Bir kehribar kaya belki...
Bir tek köpük bile bırakmadan, o bildik karadeniz dalgasının
üstünde patladığı...
Ya da tersine,
incecik dallar ardında üstüne sızan damlacıklara sevinen,
öylesine
kendi halinde
bir kehribar kaya işte.
Kuytular geldi şimdi aklıma.
Neden bilmiyorum.
Acı zehir yeşili mısır tarlaları... kuytular.
Memelerini açardı kızlar,
doyumsuz yuvarlak
ve onca taze
ve onca ürperten
kıpırtılarla.
Her şey o kadar ani ki,
dokunursam...
doruklar boşalır içimden
kütür kütür akarak.
Yılan kıvrımlı dik ve derin vadiler boyunca
kimse durduramaz gibiyim.
Ne kuytular görmüşüm.
Belki de yüreğim, dolmuştur gırtlağına kadar.
Şubat ayında
yamaçta
derenin ayazına ve karanlığa
türkü söyler gibiyim.
Sevda mı bu?
Ne ki?
Hiç bir betimlemeye uymaz.
Sadece
o koca dalgalardan kalan köpükcük,
o çiğ damlası,
o azgın sel,
o derenin ayazında karanlığa türkü söylemek kadar
birdenbire bir şeydi.
Hissedildi, o kadar.
O kimdi ki?
Bir kehribar kayaydı belki.
Kayıt Tarihi : 25.3.2004 11:06:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!