O Hep Oradaydı - Garib Çoban

Engin Demirci
940

ŞİİR


61

TAKİPÇİ

O Hep Oradaydı - Garib Çoban


O Hep Oradaydı - Garib Çoban

İnsan, hayatın bu ikili, birli oyunu nasıl okumalı?..
Bir komedinin tadını çıkarır gibi bu örüntünün tadını çıkarın.
Yağmur yağar.
Çünkü su bulutların ağırlığını taşır.
Gözyaşları düşer.
Çünkü acı ruhun ağırlığını taşır.
Belirli bir kalıbın aktığı şekilde akmasını değiştirmeye veya durdurmaya gerek yoktur.
Her ne kadar her zaman kaçsan da aşkım.
Sen benim ebedi hediyemsin, ah evet!..
Tıpkı su sıçraması gibi!..
Aynı su onu hep terk etse de, durmadan.
Hep aynı yerde kalıyor.

Bir hava eser ve söylemenin en iyi yolu açar Eylül yağmurları.
Yokluğunla ruhum arasında, sessizliklerim uyuyor.
Gündelik hayata yabancı, anılarına kilitlendin.
Hasret, tenim ve iç çekişlerim arasında.
Travmanın sürekli delinmesi, tüm kurşunların doğrudan oraya isabet etmesinden daha kötü bir şey olamaz.
Bu, hala kanayan içinizdeki çocuğa geri döndüğünüz zamandır.
Ve işte o zaman sizi kalıcı olarak kaybederler.

Dualarla ellerinin okşamalarını saklıyorum.
Birbirimize verdiğimiz öpücükler, çok günah işlediğimiz geceler uzak.
Ey Garib, kalbine söyle sakin olsun.
Çünkü başına sadece Allah’ın istediği gelecek.
Gün doğumları yanınızda.
Yalnızlık diğer insanların fiziksel yokluğu değil.
Dünyalık putların arasında, hiç kimseyle karşılıksız sevgiyle önemli bir şey paylaşmadığınız hissidir.

Kalıplar, desenler, örüntüler, kendiliğinden değişebilir, bırakın kendi kendine değişsin.
Kişisel bakım bencil olmak veya kendini şımartmak anlamına gelmez.
Gülüşün, bakışın, sesin, seni seviyorum, kokun, tenin, öpücüklerin.
Onlar her zaman benim bir parçam olacaklar.
İstediğim, sevdiğim her şeyi yanında taşıyorsun.
Ama içimde bir şeyler bıraktın ve sevdiğim her şeyin içindesin ve bu iz silinemez.
Daha önce okuduğum kitapları okuma ihtiyacı hissediyorum.
Çünkü her yeniden okumamda sanki ilk kez yeni bir kitap okuyormuşum gibi geliyor.
Önemli olan, başkalarına cömertçe verdiğiniz nezaket ve sevginin aynısını kendinize de göstermenizdir.
Ne mutlu bükülebilen kalbe.
Çünkü asla kırılmaz.

Enerji seviyelerindeki bu farklılık, akışı mümkün kılıyor yoksa durup durur...
Celâl-cemâl esmaları çift kutuplu, bir ucundan diğer ucuna kesintisiz bir salınım ve her bir anlık görüntü büsbütün kemâl...
İnsanı, okumak dünyayı değiştirmenin yavaş ama çok güçlü bir yoludur.
İstediklerinizi elde etmenin ilk adımı!..
İstemediklerinizdne kurtulma cesaretine sahip olmaktır.
Sarkacın tamamı siz olduğunuz için, sarkacın salınımında o anda nerede olduğunuz pek önemli değil.
Nereye sallandığı umurunuzda değil...

O tarafta aşkta, kabulde bu tarafta bilgelikte, irfanda, inkarda görünebilirsiniz.
Ya da ne bileyim ortada, hiçbir ayrımcılığınız yok, subhanallah.
Gece kadar karanlık bir yerdeyken dünyayı aydınlık görebilseydin, o sana aydan daha muhteşem görünürdü.
Çünkü sarkaç sizsiniz, siz büsbütün varoluşsunuz, hiçbir ayrım yoktur.
Çünkü ayrı bir şey yoktur, akışın hiçbir saniyesini ayırt edemezsiniz.

Allah'ın mülkünün dışı, melekutunun kapsamadığı alan yoktur.
Sarkacın hangi ânında olursanız olun, siz osunuz.
Evet, her esma zuhûru ânında kemâl üzredir.
Yani oyun icabı çift-kutupluluk dualite var görünür ama yoktur.

Fiil olarak.
Ayrılık var ama.
Ayrılan kimse yok.
Zaten öyle...
Aşkın girdiği açıklıkla, korku da gizlice içeri girer.
Size söylemek istediğim şu ki!..
Eğer çok sevme yeteneğine sahipseniz.
Aynı zamanda çok acı çekeceksiniz.
Ana nokta bu!..
Çünkü her ayrılık ve boşanma aynı zamanda bir ölüm sayılır.
Ölümcül derecede zararlı olan ayrılık değil.
Ayrılık içinde olduğunuz fikridir.

Oysa hiçbir zaman 'ayrılık içinde' olan kimse olmadı çünkü siz hem de ayrılık olan şeysiniz, evet o da olana dahil...
Bir beden kalpten asla ayrılamayacağınız gibi, şahsen kendinizi de zaten kendinizden asla ayıramazsınız; onu da o oynuyor...
Ve aziz ironi şu ki ayrılık ateşinde yanan kalbimiz ayrılık nedir bilmez zira bir nefes ayrı kalmış değil.

Böyle böyle
Nokta-i hiçi derler.
Boşluğun bilgeliği, yokluğun irfânı ile sevginin doluluğu, aşkın gizli hazinesi arasında gidip gidip gelirsiniz.
Boşluk ve doluluk.
Bir çiçeğin özünden geçmek gibidir.
Sevgi, masumiyet kılığına girmiş kaderden başka bir şey değildir.

Her ikisi de sizin olduğunuz şeyin, aşkın ve bilgeliğin salındığı iki uçtur.
Ve siz her ikisinin de özü olan O tarife gelmeyensiniz.
Peki sözüm ona bu hiç gerçekleşmeyen olaydan sonra sanatınızda, hayata bakışınızda bir değişiklik oldu mu?..
Evet, her an değişir durur.
Kaybetmekten daha tehlikeli olan kaybolmaktır.
Hikâyesini kaybeden, kaybolur.

Hiç kimse şunu söylemekten özgür değildir.
Dünya benimle burada ve şimdi başlar.
Bir mevsimde bu boşluğun bilgeliği varlık sahnesi, hayal perdesi kurulmazdan evvel, amâdaki bilinmezlik sırrı vardı.
Sonbaharda her tablo büsbütün siyahtı, fenâ vadisi.
Varsa yoksa yokluk.
İsmi-resmi yokluk...
Sadece siyah resimler ve siyah heykeller vardı.
Her şey siyahtı.
Boşluk, siyah!..
İçindeki ses olayım dedim.
İçimdem oldum.
Olsun..
Her şeye rağmen kalbimiz bir adım önde olsun.
Dilden evvel.
Affetmemek de bir seçim, sonuçta.
İnsanın kendine olan özür borcu da bir gün,teşekküre dönüşüyor.
Yaşadıklarının hikmetini kavrayınca.

Ve sonra bu 'Şey'in büyük patlaması oldu.
İki olan ne varsa yumulur ve boşluğa düşersiniz.
Ve her bir fikirden ve renkten tamamen boşalırsınız.
Ve sonra, tamamen boş olduğunuzda, doluluk gelir.

El-fakru fahrî zikrini kim bitirdi.
Gökte her ne varsa yere indirdi.
Kesinlikle ve tamamen gökle yer arasında bir çekim başladı.
O anda tam boşluk, tam doluluk haline geliyor.
Buna aşk patlaması diyebiliriz.

Boşluğun, bilgeliğin en uç noktasına ulaştığınızda, hayır hayır dibini bulduğunuzda doluluk gelecektir zira uçlar birbirine değer...
Kim ki kendin yok ederse Mısriyâ.
Yokluğun tâ gâyetinde var olur.
Kim ki aşkın dârına ber-dâr olur.
Cümle uşşâk içre serdâr olur.
Olur a...
Zira kalbin boşluğu varoluşun doluluğunu içinde barındırır.
Konuşunca dinliyeceğin, yada birlikte susacağın yanı olmalı insanın teheccüt vakti.
Bir tohumda ağacın bütün macerası mahfûz ve meknûz durur.

Bir anda bâtındaki boşluk, quantum potansiyel zahire çıktı.
Ve çok çeşitli doluluk oluştu.
Ve işte o an her şey parlak renklere büründü, bir bir göründü.
Gidenler putlarıyla, kalanlar gönüllerindeki dualarla kalıyor.
İşte o andan itibaren durum değişti.
Patlama ânı...
Gerçekten sanki pufff!..
Hayret, ender, hayret, gerçekten şaşırmıştım.
Siyah ve sonra bum!…
Oyun sahnesi parlak renkler sevdanın derdinden
Ve ismini resmini takmadığım türlü şeylerle doluverdi içimi acıtan ağlamalar.

Gece cırcır böceği cıvıltılarıyla geliyor.
Hızla uçarak parlıyor, rüzgarın ıslığı yaşlı selvileri yüce bir şekilde hareket ettiriyor.
Uzakta bir ağustosböceği hüzünlü şarkı söylüyor.
İnsanları bir araya getiren şey kaderdir.
Bir arada kalmasını sağlayan şey gayrettir.
Bu yüzdendir ki kader gayrete aşıktır.
Tartışmak ve kavga etmek için hayat çok kısa.
Nimetlerinizi sayın!..
Ve seni düşünüyorum, gecenin güzellikleri arasında sen hep oradasın.
Karşılıksız severek duygularınızı gösterdiğiniz için asla özür dilemeyin.
Bunu yaptığınızda, gerçek için özür dilemiş olursunuz.

Sevdiklerinizle geçirdiğiniz anların kıymetini bilin!..
İstediğim her şey sende, sevdiğim her şeyde de sen varsın.
Sevmenin bir diğer adı da incitmemektir.
Sevdiğiniz size ait değil.
Size emanettir.
Ama yine de her ikisi de şu anda orada!..
Her iki uç noktada ama gerçekte ortada hiçbir şey yok.
Yok yere gidip geliyoruz.
Her zaman değişimden korkmayın.
Çünkü, Huu anahtar olabilir teheccüt vakti.
Şems vakti çok arzu edilen kapıyı açmak için.
Mesele birine hayatım demek değil!..
Asıl mesele birine hayat olabilmektir.
Azizim, hayat boş görünse de boşuna değil vesselâm.
(Y.ed - O Burayı Okuyacak Olursa Albümü)

Engin Demirci
Kayıt Tarihi : 29.9.2024 23:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Fevkalade zaferlerim olmayabilir. Fakat içinden sağ çıkmayı başardığım yenilgilerimle sizi şaşırtabilirim. Anton Çehov

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Hüseyin Pelit
    Hüseyin Pelit

    O hep oradaydı... gerçek dost gerçek yar da biz ayrılık zannettik .. hâlbuki kavuşacaktık tekrar...

    Hisli coşkulu duygular çağlamış ...
    Emeğinize sağlık...

    Selam saygı ve tebriklerimi sunuyorum...

    Cevap Yaz
  • Mustafa Bay
    Mustafa Bay

    Gelen, gider...
    Kalıcı olan "Yaradandır..."

    Oysa insan
    Her gün sabah olacak sanır!
    Her gece uyuyacak
    Hep aynı manzaraya uyanacak

    Hep sevecek
    sevilecek sanır...

    "Sanmak"
    Bile bile ladestir!

    Olması gerekenin "yavaşlığı"
    Dinginliği
    Sırası

    Olamayacağı anlamına gelmez...

    Zafer mi?
    "Bilincinin hep açık olmasını" sağladığında,
    O da yanındadır...

    Tebrikler Engin Bey...

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)