..O Elazığı özlüyorum..
Kışı da güzel di,yazı da.Hele mart ayından nisana geçiş dönemi,karların eriyişi,toprağın kabartıları ve doğanın canlanması.Ben yaşadığım o yıllardaki Elazığ'ı özlüyorum.Kerpiçten yapılmış evlerden oluşan mahalleleri,beton yığınlarına boğulmamış yem yeşil ovasını,ilkbaharda zümrüt yeşili tarlalarını,bağlarını,bahçelerini özledim,özlüyorum.Elazığın.Biliyorum geriye dönüş yok.Çevirme dediğimiz şimdi yüksek binaların,asfalt yolların oluşturduğu kerpiçlerle çevrili koskoca bir bahçe olan,meyvelerin her türlüsünün bulunduğu o çevirmeyi görmek mümkün değil,anlatsan da o yıllarda yaşamıyanlar inanmazlar.birtek beton bina Özcan apartmanıydı çevirmenin aşağısında,iki yanı ağaçlarla dolu olan derenin sol yanında Doktor İlhanlar caddesinin bulunduğu yerde az aşağısında foto şedele vardı.O derenin üzerinde iki tahta köprü vardı insanların karşıdan karşıya geçmesi için.Ben önce Cumhuriyet İlkokuluna yazıldım daha sonra yanında bulunan Murat İlkokuluna geçtim,nasıl olduğunu şimdi bile hatırlamıyorum,karne tatilinden sonra da Dumlupınar İlkokuluna devam ettim,barakalardan oluşan sınıflarımız vardı,Hergün o tahta köprüden geçip okula giderdim.Küçük Mezrada otururduk.Tek tük kerpiç evlerden oluşan mahallemiz bir toprak cadde ile şehir merkezine bağlanırdı.Bir büyük kanal yapmışlardı,bizim ev kanalın üstündeydi.Şevket'in bahçesi vardı,göz alabildiğine büyük,göz alabildiğine ağaçlık,yeşillik,bağlık bahçelik.Havuzları çeşmeleri vardı.Hele karadutları,badem ağaçları,erikleri...şimdi hatırladıkça yüreğimin derinliklerinden bir yerlerin ağrıdığını hisediyorum.Haşim ve Şevket Balişer Ağalarından iki kardeşlerdi ve o bağlar,bahçeler onlarındı.Şevketin bahçesi denilirdi.Daha yukarılarda Sakinenin bağı onun üstünde Alman bağları vardı.Gülmez tepelerine doğru Hasan Ağanın havuzlu evi vardı.Bir ziyaret vardı kanalın üstünde kom dereye doğru,Tek Ağaç'tı ziyaretin adı.Ben Elazığ'ın o halini özlüyorum.Sevgilime aşk mektuplarımı o yıllardaki Elazığ'da yazmıştım.şiirlerime de o yıllardaki Elazığ'da başlamıştım.
Sabahları:simit var simit arpacının unundan,karaçalı suyundan,nohut ekmeği simit var sesleri şu an kulaklarımda çınlıyor gibi.Bende satmıştım hastahanenin arka sokaklarında.Deli hastahanesi derdik,tımarhane derdik o yerlere.
Her mevsimi ayrı bir güzeldi Elazığ'ın.Ben Elazığ'ın o yıllarını özlüyorum,o yıllardaki Elazığ'ı seviyorum.Mahalleli biribirine dos,evler bütün çocukların evleri,insanların hepsi tanıdık,hepsi dost.Sekiz köşe şapkalarıyla,yumurta topuklu ayakkabılarıyla,şalvarlarıyla,tabakalarından sarıp içtikleri tütünleriyle,kara kaşlı,kara gözlü insanları,can dostları,Acısı,sevinciyle iç içe kaynaşmış o Elazığ'ı özlüyorum ve ben o yılların Elazığını seviyorum.
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
gakkom agam öyle güzel anlatmışsınki o yılları ve elazizi şimdi bizler içinde olduğumuz halde o günlere özlem duyuyoruz hasretine kurban olduğum gurbet elde özlenmezmi ... elbet özlenir ..
yüreğine saglık fikri ağabeyim
çocukluktaki herşey bir başka güzeldi.geçmişi arıyoruz hepimiz.o zaman her şeyin tadı da anlamı da bir başkaydı.bizim oralarda daha da bir başkaydı .ben de malatyalıyım değerli dost.Allah bugünlerimizi aratmasın.dünü bile arar hale geldik.sağlıklı mutlu kalın
Ahhh yüreği güzel dost aldın götürdün beni yıllar ötesine,Nailbey mahallesinin çamurlu sokaklarına,mavi gişeye,gölcük sinemasına,çağala topladığımız Harputun bayırlarına,top oyadığımız kırk gözelere,Atatürk Ortaokulunun sıralarına,Yolyemez amcanın caddeyi bölen yürümesine,bit pazarındaki satıcılara,kuyulu köyünün çileğine,sun ovanın karpuz tarlalarıa daha neler neler,yüreğinize sağlık,müthiş bir nostalji yaşadım.Duygulansamda o günleri o yaşantıyı ve o bair Elazığ'ı bende özledim,özlüyorum.Saygılar efendim.
Elazığ ! bir doüu kenti, bir çoğunun adını dutmaktan çekindiği kara kışı ile tanınan güzeller güzeli şehir, gitmekten, görmekten mutluluk duyduğum harput, çok güzel bir yazı okudum canım abim, sağolasın tam puanımla kutlarım..
Fikri Beyin ne zaman bu yazısını okusam hüngür hüngür ağlamak gelir içimden..Neleri özlememki..Damda uyurken üstüme düşen yıldızlarımı, bağlarınımı, karpuzu soğutmak için sepetle saldığımız kuyuyumu...Bakır teştin altında sakladığımız yemeklerimi, tel dolabımı, mis gibi tereyağınımı...Orciğini, pestilinimi, dut kurusunumu, gadan alam deyişinimi dedemin..Neleri hatırlarımda ağlamak dökülür gözlerimden yüreğime........Ne iyi ettinde yazdın bunu dost..ne iyi ettin...))
Bende çok özlüyorum, bende.......
Güzel anlatım,yüreğine sağlık,tebrikler
Elazığda 2.5 yıl görev yaptım. Doğuya ilk gidişimdi. Farklı bir ortam bekliyordum hani tek katlı evler falan. Ama yaşadığım büyükşehirlerden farkı yoktu. Fakat betonlaşma içindeki halk davranışı , köylerdeki insan samimiyetini koruyordu. Şehirdeki insan davranışının tezatlığı beni bunalttığı zaman, Harputa çıkardım. Hava kararmaya başlarken Balakgazi çay bahçesinde akşam çayımı içer, şehri tepeden izlerdim. Benim şehirden kaçtığım tek yerdi, harput ve hazar gölü. Anılarımı hatırlattınız teşekkür ederim.
'şimdi dut pekmezinden yapılmış orciği o eski tadında orciği bulan varsa lütfen bana göndersin..'
Bulan olursa bende isterem:))
Ah şairim bende çocukluğumun Istanbul'unu özlüyorum geçmişe özlem duymak şimdiki kirlenmişlikten kaçmakmıdır ..
özlemi öyle anlatmışsınız ki bende hayallere dalıverdim birden başarılar:)saygılar
YÜREGİN DERT GÖRMESİN TEBRİKLER
BEN DE AĞAM.
DOKSANLI YILLARIMIN TAMAMI SİVRİCE'DE GEÇTİ.
eL aZiZ iLi
Türkün tarihinde önemli mühür
Maziyle çoşuyor El Aziz ili
Fırat’ın koynunda bir aziz şehir
Atiye koşuyor El Aziz ili
Buram buram tarih kokar mazisi
Haçlıyı yıldırdı Belek Gazi’si*
İslam’ın geçmişte altın yazısı
Şerefle taşıyor El Aziz ili
İster tel de ister isot kebabı
Şalvar kuşak yelek milli esvabı
Harput’ta ermişler ilin sevabı
Dergâhta pişiyor El Aziz ili
Gakkoşlar diyarı işte burası
Dünyada meşhurdur Çayda Çıra’sı
Oğlunda kızında gönül yarası
Sevdaya düşüyor El Aziz ili
Ağın’da leblebi Sivrice’de bal
Baskil’de kayısı yıkılıyor dal
Arıcak Gûleman Maden’e emsal
Halinde yaşıyor El Aziz ili
Biraz mola verir Keban’da Fırat
Mahzun mahzun akar Palu’da Murat
Karakoçanlıda GÜLeçtir surat
Kederi boşuyor El Aziz ili
Boğaz kere üzüm dutu mermeri
Pekmezi pestili Orcik Şekeri
Fabrikalar bitmiş gariban yeri
Soğuktan üşüyor El Aziz ili
HİDDETÎ’yim mertler diyarı bence
Nezaket sahibi insanı ince
Yiğitlik dürüstlük dostluk denince
Haddini aşıyor El Aziz ili
Belek Gazi: Elazığ'da ne hikmetse bu efsanevi kahramanın ismi Balak Gazi olarak geçer. Yayınladığım 3 ciltlik tarihi dökümanter eserin bir bölümü Haçlılar'dı. Belek Gazi'nin yaşadığı dönemi değişik kaynaklardan araştırmıştım. Benim okuduğum kaynakların hiç birisinde Balak Gazi olarak geçmiyordu.
Fikret Oğuztürk
Bu şiir ile ilgili 22 tane yorum bulunmakta