Denizlerden
Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin.
Bilsen
Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan
Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
Ne sen,
Ne ben,
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Devamını Oku
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Sayın yoldaş,
sosyal demokratlık bu milletin değerlerini toptan reddetmek değildir.İşimize gelince kızıl bayrak,işimize gelince yeşil bayrağa hiç sarılmadık.Biz bir tek bayrak biliriz dedelerimizin kanıyla boyanmış al bayrak.Yüzde doksanı farsça olan bir dilin dil sayılıp konuşulması için birileri bu kadar çırpınırken sesini çıkarmayan; hatta onları destekleyenlerin de ne kadar öztürkçeci olduğu tartışılır.Bizim derdimiz değerlerimizi küçümsemeyelim,şu şiir bütün Türk edebiyatının en önde gelen on şiirinden biridir.Bunu ben söylemiyorum,kendisini sosyalist addeden onlarca edebiyat profösörü söylüyor.Hoş bizde herkes doktordan çok sağlıktan,mühendisten çok makineden,pilottan çok uçak kullanmaktan anladığı için bu görüşlerin de bir önemi yok tabi.Saygılar.
.Benim kimsenin eleştiri hakkını elinden almak gibi bir niyetim yok.Sadece hakaretlere cevap verdim.Tıpkı sizin adımı kullanarak hakarete yeltenmeniz gibi.Olabilir kapasite meselesi.Terbiyenin camının çerçevesinin indirildiği bir yerde benim işim yok.Selâmetle.
Beni tanıyorsanız o zaman sınırlarımı ve kaldıracağım ölçütü de bilmelisiz.. Keskinliğim şahsınıza değil..genel yapıya ve görüşlerinize..Ve siz Atatürk yolunda olan size özellikle, yobazların bilimsel veriye dayanmayan ve kamu oyunu altatan-kandıran tahmini yüzedelerini, burada tekrarlarsanız çelişki yaratırsınız… Bunu irdelemek isterim…
Diger dediklerinize de katılmıyorum..saray sanatı halkım sanatı olmaz..Anadolu yakamızda gerçektende halkın bağrına bastığı dediğiniz konumda aşık ve sanatcılar, şairler vardır..Ama çağdaş sanatımız..edebiyat ve şairlerimizde de gerçek halk sanatını işleyen, yazan ve edebiyatta yer alan pek çok ustamız, santcımız vardır..Bunlar santın kötülüğüyle, çirkiniyle değil bizzat güzellikleriyle halkla iç içe dir..Arap asimilisyonlu kültür ve sanr ve santı bizim sanatımız değildir…seversiniz, izlersiniz başka..Ama illa tutup bizim santımızdır, neşemizdir..güzelliğimizdir diye kendinizi kandıramazsınız..Onu bırakın Araplar yapsın..Neden İran sanatıyla özentisiyle, Farsça kökenle kendimizi halen bu çağda kandıralım ki..Diyorum ki kedninize gelin, özünüze dönün..onun güzel santını işleyin..Atatürk devrinleri içinde yer alan en önemli nokta Türçe yazım dildir. Ve o boşuna yapılmamıştır! Bunu o halde sizin dahi iyi bilmeniz gerekir.. Ve kaldı ki Atatürk devrimleri şu anda dahi nerdeyse 100 yıl geride kaldı.. Önmeli olan cağımızda onun ruhuyla yeni yeni ve cağdaş, özümümüze ve dilimize bağlı ürtemek üretmek..üretmek..olmalıdır…Yoksa kuyruğu sancılılar..hâlâ geri dönüş için yok Ahmet Haşim arapça, farça aşılamalarla o kuyruk acılarını işte nerdeyese sizi dahi kandırdıkları sanısıyla geriye dönüşün duasına yatmışlar avuçlarını avuyorlar..şiirle karın doyuruyor..gerçek yaşmadan kopuk yükseklerde siirlerle dans ediyorlar…Hem sizi ve hemde kendilerini kandırdıklarını bile .bile..Neyse..Burda noktaldım..İyi akşamalar..
Yenilir yutulur hale gelmek için fon müziğine ihtiyaç duymayan aksine kendi müziğini yine kendi ortaya koyan nefis bir şiir.Aslında bir edebiyat eserinin değerini ne halkın beğenisi ne okuyucu ilgisi vs. değil o eserin mensup olduğu edebiyattan çıkarıldığında boşluk yaratıp yaratmadığı belli eder.Değil Ahmet Hâşim'i yalnızca O Belde şiirini edebiyatımızdan çıkarsak ideolojik saplantıların insanda açtığı derin boşluk gibi bir boşluk oluştuğunu görürüz.Şiiri okumak ne kadar içimi aydınlattıysa bazı yorumları okumakta o derece kararttı.Beyler bu ne şiddet ne celâl.Beğenmeyen beğenmedim desin geçsin.Şairin kullandığı dil kişisel seçimi değil mi?Şair size ya da herhangi bir kutsalınıza sövüyor mu ki siz bu hakkı kendinizde buluyorsunuz?Üstelik şiiri severek okuyan onca kişinin beğenisini aşağılayarak. İngiltere'de ikamet edenler iyi bilir en azından bilmeliler.Bu gün Shakespeare'in dilini kaç İngiliz anlar ve anlamadığı takdirde kaçı Shakespeare'e hakaret eder?Lugate bakmaktanda gocunmayın.Bir gün eğer çocuk sahibi olursam son nefesimde onlara vasiyetim lugatten el çekmemeleri olurdu.Çünkü din,tarih,gelenek görenek yani bir milleti millet yapan ne kadar değer varsa hepsi dille aktarılır.Hatta bir babanın beni unutmayın demesidir bu.Hangi millet var ki babasının yahut dedesinin yazdığını okuyamasın okusada anlamasın.Yüksek eğitim gören öğrenciler bile anlamıyorsa bu bir zamanların yüksek Türkçesini oluşturup yaşatanların suçu değil parça başı fason çalışan tekstil atölyeleri gibi uydurdukları kelime başına para alanların suçudur.Evet bir halk dili bir de yüksek dil vardır.Düşüncenin, felsefenin ve bütünüyle edebiyatın halk diliyle yapılması beklenemez.Çünkü halkın kullandığı dil gerekli kavramları bulundurmaz.Arapça, Farsça muhabbetine gelirsek Avrupa dillerindeki Latince etkisine dikkatinizi çekerim.Latince Katolikliğin resmi dili.Tıpkı bizim din dilimizin Arapça olması gibi.Farsça karşısındada komplekse girmeye gerek yok.Asırlarca egemenliğimiz altında yaşayan İranlıların dil ve kültür açısından bizden etkilenmemiş olmaları düşünülemez.Yani müslüman doğunun üç büyük dilinin sentezi hakim unsur olan ve fakat o döneme kadar göçebe hayat tarzlarından dolayı dilleri nispeten zayıf kalan Türkler tarafından yapılmıştır.Bunlar yadırganmayacak doğallıkta etkileşimlerdir.Bütün dünya dil ve kültürleri böyle oluşmuştur Aslında cevabı Hâşim bir asır öncesinden tek mısra ile veriyor. Melali anlamayan nesle aşina değiliz.Geri kalandan tek satır anlaşılmasa yalnızca bu mısra bütün itilmişlerin,dışlamışların,ezilmişlerin sesi olarak yeter.Ezilenlerin sesi olma iddiasındaki bir takım ideolojilerin mensubu olanlar bunu anlamazlarsa hiç değilse biraz düşünüp düştükleri derin çelişkinin farkına varsınlar.Ahmet Hâşime rahmet dilerim.Seçici kurul ve Çağan Armangil beyefendiye bizim seviyeyi düşürdüğümüz ortama nefis Hâşim değerlendirmesiyle kalite kattığı için teşekkürler.
Şairliğin ilk kuralı şiirin gücüne inanmaktır...yoksa sadece gurme olursunuz... o zaman şiiri anlayacak bir nesil olmaz...aç ve tok insanlar olur...toklar aç kalmadıkça ve açlar doymadıkça şiirin yüzüne bakmazlar.LaraAçanba
dilinizin şiirlerine sahip çıkmadıkça dil fukarası olmaya mahkumsunuzdur...
Ah Bu Melisa Kokuları....
Ayın şavkı ödünç; gün ışığı gerçekmiş
..
.....................
Sayın Çağan,
Ben ,Ahmet Haşim'in sadece dil seçimiyle onu eleştirseydim haklı olabilirdiniz ama konu o kadar yüzeysel değil malesef. Bu seçimin ardında yatan nedenler benim için çok daha önemli ve bunu yorumumda açıklamaya çalıştım ama o noktayı es geçmişsiniz sanırım...
Halkın genelinin bu şiiri sevdiği konusuna gelince: Yüzde 70 'i belli bir politikaya oy veren sokaktaki o vatandaşın yüzde 80'i ,değil Ahmet Haşim'i sevmesi ,adını bile bilmediğine rahatlıkla bahse girebilirim.
Benim gibi ,kendini şair olarak adlandıran 50-60 bin şiir meraklısı var bu sitede ve bu meraklıların beğenileri ne yönde olursa olsun halkı temsil etmediklerine yine eminim.
Bahsettiğiniz entellerin yanına, bir de sarıklarını evde bırakmış ,Osmanlı olsun da nasıl olursa olsun diyen ve benimseyen yeni bir entel kesimi var ki; bu tür şiirlere bin metreden balıklama atlamalarına ve savunmalarına hiç şaşırmam.
Osmanlıyı geri getireceğiz ya !!! )))
Saygılar
Fikret Şahin
Yani şimdi Çağan bey, biraz abartmadınız mı? O dediğiniz yüzdelerde ölçümünüz nedir? O yüzde doksan beş diyorsanız..onun şu anda yüzde 40 üzeri olan iktidar’ın oy potansiyelidir. Önümüzdeki süreç içinde bu ne olacaktır..kos koca anket araştırma kodamanları dahi tam bilemezken.. Siz yani..hala Osmanlı geçmişine takılıp kaldığınızdan olacak..evet hemen ne olacagını bu yüzdelerin bildiniz yani..İnsaf ..kendinizi bu yalanla kandırmnaktan, bu zihniyetten sizi men ederim bir yurtdaşıniz olarak! Önce bir bunu iletirim!
Bakın bu benim yukarda dediğim yüzde şu anda bir bilimsel satadistik değildir, ama daha mantıklı ve gerçekci bir tanımdır!
Size biraz önce ki örneklerimde Yunus Emre, Pir Sultan Apdal..Nazım Hikmet, Ahmet arif ve Can Yücel..Şimdi gelin öyle savsaklamayı bir kenara bırakın ki bizim burda ki odağımız şiir, yazım dili ve edebiyattır, ona dönün!…Evet Şimdi gidin..Çıkın dışarı..bulunduğunuz köyse, kahvesine..Kasabaysa..cami avlusuna ya da pazarına..Şehirse, merkezine ..ve on kişiye sorun..Bu on kisiden kaçı Ahmet Haşim’i tanır..bu şiirini bilir…Ve bir de onlara Aşık Veyseli sorun, Atilla İlhan´ı..
Siz zihniyettekiler işte bu yalanlarla yetiştiriliyorsunuz ve yalana sonradan gerçekmiş gibi onu buna karın sancınızla, aşılanmışlıkla ve yanılsamayla sunuyorsunuz…İyi de bu yalan nereye kadar? Bakın size ve siz gibilere yanıt bu denli yalın…Sizler bilin ki Osmanlı tarihte kaldı…Bizim halkımız Türkiye Cumhuriyeti Halkıdır…Bunu önce içine sineceksin..ama sineceksin ama sineceksin.. önce onun Türkçesini konuşacak ve yazacaksın…Ondan sonra hobin midir.., kendinden geçme merasim ya da ritüellerin mi ondan sonra yapacaksın. Siz önce onurunuz ve ana dilinize sahip çıkcaksınız beyfendi, yoksa sizinle babanız, dediniz..nineniz nasıl anlaşacak!..Yoksa yarın bir gün gelir araplar yurdunu istila eder..İngilizler dilini Osmanlıcaya çevirtir..Lozanı başına geçirir, bir elli yıl sonra İngilizce dua etmen için ayinler düzenler..Annenle..babanla..artık önce öz Türkçe konuş..öz Türkçe ilhama varıyorsan yazdığın şiiri çocuklarında anlasın..
Size daha önceki yorumumda somut sordum..hanği bir Arap şair, Türkçe bir kaç kelimelerden olumuş şiir yazmış..hangi Fransız onu takip etmiş.. Dünyada var mı örneği..Yok siz de bunlara somut yanıt yok..Ne var..salama…kendini kandini kandırma..Veri ve gerçekleri saptırma var..., `Helal olsun adama, arlem/gurlem-yalan/dolan, ama iyi döndü köşeyi…`mislai yozlaşmış degerler kültürü ile yozlaşmış edebiyat..o kadar!
saygılar
yani Ahmet Haşim..şiirin hem de çok sevdiği bir şairdir...eğiliyorum..binlerce kez..yine yine...
...yani eğer şair isterse…en bildik dil bile size anlaşılmaz olur…çünkü ne hafızasın da ne de gelecek hesaplarında dil…kendi aklını teslim etmez…(insanoğlunun zayıf iradesine) ve gizlenir ağaç kovukları gibi akıl odalarınızın pervazlarında..ama yine de bildiğiniz şarkıların nakaratları terk eder sizi…kısa adımlarınızın metrelerinde …öyleyse ne gam ne kader…siz ne kadar şiir iseniz..şair o kadar tanıdıktır size…bırakın şiir kovalasın ve siz durun durabilirseniz önünde
Bu şiir ile ilgili 86 tane yorum bulunmakta