Sevgiye hasret bağlarım meyvesiz
Geçmiyor gençlik çağlarım her şey çaresiz
Sevgide yalan aşkta yalan dünyada yalan
Boynu bükük gezer, gezer ağlarım derde bağlarım
Lütfüne ermez varsa gönül koşup aşkına
Taşındım senin istemesem de gönül köşkünden
Giderken bomboş duvarlara kokumu kazıdım
Az değil yüreğimde sevdam gönül yakılmış
Azalmış sanırsın pınardır yürekte sevdan
Gözümde sevda sele döndüğünde anlayacaksın
Yarına seni miras gömdüğümde beni tanıyacaksın
Açılsın sayfalar bana bırakılmış kendini bulacaksın
Kopmasın bağları dağından eteğinden kopup
Issız bir ocak tüter uzaktan gördüğünde
Sobasında sıcak çorbası ekmeği bulduğunda
Kavuşmaktır sevdalıya işte o bayramındır
Yürümektir koşmaktır belki de dağdan aşağı
Çığ gibi çoğalarak önüne her geleni içine alarak
Yaklaşmaktır umarsızca yıkmaktır belki de
Bayramdır işte kavuşmadır kayıp sevdaya
Bir yanım hep eksik kaldı geçen ömrümde
Ne diledimse oldu fazlasıyla belki de
Umutlarım ayyuka çıkıp gittiğinde düşündüm yine
Bayramı yaşamak sevdalıya koşmakmış, ona dokunmak değil…
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim