baba!
bu bardağın kanı
adımlarına batacak
bak
menekşesi dalını kesmiş
mermerin kiniyle
bozulsun renkler
suni kendisine.
sen bununla
bir daha su içemezsin
parmaklarını kemirir
tomurcukların ayrılığı
damağına yaralar kusar
parçalarının dağılmışlığı.
düş-mü diziyorsun?
gözlerin
uzak alıyor yanı başına
gittiğin g-öl müdür?
o baktığın yerden
hiçbir yere mi gidilir?
baba…
kemiklerime örtünün demekten bıktım
emekleyen patikalar, soluk soluğa
yüreğime atılıyorlar
ellerim
ilkbahar canı, umutlarım
kurumuş akarsu yataklarında
taş üstü bir damla.
nasıl yağıyorum bir bilsen
bulutların arasından
kör dünyayı
lal kalbimle heceliyorum
biraz avaz
biraz taşra.
baktığım renklerin dudaklarında
su ve hava bulaşıkları
kırık bir mezar mermeriyle
gözlerimi boyayıp
çivileşen parmaklarımla
adını konuşuyorum
topraklarla yıkayıp dudaklarımı
fazlalıklarımı üflüyorum
tozdan adamlara.
eşyalar, eşyaların olsun
bıraktım ruhumu
azattır artık
azaptadır…
Mustafa yeşilkaya
Aralık 20007
Kayıt Tarihi : 3.1.2008 12:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!