Bir gün iki kişi bir yerde
Karşılaşırlar, yüz yüze…
Yıldırım çarpmış gibi!
Birden gelirler göz göze!
O anda, ne yapacaklarını…
Şaşırırlar, dona kalırlar!
Bir tuzağa düşmüşçesine...
O ona bakar! O ona bakar!
İçlerinde bir sıkıntı duyarlar
Aman Allah’ım! Ne oldu?
Derler ve anda toparlanırlar.
Özür dilerim, şey… Lütfen!
Bağışlayın! Ne oldu anlamadım!
Size bakıyordum da…
Şey…eee…evet, bende size bakıyordum!
Sizi tanıyabilir miyim?
Evet, ben Güneş! Siz?
Bende, Aydın! Memnun oldum.
Der ve böylece tanışırlar!
İşte, o an bir aşk süreci başlamış olur.
Yıldırım aşkı! Buna kapılırlar!
O aşk! Manevi bir kuvvettir!
O aşkın tohumu kalplerdedir.
O aşk! Ne yok olur, ne tükenir!
Birden, aniden olur ve bitiverir!
Çünkü o tohum, ekilmiş yerindedir.
Suyunu, onu besleyecek kaynağı bekler.
O su ve kaynağı da işte, sevgi dolu aşktır!
Alem-i Sır
ellerini bir tutsam ölsem
böyle uzak uzak seslenmese
ben bir şehre geldiğim vakit
o başka bir şehre gitmese
otelleri bomboş bulmasam