Belki en susuz zamanlarında rastladım ona…Hani insanların yüzlerinde kederli bakışların dolaştığı, mutluluk izlerinin sokaklardan silindiği, en güzel anıların, en tatlı gülücüklerin unutulduğu zamanlarda…
Hiç bir evden alev yükselmiyordu…Ama her bir evin penceresinden keskin bir “is” kokusu geliyordu…Hiç kimse, kimseyi suçlamıyordu…Ama her insan “bir cezanın” mahkumu olmuş izlenimini veriyordu…Kadın kadınlığına, Erkek erkekliğine, çocuk çocukluğuna yasaklıydı sanki…
Trafik işlemiyordu, günün ışıkları şehre çoktan vurmuştu, rüzgar ağaçların dallarına, okşarcasına değip geçiyordu…Bomboştu sokaklar…Akşamcı kahvehaneleri erken kapatmıştı o akşam, sokak serserileri evlerine kapanmıştı, külhanbeyi afili endamlarından eser yoktu…Ya parkta yatan
bank müdavimleri? Onlara ne olmuştu? İşin doğrusu bu ya…Kimsenin bunu düşünecek hali yoktu…
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Her bir mesajınızı özenle iç cebimde saklıyorum. İnsan nasılda dalıp gidiyor hayatın çarkları içinde. Bildiğimiz, yüreğimizi kanatan şeyler bunlar ama bazen bir bakıyoruz da uzun zaman aklımıza bile gelmemiş. Hızla değişen bir süreçte ve herşeyin birbirine girdiği yaşam savaşında(ama ben bunun kasdi yapıldığının farkındayım. Düzenin bir oyunu bu.)düşüyoruz kendi telaşımıza..
İşte bu sebeple yazılarınıza kıymet veriyorum. Bize bazı şeyleri hatırlattığınız ve bazen de aydınlattığınız için bizi, teşekkür ediyorum sayın Ülkegül..
Bu arada... Öğrencilik yaşamım boyunca benim de en çok sevdiğim ders Türk Dili ve Edebiyatı idi. Hala da severim ve önemserim. Madii olanaksızlıklar yüzünden yüksek öğrenimini alma şansım olmamıştı. Hala içimde yaradır..
Saygılarımla...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta