Mişli geçmiş zamanım
di'li geçerken kaybolan benliğimi
gözlerinin şimdiki denizinde bulan
ve bir umuttur içimde senli gelecek
dilinin ucunda duran
Hanidir bir türkü susuyor kulaklarımda...
Ve körebe oynuyorken insancıkların dünyasında...
Yalnızlığın silüeti ebeliyor çaresizliğimi...
Hanidir bir türkü susuyor kulaklarımda...
Söyleyin...
Okyanusların suları birbirine karışmaz ya...
Ondandır ayrılığımız...
İkisinde fırtınayken en küçük hüzün damlası...
Dört maviyi bir yüreğe söyle nasıl sığıdırırız...
(08/03/2005)
gözlerinden anlayamayacağım kadar
derinden sevebilir misin beni...
yüze çıkamayacak kadar içerden...
yüzden çıkarılamayacak kadar...
raddesine kör bir hayranlık
duyabilir miyim sevdanın...
Seni sevmiyorum...
Tıpkı,
Sevdiğine küsen küçük bir çocuğun kırılmışlığıyla...
Neden çocuklar böyle söyler?
İncinmiş bir yüreğe neden sorulur mu? ...
Bir temmuz akşamı
güneşin batmasıyla başlar kimsesizliğin...
Kendinle bile paylaşmaya korkarsın
anlamlandıramadığın korkularını...
Birşeyler beklersin...
Sonra hatırına gelir çocukluğun...
Şehrin varoşlarında bir istasyonum
teri yüzünde soğuyan insanları selamlayan
kabadır,
zordur,
sert eser rüzgarı buranın...
zandır,
Bak yar gitti! ...
Tıkabasa ayrılık doluyum...
İntihar türküleri söylüyor yalnızlık...
Dört yanımda sanrılar...
Ölüm dansı yapıyor...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!