Denizlerden
Esen bu ince havâ saçlarınla eğlensin.
Bilsen
Melâl-i hasret ü gurbetle ufk-i şâma bakan
Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
Ne sen,
Ne ben,
Ne de hüsnünde toplanan bu mesâ,
Ne de âlâm-i fikre bir mersâ
Olan bu mâi deniz,
Melâli anlamayan nesle âşinâ değiliz.
Sana yalnız bir ince tâze kadın
Bana yalnızca eski bir budala
Diyen bugünkü beşer,
Bu sefîl iştihâ, bu kirli nazar,
Bulamaz sende, bende bir ma'nâ,
Ne bu akşamda bir gam-i nermîn
Ne de durgun denizde bir muğber
Lerze-î istitâr ü istiğnâ.
Sen ve ben
Ve deniz
Ve bu akşamki lerzesiz, sessiz
Topluyor bû-yi rûhunu gûyâ,
Uzak
Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak
Bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkûmuz...
O belde?
Durur menâtık-ı dûşîze-yi tahayyülde;
Mâi bir akşam
Eder üstünde dâimâ ârâm;
Eteklerinde deniz
Döker ervâha bir sükûn-ı menâm.
Kadınlar orda güzel, ince, sâf, leylîdir,
Hepsinin gözlerinde hüznün var
Hepsi hemşiredir veyâhud yâr;
Dilde tenvîm-i ıstırâbı bilir
Dudaklarındaki giryende bûseler, yâhud,
O gözlerindeki nîlî sükût-ı istifhâm
Onların ruhu, şâm-ı muğberden
Mütekâsif menekşelerdir ki
Mütemâdî sükûn u samtı arar;
Şu'le-î bî-ziyâ-yı hüzn-i kamer
Mültecî sanki sâde ellerine
O kadar nâ-tüvân ki, âh, onlar,
Onların hüzn-i lâl ü müştereki,
Sonra dalgın mesâ, o hasta deniz
Hepsi benzer o yerde birbirine...
O belde
Hangi bir kıt'a-yı muhayyelde?
Hangi bir nehr-i dûr ile mahdûd?
Bir yalan yer midir veya mevcûd
Fakat bulunmayacak bir melâz-i hulyâ mı?
Bilmem... Yalnız
Bildiğim, sen ve ben ve mâi deniz
Ve bu akşam ki eyliyor tehzîz
Bende evtâr-ı hüzn ü ilhâmı.
Uzak
Ve mâi gölgeli bir beldeden cüdâ kalarak
Bu nefy ü hicre, müebbed bu yerde mahkûmuz...
Kayıt Tarihi : 22.6.2000 05:59:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Başkalarının geleceğini yaşar
Bir şiirin orijini canlı bir insan,çevirisi aynı insanın cesedidir.
Buna rağmen aşağıdaki çeviride şiir yine de capcanlı...
Dilimizde halkın da kullandığı
özellikle yeryüzündeki Türk topluluklarının bildiği binlerce kelimeyi
çöpe atarsınız, ama cahilliğinize yanmazsınız
Öğrenmek emek ister,güçlüklere katlanmak gerektirir,
ama beğenmedim deyip ,anında kurtulmak ne kadar kolay.
Kolayı seçen uluslar
çalışanların pazarı olmuş hep,bundan sonra da böyle olacak...
Buyurun itirazcılar,zahmetsizce okuyun,anlayın
Ama dokunduğunuz bir ceset,
soğuk bulursanız öldürdüğüm içindir...
Saygıyla
O DİYAR
Denizlerden
Esen bu meltem saçlarında eğlensin.
Bilsen
Hasret ve gurbetin burukluğu ile, akşamın ufkuna bakan
Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
Ne sen,
Ne ben,
Ne de güzelliğinde toplanan bu akşam,
Ne de efkarımın elemlerine bir liman
Olan bu mavi deniz.
Yürekteki derdi anlamayan nesile aşina değiliz.
Sana yalnız bir ince taze kadın,
Bana yalnızca eski bir budala
Diyen bugünkü insanlık,
Bu doymazlık, bu kirli bakış,
Bulamaz sende bende bir anlam,
Ne bu akşamda ince bir kaygı,
Ne de durgun denizde bir kırgınlık
İçe kapanmışlık ve arzusuz titreyiş.
Sen ve ben
Ve deniz
Ve bu akşam ki, durgun, sessiz,
Topluyor ruhunun kokusunu sanki,
Uzak
Ve mavi gölgeli bir diyardan ayrı kalarak
Bu ayrılık ve sürgüne ,sonsuza kadar, bu yerde mahkûmuz...
O belde?
Durur hayalin bakir mıntıkalarında;
Mavi bir akşam
Dinlenir üstünde daim;
Eteklerinde deniz
Döker ruhlara bir uykulu sükunet.
Kadınlar orada güzel, ince, saf, gecemsidir,
Hepsinin gözlerinde hüznün var,
Hepsi kızkardeştir veya sevgili;
Gönül acısını dindirmeyi bilirler
Dudaklarındaki ağlayan öpücükler, yahut,
O gözlerindeki çivit rengi sessiz endişe.
Onların ruhu, kırgın akşamdan,
Yoğunlaşmış menekşelerdir ki
Hep sessizliği ve sükuneti arar;
Ayın hüznünün ışıksız alevi
Sığınmış sanki sade ellerine.
O kadar narin ki, ah, onlar
Onların müşterek ve sessiz hüznü
Sonra dalgın akşam, hasta deniz
Hepsi benzer o yerde birbirine...
O belde
Hangi bir hayali kıtada?
Hangi bir uzaklardaki ırmak ile çevrili?
Bir yalan yer midir, veya var olan,
Ya da bulunmayacak bir hayali sığınak mı?
Bilmem... Yalnız
Bildiğim sen ve ben ve mavi deniz
Ve bu akşam ki titretiyor
Bende hüzün ve ilham tellerini,
Uzak
Ve mavi gölgeli bir diyardan ayrı kalarak
Bu ayrılık ve sürgüne,sonsuza kadar,bu yerde mahkûmuz...
Ahmet Haşim
Düzenleme: Hüseyin Celep
TÜM YORUMLAR (86)