Aklına gelen bir saatte arasan keşke,
Gel desen karanlıklarımızı aydınlatmak için…
Sırrı sırra emanet edip bir birimizde sır olsak bu gece…
Bir seyahate çıksak tenlerimizde bu gece.
Gel desen sev desen sevişsem kelimelerinle bu gece…
Şemsiyenin altında saklanamasın aşktan.
O seni her yerinden bulur, vurur.
Açıkta olmayan yaraya tedavi olmaz.
O seni soğuklarda yakar, kavurur.
Ölüm tektir bilinen başka yok.
O seni hayatla hem avutur, avunur.
Rıza hocamın mısralarıyla:
“yangın!
Orman yangınlarının yanında hiç kaldığı bir yangın.
Ateşsiz, ışıksız, külsüz, dumansız…”
Neden herşeyi sevmek zorundayım ki?
İsyan etme hakkımı kullanamamak yada isyanlardan kaçmak…
Çırılçıplak soyunmuştu,
Elleri kelimelerle dövülmüş bedenimde gezerken kadın,
Şeffaf yalnızlığını örtme çabasındaydın sevişirken,
Colita’larımı serpiştirdim dünyasına nefeslerimiz karışırken birbirine,
Yazdıkları mektupların bir adresi vardı bense varış noktası……
Tanrı Korusun
kıyılarda çürüyor cesetlerimiz
kelimelerimiz bir martının ağzında,
uçmayı unutmuş çığlık çığlığa gökyüzünü yırtarcasına
ve bir soluk dökülür avuçlarına kimsesiz yorgun aciz, toprak ananın merhametine sığınarak,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!