Yırt at bu gölgeler kisvesini.
Bu bilgisizlik ağını.
Bu kokuşmuşluğun prangalarını.
Yaşarken böyle ölmeyi.
Bu şuurlu cesedi.
Bu portatif mezarı.
Evindeki bu hırsızı.
At bu kostümü seni boğan ve aşağı çeken.
Senin tüm sevdiklerinden nefret eden bu düşmanı.
Bilgisizlik sel gibi akıyor topraktan.
Akıntıları çekip götürüyor seni.
Sürüklenip gitme aşağılara.
Yararlan geri akıştan.
Güvenli kurtuluş limanını ara.
Oraya demir at ve bir rehber bul kendine yolunu Bilgi Evi'ne çıkaracak olan.
Orada göreceksin gönülden pırıl pırıl ışıldayan parlaklığını.
Eğer ruhunu hapsedersen bedeninin içine
kendini alçaltarak şöyle konuş :
"Bilemem. Korkuyorum.
Gökyüzüne çıkamam ben.”
O zaman Uyandır uyuyan ruhunu.
Niçin teslim oluyorsun ölüme, ölümsüz olabilecekken?
Kendi karanlığını boşalt,
ardından ışıkla dolarsın.
Olamaz daha büyük bir hata,
Kendini bilme gücü varken onu kullanmamaktan.
İstemek sadece ve onu bilme ümidini taşımak,
bir yoldur dosdoğru İyilik'e götüren.
Aşılması kolay bir yoldur bu.
Gelecektir her yere O, seni karşılamak için.
Bak, o görünür;
hiç beklemediğin zamanlarda ve yerlerde.
Sen uyurken ya da uyanıkken.
Sen seyahat ederken,
su ya da kara yoluyla.
Gece ya da gündüz.
Sen konuşurken ya da sessizken.
Sebebi şudur:
O HER ŞEYDİR,HER YERDEDİR
ASİFİLİZ
Kayıt Tarihi : 10.6.2021 12:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!