Hüzün ağırlığında dizeler düşüyor satırlarıma.
Şiirin şairi modundayım:
“Göğsüm daralıyor, yüreğim kanıyor.”
Coğrafyanın başta bu şehri olmak üzere,
Bazı şehirlerini cayır cayır yakasım var.
Gelme üstüme gece, sakın benden.
Ayazmış, boranmış, fırtınaymış,
Takarsam namerdim!
Ulaşabildiğim bütün yıldızlarını söker alırım,
Değme karanlığıma;
Söndür ışıklarını!
Sen kimi sevdim be güzelim?
Sen kimi sevdin?
Beni mi, hazlarını mı, yoksa sadece kendini mi?
Aşk dediğin paylaşmak değil miydi,
Aynı gökyüzünü?
Yıldızlar yokken de başını kaldırmak,
Bakmak değil miydi göğe?
Yokken de var gibi yaşamak değil miydi?
Aynı yağmurun altında içlenmek değil miydi,
Birlikte ıslanır gibi?
Ki az mı ıslanmıştık özlem sağanaklarıyla donanmış,
Bulutların taşıdığı hasret katarları altında.
Sevgilim…
Sevgilim.
İyi aç kulaklarını;
Ve hatta yüreğini, dinle!
Bu son sözümdür,
Halden ve sözden anlayana:
Aşk belki her şey,
Belki de hiçbir şeydi.
Emekti, yürekti,
Yahut Yaradan’dan dilekti.
Oydu, buydu, şuydu;
O, bu, şu değildi.
Hepsinden önemlisi aşk;
Sonsuz vuslata söz vermek,
Verdiğin sözün altında ezilmemek,
Sözünü yememek, içmemekti.
Islak dudaklarını,
İçimin sana açmış çiçeklerinin üzerine,
Asit misali değdirip soldurmamaktı.
Çünkü ilke meselesiydi,
Olmak ya da olmamak.
Olunca ilkelerinle,
Olmayınca ilkelerin için olmayacaktın.
Ve şimdi İlkelerim için yokum.
Çünkü bu sen, o sen değilsin!
O sen ölümde olsa sonunda,
Sözlerinin ardında duracağına inandığım,
Bu sense bir sabun köpüğünden farksızsın.
Bu yüzden içim kurumuş bir çöldür aşkına.
Dünyaları feda,
Gölge düşmesin diye dua ettiğim,
Bakışına bakış değdi,
Sözlerine yalan bulaştı.
Ki ben,
Sana bir melek,
Masum bir bebek,
Bahara adanmış bir çiçek gibi inanmıştım,
Ona yanarım…
Kayıt Tarihi : 14.2.2012 12:49:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!