne çığlık çığlığa haykırıyorum sesimi;
Çöllerine düşürdüğüm rükû ve secdelerim adına bağışla beni…
Rabbinden dile! Günahkâr halimin affını…
Günahıma sebeptin sen; dilersen yeniden belirle safımı…
Temizle ey sevgili, temizle evhâmımı…
Mehmet Şerif EkiciKayıt Tarihi : 30.6.2014 01:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!